By Yahya HOÇUR on Çarşamba, 15 Temmuz 2020
Category: Siyaset

ON YÜZ BİN MİLYON...

Yıllar önce tek kanallı siyah-beyaz televizyon döneminde on yüz bin milyon baloncuklu bir reklam vardı. Günümüzde ise on yüz bin milyon yalancıklı reklamlar izliyoruz. Hem de renkli ve çok kanallı...

Yalanlar ne kadar renkli, göz alıcı ve çok kanallı olsa da artık mızrak çuvala sığmıyor. Şimdiye kadar kendilerini ön plana çıkarmak için kimi ve neyi kınamışlarsa, seleflerini hangi konuda acımasızca eleştirip iftira atmışlarsa hep oralardan alıyorlar darbeyi…

Doksanlı yılların başında büyük bir devrim olmuştu belediyelere gelişleri. İlk yıllar müthiş bir belediyecilik başarısı yakalamışlardı. Ya da öncekilerin beceriksizliği veya vatandaşa hizmet yerine siyaset yapması sebebiyle hizmete susamış olan bizler öyle görüyorduk. Her yerde yollar, kaldırımlar, parklar, bahçeler açıldı pırıl pırıl…

Başörtüsü ve imam hatipler üzerinden tepe tepe kullanılan dini duygularımızın yanında belediyelerde gördüğümüz hizmet, iktidara taşıyan unsur oldu.

Ancak yıllar içinde şapka düşünce kel görünmeye başladı. Meğer yapılan işlerin ve hizmetin içinde bilgi, ehliyet ve liyakat yokmuş. Çağdaş bir mimarlık-mühendislik anlayışı olmadığı gibi ilkokul üçüncü sınıf düzeyinde bir tabiat bilgisi bile yokmuş.

Meğer ektikleri çiçekler, çimenler ve her yıl söküp tekrar döşedikleri kaldırımları hizmet sanmışız. Araya birkaç İslami terim sıkıştırılınca zaten milletçe çıt çıkmaz ki bizden…

Tevekkeli değil, okumuş insanlardan nefret edip cahilliği ve cehaleti kutsamaları, çocukların matematik yerine cihat öğrenmesi gerektiğini profesör ve milletvekili sıfatlı adamlarının söylemeleri bundanmış.

Akıla, mantığa, bilime dayanmayan göz boyamalık ve rantı önceleyen bir belediyecilik yaparak çevreye ve doğaya verdikleri zararlar bumerang gibi dönmeye başladı.

Bursa'da yaşanan felaketin yaraları sarılamadan son olarak Rize'deki yağmur yine sele dönüştü, yine can ve mal kayıpları var.

Tabi, Rize belediyesi de Bursa gibi AKP yönetiminde olduğu için bu felaket mutlaka Allah'ın takdiridir; belediyelerin hiç kusuru yoktur. Başarısızlık, beceriksizlik sadece Akp'de olmayan belediye yönetimleri için geçerlidir. Zaten geçen ay o bereketsiz CHP'li Ekrem'in yüzünden İstanbul'da dolu yağıp üstüne birde hortum olmadı mı? Bilmem kaç sene önceki Japonya depreminde de tsunami olup adamların her yerini sular basmıştı zaten.

Fotoğrafta dere yatağında bir yerleşim alanı, ortasına da mutad olduğu üzere bir cami kondurulmuş olduğu görülüyor. Fotoğrafın kenarında görünen derenin yerinden, yurdundan, yatağından kovularak güya, "ıslah edilmiş" olduğunu anlıyoruz.

Bazı kişiler zarfa takılıp mazrufu görmemekte ısrar ederek fotoğraftaki caminin montaj olduğunu söylüyor. Olabilir, mümkündür; cami fotoğrafa sonradan montajlanmış olabilir. Fakat dere yatağına yapılmış apartmanların alt katları ile sokaklardaki arabaları yutmuş olan çamurlu sel suları montaj değil. Ve neredeyse her sene en az bir kere oluyor…

Bu acı fotoğrafın üzerinden bir kere daha hatırlatalım.

Efendiler! Hiç bir derenin ıslaha ihtiyacı yoktur. Asıl ıslah çalışması; bilinçsiz vatandaşlarımıza, gözünü para hırsı bürümüş müteahhitlerimize, ehliyet ve liyakattan nasip almamış yöneticilerimize yapılmalıdır...

Aksi halde bunlar on yüz bin milyon yalancıklı reklamlara, bizler de böyle pisi pisine yıkılıp ölmeye devam edeceğiz...

15 Temmuz 2020

Related Posts

Leave Comments