By Mehmet Soral on Çarşamba, 31 Temmuz 2019
Category: Siyaset

SURİYELİLER MESELESİ

Suriye ve Suriyeliler sorunu üzerine.

İçimizde bizi birbirimize düşürerek, kırdırmayı başaramayanlar; dışımızdakileri içimize sokarak başarmak istiyorlar. Bu kadar yoğun nüfus göçünü bu ülkenin ekonomik şartlarının kaldırması mümkün değil. Bu göçün arka planında; ülkemizin başına göçten kaynaklı bir sorunun bela edilmek istendiği aşikar. Aksi durumda; güvenliği başta olmak üzere asgari ihtiyaçları karşılanan insanlar hangi vicdanla bu güvenceleri temin edenlere isyan etmek akıllarına gelir.

Dolayısıyla Suriyelilerin "Nankörlüğü"nü; içinde AKP'nin olmadığı (AKP, kurulduğundan itibaren BOP projesinde vardı, Erdoğan da eşbaşkandı) güncellenmiş BOP projesinin "B Planı" gereği koordine edilen nümayişler olarak görmek gerekir.

İşte bu nedenle belli bir takvim çerçevesinde ülkemizdeki Suriyelilerin güvenlikleri sağlanmış bölgelere geriye göçlerinin sağlanmasının uzun vadede ülkemizin milli bütünlüğü gereği elzem olduğunu düşünüyorum.

Dikkatinizi çekmek isterim ki; ABD, BOP projesinin "A Planı"nı Recep Tayyip Erdoğan'ın dostluğu üzerinden uyguladılar, başımıza gelenleri biliyoruz. Bu günlerde "B Planı"nı da düşmanlığı üzerinden uygulamak istiyorlar.

Dolayısıyla, iç siyasette sonuna kadar Erdoğan'a, hatta Cumhur ittifakı muhalifliğimize devam ancak bunun da ABD'ye yumuşak karnımız olarak hissettirmememiz gerekir.

Bizleri tahrik eden sadece bazı Suriyelilerin zaman zaman kural tanımaz tutum ve davranışları değil ki; hükümet erkanının, onların sürekli ekonomimize katkı sağladıları gibi absürt mazeretlerle, zekamızla dalga geçercesine meşruiyet kazandıran tutum ve davranışlarıdır.

Mete Yarar öyle bir korumacı anlatıyor ki; "Aman ha; yeter ki Suriyelilerin keyfi bozulmasın, bizler gider savaşırız" diyesimiz geliyor.

Kardeşim biz bu milletin hemojen özellikli demografik yapısını korumak için az mı bedel ödedik. Ahan da şuraya yazıyorum; böyle bir göç politikası devam ederse, mevcut göçenlerin dönüşü blr şekilde gerçekleşmezse; ve de böyle bir arzuya teşne iktidar devam ettiği sürece T.C Devleti'nin ismi fazla zaman almaz değiştirilir. Çünkü bu devletin sadece Türk milletine değil, başkalarına da ait olduğunu söyleyeceklerdir. Dayandırdıkları argümanları ise; başarırlarsa şayet bu coğrafyanın insanının bozulmuş demografik yapısı olacaktır.

Bunların kalemi kurşun, başbakan değiştiren iki hatun kişisinden birisi "Türk bayrağının altına, azınlıkları temsil eden bir şerit çekilsin" demedi mi. Diğeri ise "Niçin bu ülkenin ismi Anadolu değil de; Türklüğe atıf yapan T.C Devlet dir" demişti.

Bizler bunların ciğerini biliriz. Bu güne kadar milli yapı, milli devlet felsefesindeki erozyon; ince ince işledikleri ümmetçilik kisvesi altındaki siyasal İslamcı dayatmalarla olmuş, davam da etmektedir.

Hümanist söylemlerle, muhacirlik duygusallığı ile sırtımıza yüklenen yükü taşımak Türk milletinin kaderi değildir. Adamlar her bayramda seyranda tatile gidip geliyorlar. İslam inancının neresinde böyle bir lükse sahip muhacirliğe cevaz veriliyor; birisi bize anlatsın da öğrenelim.

Yeter artık; son üç senedir tatil adına mahallemden dışarı çıkamadım. Suriyelilere yazıksa bizlere hak mı peki. Kırk milyar dolarımız bunlara boca edildiği için bugünleri yaşıyoruz. Maddi anlamda Tüm Cumhuriyet değer ve kazanımlarını sattık, 70 küsur milyar dolar özelleştirme gelirinin 40 küsur milyar dolarını bizi Suriye bataklığına sürükleyenler yüzünden bu insanlara harcadık. Oysa bu özelleştirmeleri ekonomimize kaynak olsun, dinamizm katsın diye yapmamış mıydık. Sonuç...? Yazık değil mi bu ülkeye, bu devlete.

Türk milliyetçileri olarak Atatürk'ü yeterince anlayabildik mi?

Atatürk'ü yeterince anlayamamış, tanıyamamış ama Türk milliyetçisi olduğunu iddia eden hiç bir kimse bana hikaye okumasın. Ne desen boşsun kardeşim. T.C Devleti'ni kuran ruh hali Türk olma şuuru; yani Mustafa Kemal Atatürk üzerine en yakışır şekilde giydirilmiş Türk milliyetçiliğidir. Atatürk'e sen bile hakkını teslim edememişsin kimden ne bekleyebiliriz ki.

İtin kopuğun, puştun pezevengin ve hainliklerini etnik milliyetçiliklerini İslami kimliklerinin arkasına gizleyerek Türk düşmanlığı yapan "Etnik piçlerin" ortak paydası ne; aynı zamanda Atatürk'e en derin nefreti duymak değil mi.

Peki öyleyse; bütün bunları üzerinde toplamış olanlarla hemhal olmanın ne alemi var. Bırak gitsinler, cehennemin dibine kadar yolları var.

Adam "Lozan antlaşması bizim için bir kayıptır" deyip sonra milliyetçilere methiyeler düzüyor.

Ben Türk milliyetçi olarak bu gafile "Has. s.tir" diyorum. Ya sen...?

Prof. Dr. Burhan Kuzu

Bu aralar Burhan Kuzu'nun şahsında; bir bilim adamının ne denli çocuksu olabildiğini ve cehaletini gün be gün takip ediyorum.

O'nun yorumlarından çıkan; Osmanlı'yı yıkanlar da, topraklarını kaybettirenler de Cumhuriyeti kuranlardır(!)

Ve aynı anda cumhuriyetin yetiştirdiği bir değer; İlhan Kesici'nin 2019 yılı kalkınma planına dair meclis konuşmasını hatırladım. AKP sıralarındaki vekiller bile nutku tutuldu, nefeslerini kesip dinlediler.

Bir ara "Bu yaptığınız yazıktır, günahtır" anlamında söz söyledi, hemen ardından "Ağır bulduysanız hemen geri alabilirim" nezaket cümlesi. Ve peşinden "Zillet, illet" sıfatlarını üzerimize boca eden cumhur ittifakının iki narsit ismi gözlerimin önüne geldi.

Burhan Kuzu; ben de resimde çıkayım diye habire zıplayıp duran çocuk misali

İlhan Kesici; kıymeti bilinmeyen, devlete hizmet anlamında atıl duran birisi.

Burhan Kuzu'nun Cumhuriyet döneminde yetişmiş bir insan olarak itham edici paylaşımlarını okuyunca ister istemez aklımıza şu soru geliyor; her Türk bilim adamı aynı zamanda Türk aydını mı dır.

Vallahi yakın bir zamana kadar olabilir diye düşünüyordum ama bu aralar Prof. Dr. Burhan Hoca'nın paylaşımlarına göz attıkca; maalesef diyorum.

Hüzün ve öfke ile iç içe Şile yolunda aklımdan geçenler.

Mehmet Soral

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Leave Comments