Türk futbolu son bir kaç senedir bir kaosun içinde debelenip durmaktadır.
Sebebi çok açık ve nettir. Siyaseti bünyesinde kabul etmeyen iki şey bilirim.
Birincisi dindir, ikincisi ise spordur.
Çünkü ikiside özünde insanları kucaklar ve ayrımcılığı şiddetle reddeder.
Maalesef bizde bu iki şeyin içine edildi adeta.
29 Aralık cuma günü Suudi Arabistan'da oynanması planlanan, Türkiye süper kupasının finali oynanacaktı.
Herkes televizyonun karşısına oturmuş keyifle maçın oynanacağı saati bekliyordu.
Ama gel görki, maç bir türlü başlamıyor. Sonraki duyduklarımız burnumuzun direğini adeta sızlattı.
Parayı veren düdüğü çalar misali....
Suudi kendine yakışanı yapmış.
Cehalet, görgüsüz, kültürsüz, kuralsız karakterinin altına, gizlediği Türk düşmanlığını ortaya koyma cüretini göstermiş.
Futbolu oynayacak iki Türk takımı. Dolayısıyla maçın, turnuvanın kurallarını UEFA kuralları çerçevesinde, belirleyecek de Türkiye futbol federasyonudur. Ama Suudi bizimkilerin en tepede oturanlarda gördükleri bir alışkanlığı bildikleri için, aynı hastalığı bu iki güzide takımımızda var sandılar.
Para için el etek öpüleceğini ve kendilerine hiçte hak etmedikleri bir değer verileceğini zannettiler.
Ama olmadı işte...
Bu küstah Suud'un stadyumda seyircinin ve takımların yapmasını istemedikleri bazı yasaklar koymak istediler;
- Atatürk tişört giymeyeceksiniz...
- "Ne mutlu Türküm diyene" yazılı pankartı asmayacaksınız...
- "Yurtta sulh, cihanda sulh" pankartı asmayacaksınız...
- İstiklal Marşını okumayacaksınız...
Adamlar haklı azizim...
Bunlara ve diğer cibilliyetsiz Araplara yalvar yakar, toprak satmaya çalışan bir ülkeye, "istediğimi kabul ettiririm" mantığı hakim belli ki. Arap yarım adasında neredeyse günlük ziyaretler ve para dilenme politikası bizi bu noktaya getirdi.
Tüm Türk milletinin para için el etek öpeceğini, para için her türlü tavizi vereceğini zannettiler.
Ama yanıldılar...
Çünkü karşılarındaki Galatasaray ve Fenerbahçeydi.
Yani Türk milletiydi,
yani Kuvayi Milliye'yi hala ruhunda taşıyan Türk Milletinin ta kendisiydi.
Sahi hiç aklınıza geldimi bu Suudiler niçin her fırsatta Türk'e ve Türkiye'ye saldırıyorlar.?
Niçin her fırsatta Türk'e nefret duyup kin kusuyorlar?
Buna insan anlam veremiyor değil mi.?
Aslında bu soruların cevap çok basit ve nettir.
Biz hep din kardeşi deyip sevdik durduk. Biz sevdikçe onlar şımardı, azdı.
Tarih boyunca onlar hiç bizim yanımızda olmadılar ki. Oldukları zamanda korkudan oldular. Çünkü korkaklar, kalleşler, güven vermezler.
Onlar kıskançlar..
Türk milleti kendini karakteri ile, tarihi misyonu ile kendini sevdirir, saydırır.
Onlar ise saygının para olacağına inanırlar. Buda tam bir görgüsüzlük ve kişiliksizlik örneğidir.
Onların hiçbir zaman dünyaya meydan okuyan bir liderleri olmadı. Ama Türklerin Fatih'leri, Alpaslan'ları ve bir Atatürk'ü var.
Atatürk son yüz yıla damgasını vuran bir lider.
Dünyanın önünde şapka çıkardığı bir şahsiyet. Çağdaş ve modern Türkiyenin temelini atan ve dünya ile bütünleştiren bir lider.
Atatürk "bağımsızlık benim karakterim " diyen bir lider....
Despot, görgüsüz ve kişiliksiz zevk sefa düşkünü hangi Arap lideri Atatürk'ü sevebilir ki...
Tabiki Atatürkün ismininde,sözünüde kendi ülkesinde anılmasını istemez.
Ama bir şeyi unuttular...
Türk Milleti tarihin hiçbir döneminde, hiçbir liderine laf söylettirmedi, söyletmez de..,
Araplar şunu iyi bilsinler;
Atatürk ve Atatürkün sözleri bizim evlerimizi, sokaklarımızı, yurdumuzu süsleyen bir bezektir.
Nokta
İstiklal Marşımız bizim dünyaya haykırdığımız ve Çanakkale'de nasıl destanlaştığımızın bir ilanıdır. İstiklal Marşı bizim bağımsızlığımızın bir anlaşma metnidir. İstiklal marşı bizim karakterimizdir, bizim damarlarımızdaki kandır, bizi ayakta tutan bir candır.
Ama Suudilerde bu duygular yok.
Suudiler hiçbir zaman özgür olmadılar ki. Hiç bir zaman bağımsızlıkları için ne mücadele ettiler, ne de can verdiler. Ancak bir emperyal gücü yanına alarak, arkadan vurmayı becerdiler. Yani kalleşler, güvenilmezler
Zaten genlerine bir Türk düşmanlığı olan ve hala millet olamamış kabile kültürü ile yaşayan bir toplum.
Onlarda para eşittir karakter...
Para yoksa karakterde yok demektir.
Baksana kişiliklerini isbatlamak için Avrupada hep tablo almak, saraylar satın almak, lüks ortamlarda bulunmak ve hatta uyuşturucu seks partileri düzenlemek gibi, kişiliksiz eylemlerde bulunmayı bir üstünlük olarak görme gibi, bir karakter zayıflığını sergilemek.
Suudilerin bu çöl kanununa dünyadan tepkiler çığ gibi büyüdü bir anda.
Atatürk'e sahip çıkan dünya, Suudileri yerden yere vurdu.
Anladılar mı acaba diye sorarsanız eğer, bence anlamazlar. Anlamaları için biraz kişilik, biraz onurlarının olması gerekir.
Tarih şuurunda bu kadar yoksun ve herkesi kendi seviyesine indirgeme çabası, işte insanı böyle gülünç duruma düşürür.
Gelelim bizdeki duruma.
Bizde bir futbol federasyonu başkanı var ki; evlere şenlik.
Geldiği günden beri Türk futbolundaki kaos ve sorunlar büyüdükçe büyüdü. Eğerki siz işe siyaseten bakar ve işi ehline vermezseniz, işte bu kargaşa meydana gelir.
Hakem dövmek, kulüp taraftarları ile kavgalı olmak, takımların sahadan çekilmesi gibi olayların mimari bir federasyon başkanı...
En son ki mahareti işte millet olarak yaralandığımız Suudi vakası. Bir kaç milyon dolar için takımlarımızı oralarda perişan etme, milletin onuru ile oynatma basiretsizliği. Suudiler küstahlaştıkça, bizim badem bıyıklının, Suudilerin gönlünü almak için ne taklalar attığı gelen haberler arasında.
Şunu hiç soran olmadı bu basiretsiz adama; "Neden icab etti Riyad'da Süper Kupa finali oynamak?"
Madem ki illede yurt dışında oynama merakı vardı sende, Azerbaycan'da oyna, Almanya'da oyna kardeşim.
Bu soylu milleti, millet şuurunda yoksun insanların önünde paçavra etme hakkını kim veriyor sana?!
Sen kendin onursuz, haysiyetsiz ve hatta karaktersiz olabilirsin ama bu millet senin gibi değil, senin gibi hiç düşünmüyor.
Senin yaptığın bunca kepazeliği gören bir iktidar, acaba gerekeni yapıp, senin işine son verebilecek mi.
Ben bir Beşiktaşlıyım....
Dün ben bir Fenerbahçeliydim, bir Galatasaraylıydım.
Sizlerle gurur duydum....
Sayın Ali Koç ve Sayın Dursun Özbek bizlerin ayaklar altına alınan onurumuzu, onursuzlara karşı kurtardılar.
Çok sağ olun, çok var olun.
Bravo Ali Koç'a...
"Atatürkün olmadığı bir yerde, biz de olmayız" diyen diline sağlık.
Bir daha şunu gördükki; Atatürk bu milletin çimentosudur. En ufak bir reaksiyonda bir olmayı ve tek yürek olarak çarpmayı iyi biliriz.
Öldü dedikleri bir zamanda tekrar kendi küllerinden ayağı kalkmasını biz çok iyi biliriz.
Örnek mi?..
Çanakkale, Dumlupınar, Sakarya...
Ne Mutlu Türküm diyene.
Haki Korkmaz
30 Aralık 2023