Bir araya gelip nasıl bir poz verirseniz verin kontrol ettiğiniz cahil dincileri aç bırakılmış uyuşturulmuş milliyetçileri ne kadar kontrol altına alıp onlardan alkış alsanız da en az feto en az apo en az Eset kadar Türk'e zarar vermektesiniz ve de çok tehlikelisiniz. Evet öyle tehlikelisiniz ki bölücülük bile bu kadar yapamaz.
Türküz diyemiyorsunuz Türkleri yönetiyorsunuz.
Türküz diyemiyorsunuz ama Türk ülkesinin işgal edilmesine çanak tutuyorsunuz ve bunu yaparken de sloganlara sığınıyorsunuz.
İşiniz gücünüz hamaset.
Hanasetin yanında ucundan ticaret.
Sizin derdiniz cebiniz.
Artık size öfkemiz bile çok. Öfkemizi kimimiz ile takas ettik.
Tehlikelisiniz çünkü harika hikaye uyduruyorsunuz.
Bu ülkede açlık yok.
Bu ülkede yoksulluk yok.
Bu ülkede işsizlik yok.
Bu ülkede zamlar,vergiler sorun degil.
Bu ülkede mülteci sorunu yok..
Yok…
Gel görelim beka sorunu var.
Niye?
Bu kadar güzel bir ortamda niye beka sorunu var?
Büyük İskender, büyük filozof Aristo'ya bir mektup yazıp sorar:
"Zapt ettiğim topraklardaki insanları tahakkümüm altında tutabilmek için neler yapmalıyım?"
1- Ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim?
2- Ülkenin ileri gelenlerini hapse mi atayım?
3- Ülkenin ileri gelenlerini kılıçtan mı geçireyim?
Aristo'dan cevap gelir:
1- Sürgünde toplanıp sana karşı başkaldırırlar.
2- Hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar.
3- Onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür, tahtını sallar.
Aristo, çözüm olarak şu tavsiyede bulunur:
İnsanların arasına nifak tohumları ekeceksin. Birbirleriyle savaşınca, hakem olarak kendini kabul ettireceksin. Ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın!
Bütün yollar tıkandı sayenizde.
Plana uyuldu millet ikiye üçe bölündü.
Siz hakem oldunuz Türkler yenildi.
Yolunurken gülen insanlar oluşturdunuz.
Doğan Ay