"Önce kısaca durum tespiti yapalım. Aslında hepimizin bildiği şahit olduğu süreç. Yine de hatırlatmak gerek.
M.Metiner HDPden gelip Milletvekili oluyor...
Savcı Sayan CHPden gelip Belediye Başkanı oluyor...
Tuğrul Türkeş MHPden gelip bakan oluyor...
Süleyman Soylu DPden gelip içişleri bakanı oluyor...
Numan Kurtulmuş HAS partiden gelip bakan oluyor başbakan yardımcısı oluyor...
Yalçın Topcu BBP den gelip bakan oluyor Cumhurbaşkanı başdanışmanı oluyor…"
Şimdi bunlar dönek olmuyor ama normal vatandaş tercihini değiştirince dönek oluyor öyle mi?
İstanbul seçim sonucunu değerlendirirken faturayı seçmene kesmeye kalkmak hâlâ hatayı kabullenmemek demektir. Vatandaş döneklik yaptı demenin başka anlamı yok. Hâlâ kibir. Hâlâ kendini seçeneksiz görme hastalığı.
Bu kafa ile daha yeni başladınız kaybetmeye.
Millet tercihini öyle yaptı nokta. Seçmen bekaya inanmadı nokta.
Istanbullu sayın İmamoğlu'nu kendisine daha yakın gördü nokta.
Insanlar mitili anlamadı(!)nokta.
Kem küm etmeye gerek yok. İstanbul ehline teslim edilsin dediniz vatandaş ehil olarak Sayın İmamoğlu dedi nokta.
Sevgi dili kazandı nokta.
Küfür hakaret dili kaybetti nokta.
Demokrasi kazandı nokta.
Tehdit ile kimse Türk milletine bir karar verdiremez nokta.
İnsanlar "aldı paketi vurdu tokadı" nokta.
Devletin bütün imkanları iktidarı yancısı seferber edilirken seçim kaybetmek ve bunu kabullenmek elbette zor. Lakin sağduyu kazandı. Parlamenter sistem açısından önemli bir gelişme bu seçimler. Durumu muhalefet iyi değerlendirebilir mi göreceğiz? Ne demişti genel başkanlardan biri: "Eğer üç büyük ili şer ittifakı kazanırsa başkanlık sistemi yara alır ve tartışılmaya başlar" el hak doğru tahmin. Uzak görüşlü olmak budur. Ankara Izmır derken İstanbul da şer ittifakta. Ne olacak şimdi?
Illet zillet üç büyük ili hatta daha fazlasını kazandı. Söylenecek sözünün var mı hâlâ?
Dilerseniz tartışmaya siz başlayın biz peşinizden gelelim sözünüzün erişiniz umarım.
Doğan Ay