Reyhaneh Jabbari 19 yaşındaydı. Tahran'da yaşıyor, üniversitede bilgisayar bölümünde okuyordu. Doktor muayenehanesi sandığı bir daireye iş başvurusunda bulunmak için gittiğinde ona tuzak kuran istihbarat servisinin elemanı 47 yaşındaki Morteza Abdolali Sarbandi'nin tecavüzüne uğramamak için kendini müdafaa etti ve Sarbandi'yi omuzundan bıçaklayarak kaçmayı başardı. Daireden dışarı koşarken daireye giren bir adamla çarpışmış. Kurtulduktan sonra Sarbandi için ambulans çağırmış ama Sarbandi hastahanede ölmüş.
Reyhaneh tutukluluğu esnasında her ne kadar kaçarken Sarbandi'nin hayatta olduğunu, yarasının hafif olduğunu ve kendinden sonra daireye başka bir adamın girdiğini gördüğünü söylese de umursanmamış. Gerçekten aldığı bıçak yarası yüzünden mi öldüğü yoksa sonradan eve giren adam tarafından mı öldürüldüğü hiç bir zaman kesin tespit edilmemiş. Tutuklanmasından 7,5 ay sonra ilk defa bir avukatla görüşmesine müsaade edildiğinde istenen itirafları çoktan maruz kaldığı işkenceler yüzünden imzalamış.
Reyhaneh'in ailesi bir çok sefer Sarbandi'nin ailesinden af dilemişler. Çünkü İran hukukuna göre ölenin ailesi affederse (çoğu zaman buna karşılık para alınıyor) idam cezası kaldırılıyor. Sarbandi'nin ailesi ise her seferinde affı düşünmeleri için Reyhaneh'in 'tecavüz' suçlamasını geri çekmesini ve yalan söylediğini itiraf etmesini şart olarak koşmuş. Reyhaney kabul etmemiş ve her seferinde namusunu koruduğunu söylemiş.
7 sene hapiste kalmış Reyhaneh, davası uluslar arası etki yaratmış. Ama şu an adalet sözcüsü olan ve o dönem istihbarattan sorumlu devlet bakanı Reyhaneh'in serbest bırakılmaması için baskı yapmış ve 3 sefer ertelenen idamı 2 sene evvel gerçekleşmiş.
Ve o zamandan beri de istihbaratın baskısı aile üzerine azalmamış. Çünkü Reyhaneh'in annesi o günden beri kısıtlı imkanlarla adaletsiz bir düzende idam mahkumlarının hakları için mücadele ediyor. Kocalarının, oğullarının idam cezalarını kaldırması için kadınlara kendisi ile beraber olmayı teklif eden hakimlerden anlatıyor. Rüşvetten, sömürüden, adalet olmayan, sadece güçlünün haklı olduğu bir 'hukuk' sisteminden.
İran… Başka ülke, başka insanlar. Bizimle ne alakası var değil mi?
Aslına bakarsanız olayın siyasi boyutu ben zerre kadar da ilgilendirmiyor. Sevelim, sevmeyelim, defalarca savaşmışız ama Farslar köklü bir kültüre sahip olan bir millet. O bölgede Türkiye haricinde köklü olan tek devlettir İran. Dolayısıyla İran'ın ne zaman bu duruma düştüğünü incelemenin bence zararı yok.
Muhtemelen bu soruya bir çok kişi 1979 İran İslam Devrimi diye cevap verecektir. Ama bence 1979 olayın siyasi alenileşmesidir.
Asıl soru bir toplumun herhangi bir siyasi faaliyeti olmayan 19 yaşında bir kızın namusunu kurtarmak için bulunduğu nefsi müdafaa yüzünden tutuklanıp, işkenceye maruz kalarak haksız yere idama mahkum edilebilecek hale gelmesinin nasıl gerçekleşebileceği.
Bu konuda kimse 'sistem' ve toplum arasında ayrım yapamaz. Zira sistemi uygulayan bireyler yabancılar değil, o toplumun fertleridir. Dolayısıyla adaletsizliğin kaynağı toplumda aranmalı.
Eğer bu sorunun cevabını bulabilirsek şort giydi diye bir kıza tekme atan birini cezasız serbest bırakmanın ne kadar tehlikeli olduğunu ve toplum için hangi boyutlara ulaşabileceğini anlar böyle bir haksızlığa karşı sessiz kalınmaması gerektiğini anlarız.
Zira bu tür olaylar yavaş gelişir gibi görünseler de nasıl olduğunu anlamamıza fırsatımız olmadan, beklenmeden bir dinamik kazanarak birden içinde yaşamaya mecbur aldığımız gerçeğe dönüşürler.
Bugün şort giydi diye tekme atan zihniyet engellenmezse yarın karşımıza namusunu koruyan evlatlarımızın celladı olarak çıkabilir.
Yazmayı unutmuşum,..
Reyhaneh'in idamında ayaklarının altında ki iskemleye tekmeyi atan Sarbandi'nin oğluymuş.