Padişah ile vezir tartışmaya başlamış. Padişah vezire,
-“En büyük ve en güçlü olan benim. Sen benim emrimdesin!” demis. Vezir,
-“Hayir ben büyügüm. Ordunun başında ben savaşıyorum, sen sadece mühür basıyorsun” diye itiraz etmiş. Tartışma uzayınca padişahla vezir, bir çobanın yanına gitmisler ve konuya hemen girmemek için çobana sormuşlar:
-“Senin koyunun mu büyük, ineğin mi?”
Çoban şaşırmış şaşırmış da, soranlar da Padişahla vezir.
-“Inegim” demiş.
-“Keçin mi büyük, öküzün mü?” Çoban
-“Öküzüm ” deyince, asıl soruyu yöneltmişler çobana:
-“Söyle bakalım, Padişahın mi büyük, vezirin mi?”
Çoban hiç düşünmeden yanit vermis:
-“Vallahi ben bu hayvanları tanımıyorum!”
***
Bir tartışma aldı başını gidiyor. “Ben onu tanımıyorum ben bunu tanımıyorum.” diye.
Aslında tanısan ne olur tanımasan ne olur da gönül bu durmuyor işte. Üzülüyor insan. Yıllarca aynı sevdaya inanmış aynı davanın peşinden koşmuş insanlar olarak üzülüyoruz ister istemez.
E artık zurnanın zırt dediği yere geldik.
“Vallahi bizi tanımayanlar biz de sizi tanımıyoruz var mı itirazınız?
Tanıyanlar bize yeter bu saatten sonra. Sen de eksik ol. Sanmaki sen eksik olunca bizi tanıyanlar sevenler azalacak.” Dersek nasıl olur? Bu dil kucaklasmayı sağlar mı?
Yok muhterem insan zor günde öğrenir dostu kötü günde öğrenir dostluğu acı günde öğrenir paylaşmayı.
Ne oldu bize de değerlerimiz yerle yeksan oldu?
Ne oldu bize de birbirinin gölgesine tahammül edemeyen grup haline geldik?
Bu böyle gider mi?
Bu böyle gitmez/gidemez.
Artık uyanmak zorundayız.
“Tanımıyoruz bilmiyoruz görüşmedik” demek kolay. Kolay olmasına kolay da sonu nereye? Herkes eline diline beline sahip olacak ki sonunuz bir hikayeye dönmesin. Hüzünlü bir hikaye sonu yaşamayalım.
Gelin dilinize sahip olun. Kırmayın incitmeyin.
Ülke bir seçime gidiyor. Tek çatı altında toplanamadığımıza göre herkes tercihini kendi yapacak. Kimsenin kimseye kızma darılma hakaret etme hakkı yok. Iller zillet demeye ise hiç hakkı yok. Iller zillet dediğiniz insanlar bu ülkenin insanı değil mi?
Yüreğiniz yetiyorsa ülkücüleri bir araya getirin.
Şeref davayadır. Davadan taviz olmaz.
Tanımıyoruz.
Bilmiyoruz.
Uzaktayız.
Sen genel başkana biat etmedin.
Sen başka yere gittin.
Sen yan baktın.
Sen eğri oturdun.
Sen bekayı öğrenmedin.
Sen hainsin.
Sen zilletsin.
Sen illersin.
Dersen biz de seni tanımıyoruz deriz ve bu film burada biter.
Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin.
Doğan Ay