,Bizim yönetici olarak başımıza oturtduğumuz insanlar genclerimiz için aleyna tilki diye bir zavallıyı örnek kabul ediyor. Milli gençliğinden ve milli geleceğinden umudu olmayan bu yönetici tipinden başka bir hamle beklemek de çok fazla iyi niyet gösterisi olur. Bu kafa Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ı Türk gençliğine örnek göstermez elbette.Türk'ü sevmeyen Türk'ü tanımayan kafa elbette tilkiyi örnek sunacaktır Türk gençliğine.
Isterseniz yazıyı çok uzatmadan
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış kim onu okuyalım belki feyz alırız. Belki tilkilerden çakallardan kurtulup gerçek vatan sevdalılarını örnek gösteririz bir gün.
Faruk Nâfiz Çamlıbel’in ünlü “Han Duvarları” şiirinde, ismi geçen Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış, Sarıkamış’tan sağ dönen bir askerdir aslında.
Yemen cephesinden Sarıkamış cephesine sevk edilen askerlerden olduğu için üzerinde kışlık elbisesi bile yoktur.
Savaş bittikten sonra köyüne, anne ve babasına dönmek için yola çıkar, ancak vereme yakalanmıştır.
Ulukışla taraflarında kaldığı bir handa, köyüne ulaşamadan ölür, ölmeden önce de hanın duvarlarına aşağıdaki dörtlükleri yazar.
1922 yılının soğuk bir Mart ayında Kayseri Lisesi'ne atanan genç edebiyat öğretmeni Faruk Nafiz Çamlıbel bir yaylı arabayla Kayseri'ye giderken aynı handa misafir kalır ve Şeyhoğlu Satılmış'ın ölmeden önce duvara yazdığı o meşhur dörtlükleri görür ve ünlü şiiri Han Duvarları'na aktarır:
Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslımı el almış harem diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben…
On yıl var ayrıyım kına dağından
Baba ocağından yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben…
Gönlümü çekse de yârin hayâli
Aşmaya kudretim yetmez cibâli
Yolcuyum bir kuru yaprak misâli
Rüzgârın önüne katılmışım ben…
DOĞAN AY