"...ümid ediyorum biz ülke olarak bu melanet çukurundan fazla kirlenmeden çıkarız. Çünkü bu iş öylesine görüldüğü gibi basit değil."
Nihayet beklenen son geldi. Amerika ve Fransa'nın başını çektiği Suriye krizindeki Fitne nihayet gerçek yüzünü gösterdi.
Suriye'yi terk ediyorlar;
"Hadi bize eyvallah, biz yapacağımızı yaptık…" dercesine.
Amerika çok açık ve net söylüyor;
"Ben conilerimi o bataklıkta boğmam!" diyor.
Biz taaa başından beri bu bataklığa girmek için can atıyorduk.
Nihayet muradımız oldu!
Nimetlerini Amerika, İsrail ve diğer kuyrukçu Avrupa ülkeleri yiyecek.
Biz ise pisliğin içinde debeleneceğiz.
Haklı mıyız haksız mıyız onun tartışmasını yaşamak yerine, bizi buraya sürükleyen faktörler nedir?
Niçin buraya geldik?
Amerika'nın mürebbiye gibi parmak sallayarak, bizi hep ikaz etemsinin arkasında yatan gerçek ne?
Bunların cevaplarını önce vermeye çalışalım.
Birincisi biz ülkemizin güvenliği açısından buraya bir müdahaleye mecbur kalıyoruz. Öylesine bir durumla karşı karşıyayız ki, iki ucu pisliğe bulaşmış bir değnek elimizde. Böylesine bir savaşı istemiyorum desem; "Vayyyy hain!" diyecekler.
Bizim oraya gidiş sebebimizi kimse çıkıpta diyemiyor. Bu bizim irademizin dışında olan bir şey.
Peki gidip orada seve seve öleceğim desem;
"Bana sormaz mısınız; Bilal nerede?"
Bilal saman çuvallarına Malkoçoğlu misalai;
"Bismillah" diyerek attığı oklarla Mehmetciğe hangi morali veriyor?
Yoksa bu savaşın bugün olacağı çok önceden biliniyordu da; zengin çocuklarını savaştan korumak için mi bedelli askerlik çıkarıldı?!?
Bilemeyeceğim ama yorumu sizlere bırakıyorum.
Ben sadece aklıma takılan, unuttuğumuzu sandığınız soruları hatırlatmak istedim.
Tıpkı Osmanlıda olduğu gibi, Gayri Müslimler para kazansın,Türkler savaşa, ölüme gitsin.
Eeeee boşuna demiyor muhterem; "Biz Osmanlı'nın devamıyız...."
Biz bu savaşta yalnız kaldık ve yine içeriden vuruluyoruz.
Bak Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncıya.
Bu zar Rauf Denktaş'ın oturduğu koltuğu işgal eden zibididir.
Ama adam haklı.
Bugünkü idareciler değil miydi Rauf Denktaş'ı Türkiyede konuşturmayan?
Ve onun yerine hep bize kin kusan Yunan yanlılarını destekleyerek, kendi içimizden cephe açılmasına sebep olmadılar mı?
Kürtler (PKK ve Yan kuruluşları) adeta pinpon topu;
Kucaktan kucağa giderek, dün olduğu gibi bugün de kullanılmaya müsait olduklarını gösterdiler.
Esad ve pkk'yı bir araya getiren etken;
İki tarafın da ortak düşman bildikleri Türkiye gerçeğidir.
Yani Düşmanımın düşmanı dostumdur mantığı....
Bütün Avrupa ülkeleri ayağa kalkmış, Türk'e olan kinlerini kusmaya başladılar.
Amerika Nato müttefikliğini bir kenara koyarak, terör örgütleri ile beraber hareket etmekte. Hani biz bunları için taaa Kore'ye gitmiştik ya; İşte o 'kadim dost(!)' Amerika…
Hani dedim ya, bize mürebbiye gibi parmağını sallıyor.
Onun da sebebi zaten belli.
Her zaman terör ile beslendiği için tutuklu diye bahsi geçen daeş'li militanların bakımı kendine yük getirdiği için; malum bu itlere sahip çıkılmasını ve onlara zarar gelmemesi açısından, Türkiyeye devamlı tembihte bulunması....
Millet olarak şunu bilmemiz gerek;
Biz dün olduğu gibi, bugün de yalnızız!
Ümid ederim bizim 'Reis' kendi kafasına göre kararlar almaz.
Bari böylesine bir günde muhalefet ile ortak hareket eder.
Zaten kafamı kurcalayan çok sorular var...
Benim en büyük şüphem, taaa baştan beri bu işin planı yapıldı ve Türkiye'nin bu bataklığa sokulması için olgun zaman kollandı.
Nihayet o zaman bu gün olarak belirlendi.
Hepsi tek tek Suriye'yi terk ederek bizi bize bıraktılar.
Yiyin birbiriniz dercesine....
Trump'ın sözleri çok onur kırıcı.
Ekonomik tehdit, kendi insanını hayli değerli kılması ve açtığı foseptik çukuruna bizleri sokmaya çalışması..
Değerli dostlar ümid ediyorum biz ülke olarak bu melanet çukurundan fazla kirlenmeden çıkarız. Çünkü bu iş öylesine görüldüğü gibi basit değil.
Belli ki bu pilav çok su götürecek.
Allah ülkemizi, kınalı kuzularımızı korusun.
Haki Korkmaz
Stockholm