SIYASET ve MİZAH
Bizde maalesef unutulan iki kavram: Siyaset ve mizah.
Bizdeki siyaset küfür ve hakaret üzerine kuruluyor son 20 yıldır.
Siyasette zerafet olmalı küfür değil.
Siyasette latife olmalı hakaret değil.
Bakın son 20 yıldır genel başkanlara ağızlarından güzel söz duyduğunuz oldu mu dersiniz?
Siyâset hizmet için yarış olmaktan çıkıp koltuk rant kapısı olmaya başlayınca dil de ona göre şekillendi.
Yalanın iftiranın bu kadar baş tacı edildiği başka dönem var mı dersiniz?
Bir kaç küçük örnek verelim:
Churchill içkisiyle ünlüydü.
Meclisin en eski kadın milletvekillerinden biri ona içkisinden dolayı laf atar.
“Sen bir sarhoşsun!”
Churchill güler:
“Yarın ben ayılacağım ama sen hep böyle kalacaksın.”
Kadın meclisin en çirkin kadınlarından biridir.
***
Churchill ünlü tiyatro adamı, yazar, düşünür Bernard Shaw ile hiç geçinemezmiş.
Karşılaştıkça laf atar, birbirlerini iğnelerlermiş.
Bir gün Bernard Shaw son eseri Pgymalion’un galası için Churchill’e iki kişilik davetiye göndermiş.
“Size iki kişilik davetiye yolluyorum, bir dostunuzu da alarak gelebilirsiniz, tabii dostunuz varsa!”
Churchill davetiyeyi iade etmiş ve özür dilemiş:
“Başka bir yere söz verdiğim için oyununuzun ilk gecesine gelemiyorum ama ikinci gece gelebilirim! Tabii ikinci gece oynayabilirseniz!”
***
Evet, siyasette hep kavga, dövüş, küfür yoktur, böyle ince espriler de vardır olmalıdır da.
Kavga gürültü tabanın gazı almak için sonunu düşünmeden edilen sözler.
Ne demek "kansa kan cansa can" bu mudur siyasetin dili?
Kavga ile beslenen bir kafanın bu millete verebileceği ne olabilir?
Önüne geleni "bölücü hain fetocu" diye yaftalayıp sonra kardeşlik birlik beraberlik demenin mantığı nedir?
Siz dilinizi yılan gibi kullanırsanız taban da sizin gazınıza gelip pusu kuruyor karanlık gecelerde. Kim bilir belki ruhunuzu böyle tatmin ediyorsunuz?
Siyâset ve mizah.
Siyaseti hizmet yarışı görenlerin dili.
Siyâset ve küfür.
Siyaseti şahsi çıkarları için kullananların dili.
Millet bazı değerleri korumazsa bu dil bizi bölecek unutmayın.
Doğan Ay