Araba kullanmakta olan bir adam,yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşir. Körlüğü , başvurduğu doktora da bulaşır. Bu körlük ,bir salgın hastalık gibi kente kentten bütün ülkeye yayılır öldürücü olmasa da tüm etik değerleri yok etmeyi başarır. Toplum görmeyen gözlerle cinayetlere , tecavüzlere tanık olur. Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır.
Kör olduk galiba.
Gözümüzü hırs bürüdü kör olduk.
Gözümüze baka baka her türlü çirkinlikler yapılıyor sesimiz çıkmıyor. Kör olduk.
Koca koca adamlar (adam sandıklarımız ) koskoca bir davayı pazarlıyor sesimiz çıkmıyor. Kör olduk.
Birimize bulaşan bu körlük illerini corona virüsü gibi birbirimize bulaştırdık. Toptan kör olduk.
Olay sadece ülkücü katilinin büyükelçi yapılması değil. Olay çok daha geniş kapsamlı. Olay milliyetçi olduğunu iddia eden körler tarafından bilerek ve isteyerek Türklük düşmanlarına paye verilmesidir. Ozan ceyhun işi bardağı taşıran damladır.
AKP ozan Ceyhunu büyük elçi atamış AKP ülkücü bir partimi ki bağırıp çağırıyoruz. Ülkücüler önce Nur Sefa Pandar MHP de nasıl genel sekreter yardımcısı olmuş ona tepki koydunuz mu Hasan Özdemir nasıl
Milletvekili oldu boşverin hanaseti..
Siyasal islamcı hareket en az Ozan Ceyhun kadar Türklük düşmanı değil mi?
Biz sapla samanı güzellik ve çirkinliği karıştırmaya devam ettiğimiz sürece içine düştüğümüz bu karmaşa da bitmez. Güzelliği dış görünüş ile değerlendirme hastalığından kurtulmadan daha çok ağzımız sütten yanar.
Kısa bir hikaye size:
Bir gün Güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılarştılar.Ve dediler, "Haydi, denize girelim." Ve giysilerini çıkartıp sularda yüzdüler.Ve bir süre sonra, Çirkinlik kıyıya dönüp güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti.. Ve güzellikte denizden çıktı; ve kendi giysilerini bulamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu; çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü.Ve yoluna devam etti güzellik.. O gün bugündür erkekler ve kadınlar onları birbirlerine karıştırır. Ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. Ve yine çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, giysi onu gözlerinden gizleyemez.
Bir zamanlar biz ak sütün içinden ak kılı bulurken ne günlere kaldık.
Doğan Ay