SİYASET DİLİ
Savaş dilini kullaniyoruz.
Düşmanlık tohumları ekip dostluk kardeşlik türküleri söylüyoruz.
Savaş yokken, savaşıyoruz gibi yaşıyoruz. Kendi gölgemizle kavga eder hale geldik. Ekranlar +18.
Siyasiler toplumsal hastalık üretiyor. Yandaş kafa kendisinden olmayan herkesi düşman hain ilan ediyor.
Bazılarımızın ağzından öyle kin ve nefret sözleri çıkıyor ki, şaşırıyorsunuz. Küfür hakaret etmeden derdini anlatamıyor insanlar.
Aynı ülkenin insanlarıyız sözde.
En galiz küfürler meclis temsilcilerinin ağzında.
Kimse kimseyi dinlemiyor.
Herkes için sadece kendi bildiği düşündüğü doğru.
Ne var? Neden böyle, diye düşünüp duruyor musun hiç?
Mutluluk kaf dağı ardında bir ülkede.
Neden mutlu olamiyoruz?
Veya nasıl mutlu olabiliriz?
Birbirini sevmeyen bırakın sevmeyi birbirine saygı duymayan insalar nasıl mutlu olacak?
Birbirimize sevgiyle bakamıyoruz?
Birbirimize saygı duymuyoruz.
Birbirimize saldırmaktan güzel cümleler kuramıyoruz.
Gözlerimiz hınç dolu.
Bakışlarımız öfke kusuyor.
" Bir kez gönül kırdın ise
Bu kıldığın namaz değil" diye yüzyıllar öncesinden haykıran Yunus'a inat yaşıyoruz.
Herşeyimiz yalan.
Yaşamaya hiç mi hakkımız yok?
Cehennemi yaşadığımız dünyaya taşıdık.
Gerçekten yaşamaya hakkımız var mı bilemiyorum?
Koskoca asırlık bir çınar elimizde çöpe döndü.
Birbirimize küfürle(!) merhaba deme noktasındayız.
Herşeyimiz kirlendi dilimizle beraber.
Yazık oldu!
Doğan Ay