Buradan defalarca bahsi geçtiğinde ifade etmiştim. Her terör örgütü vahşet üretir. Ancak PKK, dünya tarihindeki en vahşi, en aşağılık terör yapısıdır.
Bugün, malumunuz AYBÜKE öğretmenimizin, Terör örgütü tarafından katledişinin yıl dönümü.
Siyasi fahişelerin, sanki bu örgütün katlettiği ilk öğretmenmiş gibi AYBÜKE öğretmenin ardından, "istismar" kokan timsah gözyaşları ile ifadeleri dolaşıyor medyada... Gelin başa saralım, PKK'nın öğretmenlere yönelik vahşet tarihine bakalım ucundan:
TARİH: 23 Nisan 1988... (Belki sayfamdaki genç kardeşlerim doğmamıştı daha) Kütahya Tavşanlı ilçesinin kaya arası köyünde doğmuş bir çocuktu MUSTAFA ÇAĞLAR.
Yüreği vatan sevdası ile çarpan dolu bir cengaver ruhlu öğretmenimizdi. Köyden çıktı, okudu ve ilk görev yeri yine bir köy oldu. Tunceli İli Mazgirt İlçesi Akdöğen Köyü idi bu köyün adı. Henüz mesleğinin 4. ayı idi.
İlk görev yeri olan bu köyün halkı, kendisini ve eşini bağırlarına bastı. Çok sevdiler onu. İlk öğrencileri de onu çok sevdi, o da onları sevdi.
23 Nisan 1988'den tam bir hafta önce, okulda kutlamalar için hazırlık yapıyordu MUSTAFA ÇAĞLAR. Çocuklara 23 Nisan'ın önemini anlatacaktı. Atatürk'ün bu ülke için önemini ifade edecekti. Süsler, bayraklar, renkli kartonlar ile bir köy okulunda eldeki imkanlar ile bir hazırlık yapıyordu.
İşte tam bu sırada bir grup okula gelir ve ona "Öğretmen efendi, 23 Nisan'da kutlama töreni yapmayacaksın. Sözümüzü dinlemezsen pek iyi olmaz" şeklinde tehdit eder. Bu grup o an silahlı değildir. Mustafa ÇAĞLAR bu olayı eve dönünce eşi Hacer ÇAĞLAR'a anlatır. Hacer hanım da ürkmüştür doğal olarak. Ancak MUSTAFA ÇAĞLAR eşine "Gözümü korkutmak istiyorlar" der önemsemez ve bildiği yolda yoluna devam eder.
Bayram günü, eldeki imkanlarla okulunda coşkulu bir kutlama düzenler öğretmenimiz.
O gün (23 Nisan 1988) gece, köydeki evlerinde kapıları çalınır. ÇAĞLAR ailesinin. Elleri silahlı 5-6 çete üyesi öğretmeni evinden alır eşine de "sadece konuşup bırakacağız" derler. Ancak eve dönemez öğretmenimiz. Çünkü Mustafa ÇAĞLAR görev yaptığı okulun önünde vahşice katledilir.
Bu öğretmenlerimize yönelik vahşetin ilkidir ama sonu değildir.
Bir başka ibretlik olay daha anlatayım size. Bu da bir toplu katliam:
Tarih:7 Ekim 1993'te Tunceli'nin Pertek ilçesi Pirinççi köyü. bu vahşetin hikayesini uzun anlatmayacağım: Ancak aynı tehdit önceden yapılır bir grup öğretmene:
"Türk bayrağını indireceksin, Andımız'ı ve İstiklal Marşı'nı okutmayacaksın" (Biliyorsunuz bu çetenin, o gün talep ettiği "andımızın" kaldırılması başka bir çete tarafından hayata geçirildi)
O gün lojmanda kalan öğretmenlerden Cemal Öğretmen teröristlere verdiği cevapta şunları söyler
"Bayrağı asarım, andımızı ve marşımızı da okuturum, ben bayrağı asarım siz de vurursunuz"
Bundan sonrasını gazete arşivinden aktarayım size;
"İşte o diyalogdan sonra Cemal Öğretmen ve arkadaşları teröristlerin hedefi oldu. Köy okulunda görevli 17 öğretmenden matematik öğretmeni Cemal Ünlü dahil 5 öğretmeni bir odaya kapatan PKK'lı teröristler öğretmenleri duvarın önünde kurşuna dizdi. Vücuduna 10 kurşun isabet etti. Teröristler onu da diğer arkadaşları gibi öldü sandı, kaçarken de odaya el bombası attı. Cemal Ünlü o saldırıdan sağ kurtulmayı başaran tek öğretmen oldu. 3 günlük öğretmen Orhan Bakış, 15 günlük evli Ünal Atlı, nişanlanmak üzere olan Fevzi Katar ile Taşkın Senger ise saldırıda şehit olmuştu."
Bugünün siyasi fahişeleri, yani o günün teröristlerinin taleplerinden biri olan "Andımızı" kaldıran ....ların, bugün AYBÜKE öğretmen için yayınladığı mesajlar kadar mide bulandıran bir şey yok benim için. Dertleri şehit istismarı ve bu istismardan o devşirmek.
Böyle biline...