"Dershanede hocayı beklerken ışıklar kapanmış ve bir çizgi film gösterilmeye başlanmış.
Filmin adı " Küçük Tavuk ". Bir kümes var. Kümeste bir çok tavuk ile genç ve küçük horozlar, bir de kümesin yaşlı ve büyük horozu bulunuyor. Kümesin etrafında da bir tilki dolaşıyor. Yaşlı ve büyük horoz, tilki içeri girmesin diye kümesin kapısını sıkı sıkıya kapatmış, tavukları dışarı bırakmıyor. Tabii dışarı çıkamadıkları için doğru dürüst yemlenemeyen tavuklar da zayıf ve küçük tavuklar. Yaşlı ve büyük horoz ise dışarı bırakmadığı tavuklara ölmeyecek kadar mısır tanesi dağıtarak yaşamalarını sağlıyor.
Kümese giremeyen tilki bunun üzerine kümesin tellerinde küçük bir delik açarak küçük ve genç bir horoza sesleniyor ve ona biraz mısır veriyor. Mısırı yiyen küçük ve genç horoz her gün gelip tilkiden mısır
alıyor. Bir süre sonra tilki küçük ve genç horoza tek başına yiyebileceğinden fazla mısır verince genç horoz hem kendisi yiyor hem de diğer tavuklara mısır dağıtıyor. Böylece yavaş yavaş yaşlı ve büyük horozun kümesteki gücü kırılıyor. Horozun etrafındaki tavuklar azalmaya başlıyorlar. Artık popüler olan genç ve artık irileşen horozun etrafında ise tavuklar toplanıyor.Bu aşamada tilki kümesin kapısının önüne mısır bırakıyor. Kümeste bir tartışma çıkıyor. Kapıyı açalım mı açmayalım mı diye. Sonunda korkarak kapıyı açıyorlar ve kafalarını dışarı uzatıp yemlenip hemen geri çekiyorlar. Bir süre böyle devam ediyor. Hiçbir şey olmuyor. Kümesteki tavuklar rahatlıyor. Korkuları azalıyor. Nihayet bir gece tilki kümesin önündeki avluya mısır döküyor. Artık korkusuz olan tavuklar genç ve artık güçlü horozun öncülüğünde dışarı çıkıyor ve rahat rahat yemleniyorlar. Kümesteki her tavuk semiriyor. Tilki bir süre sonra gece kümesin kapısından kendi mağarasına kadar mısır tanelerini döküyor. Sabah kümesten çıkan ve korkusuzca yemlenen tavuklar yemlene yemlene mağaraya kadar gidiyorlar. Sonra mağaraya giriyorlar. Onları içeride bekleyen tilki bütün kümes mağaraya girince mağaranın kapısını kapatıyor."
Çizgi film burada bitmiş. Işıklar yanmış. Ve dersin hocası kürsüye çıkarak, "İşte Üçüncü Dünya ülkeleri böyle yönetilir" demiş.
Şimdi size sorular:
1-Kümes NERESİ?
2-Yaşlı horozlar KİMLER?
3-Genç horoz KİM?
4- Bu genç horoz şu anda neler yapıyor?
5- Tavukları mağaraya götüren sır ne?
6-En önemlisi tilki KİM?
Sorular sorular…
Sanki tanıdık bir ülkeyi tanıdık birilerini anlatıyor hikaye.
Buna göre içinde bulunduğumuz durumu sorgular isek binlerce yorum ortaya çıkar. Unutmayalım Ulusların dostları yok sadece çıkarları vardır…
Siz uluslararası arası ilişkilerde vefa arıyorsanız geçiniz. Adamlar 50 100 yıllık planlar yaparken sen günlük hayt huyt diyerek koca koca ülkeleri dize getiriyorsun(!)
İşte bugünkü temel sorunumuz bu.
Ne yaptığımızı ne istediğimizi ve hatta kim olduğumuzu bilmeden yaşıyoruz.
Konya Ahde Vefa Turan Derneği başkanı Harun Maral ne güzel ifade etmiş;
"Çizgisiz ve ilkesiz olmak...
Ne tam Müslüman, ne tam Türk olamamak.
Düşünememek.. Et ve kemik torbası halinde yaşamayı hayat zannetmek. Varlığın gayesini unutmak.
Yemek, içmek, yatmak, çiftleşmek ve eşinmek.
Sonra arada sırada Milliyetçilik taslamak...
Ruhunu kaybetmiş bir ceset gibi sanki.
Etkisiz ve niteliksiz."
Tilki yem atıyor biz yemek için mi yaşıyoruz yaşamak için mi yiyoruz karar veremedik hâlâ…
Muhabetle efendim.
Doğan AY