Bir genel başkanın 3 danışmanı varmış. Onları test etmek istemiş. Bir gün en eski danışmanı ile deniz kenarına gitmiş ve kendisini sulara bırakmış. Bir yandan da"Boğuluyorum" diye feryat ediyormuş. Danışman atlamış denize ve genel başkanını kurtarmış. Ertesi gün kapısında bir Renault Laguna, üzerinde bir not. "Sevgili danışmanım hayatımı kurtardın. Teşekkürler… genel başkan "
İki üç gün sonra ikinci danışmanı ile deniz kenarına gitmiş. Aynı şeyi denemiş. O danışman da genel başkanı kurtarınca, ona da bir araba hediye etmiş. Üzerine de benzer bir not iliştirmiş: "Sevgili danışmanım hayatımı kurtardın. Genel başkan …"
Son denemede danışman "efendim bir de taban ne yapacak deneyelim" demiş. Genel başkan denize atlamış; ayağı yerden kesilince "Boğuluyorum" diye feryat etmeye başlamış. Taban başını çevirip bakmamış bile. Genel başkan boğulmuş. Ertesi gün danışmanının kapısının önünde bir Ferrari ve üzerinde bir not: "Sevgili danışman hayatımızı ve davamızı kurtardınız var olun. Taban"
Kan ter içinde uyanmışım. Bir yandan gözlerimde pırıl pırıl bir umut diğer yandan malum gerçek…
Olsun rüya bile olsa bir anlık mutlu oluyor insan. Gerçeği gören bir taban var diye seviniyor deli gönlüm...
Allah biliyor ya nasılda güzel bir duygu bu. Tarifi imkansız bir mutluluk taban için.
Ama rüya işte.
Gerçekten çok uzak..
Birileri deveyi hamudu götürüyor bir eli yağda bir eli balda yaşıyor…
Biz mutluluğu ancak rüyada yaşıyoruz…
Sana ne tabandan sen tavana bak hemşehrim…
Onlar orada mutlu mu bu size yeter. Bir parçada biz yiyelim…
Adı ne sizin davanın?
Rengi var mıdır?
Kokusu veya?
Bir rüya bu…
Siyah beyaz bir rüya…
Acı dolu gerçeğin rüyası.
Kimsesizliğimizi çaresizliğimizi yüzüme vuran bir rüya.
Ne güzel bir rüya...
Doğan Ay