By Abdullah Alagöz on Cuma, 10 Nisan 2020
Category: Siyaset

TÜRK MİLLİYETÇİLERİ NASIL MANKURTLAŞTI?

Bugün sosyal medyada, siyaset arenasında ve hayatın her alanında hem çok aranan hem de her probleme dolgu malzemesi olarak kullanılan hareketin adıdır Türk milliyetçiliği.

Karşılıksız vatan ve millet adına kendini adayan ve yeri geldiğinde egemenlerin oyunlarına gelerek gencecik yaşlarında işkenceye tabi tutulan, soğuk urganlarda can veren ya da kahpe kurşunlarla hakka yürüyen bir neslin adıdır Türk milliyetçileri.

Türk'ün tarih sahnesinden çıkışından itibaren başlayan Türk milliyetçiliği davasını bir parti ve kişiye indirgemek hangi ilkel aklın ve basiretsiz inancın ürünü olarak Türk milliyetçilerine dikte ettirildi ve ettiriliyor? Bu ilkel ve egemen güçlerin servis ettiği anlayışı hangi akıl ile kabul edip uğruna mücadele ediyorsunuz? Bütün bu oyunlar mankurtlaştırma süreciyle başlayarak günümüze geldi.

Mankutlaşma dedik ya işte bunun en acı örneklerini Türk milliyetçilerinin düşürüldükleri oyunlarda daha açık ve seçik görebiliyoruz.

Türk milliyetçisini Türk milliyetçisine dövdürmek, ekarte etmek, itibarsızlaştırmak ve biat etmeye zorlamak davanın adı haline geldi Türk milliyetçiliğinde.

İhraçlar, aşağılamalar ve her türlü hakaretler sözüm ona dava adına yapılmaktadır. Bir Allah'ın kulu soramıyor yahu bu hangi dava? Eğer davanız kutlu bir davaysa bu kutlu davayla kullanılan dili bir arada düşünmek aklın, vicdanın ve dahası ahlakın hiçbir ilkesine uymuyor.

Türk milliyetçileri organizasyonlar kurarak hedeflerine ulaşmaya çalıştıkça o organizasyonlar kısa süre içinde egemen güçlerin işaret fişeğini çakmasıyla kısa sürede iradeleri dışına çıkarılıyor ve Türk milliyetçilerinin bu organizasyona biat etmeleri isteniyor. Bununla ilgili yüzlerce örnek verebiliriz. Biat etmiyorlarsa her türlü ihanet oyunları devreye girerek gerektiğinde zor kullanılarak etkisizleştirilmektedirler. İçlerinde donanımlı, oyunu fark edenler ve iradesini kullananlar çıktıkça bin bir oyunla bulundukları yapılardan uzaklaştırılmaktadırlar.

Gencecik çocukların bu dava için bedel ödemiş devleri dövmeleri, bunu sosyal medyada yayınlamalarını mankurtlaşma değil de neyle açıklayabiliriz? Bu olaylar olurken egemen güçlerin sessiz kalması ve hukuku paranteze alması da Türk milliyetçileri üzerinde oynanan oyunun ne kadar büyük ve en büyük organizasyonla ilintili olduğunu göstermektedir. Türk milliyetçilerinin cenazelerine gidişlere ambargo uygulanıyorsa, aşından işinden olması için direktifler veriliyorsa bu davanın Türk milliyetçiliği değil mankurtlaşma davası olduğu ortadadır.

Düşünmenin, muhakemenin, sorgulamanın ve özgürlüğün devre dışı kaldığı yapının adı skolasik yapıdır. Bu tür yapılarda Türk milliyetçileri değil olsa olsa tapınakçılar ancak yetişebilir. Bilim, sanat, felsefe bu yapılar için tamamen yabancıdır. Efendileri düşünür kendileri gereğini yapar. Mete'yi Yusuf has Hacib'i Kaşgarlı Mahmut'u, Hoca Ahmet Yesevi'yi, Yusuf Akçura, Ziya Gökalp vb.bilmezler, okumazlar.

Evet, kurumsal yapılarla bütünleşen Türk milliyetçileri maalesef mankurtlaştılar. Bu yazım biliyorum çoğu arkadaşımızın hoşuna gitmemiştir. Ancak birilerinin bu vahameti dile getirmesi gerekiyordu. Kurumsal yapılardaki Türk milliyetçilerinden çok tek başına vicdanı hür milliyetçileri yeğler olduk. Her Türk milliyetçisiyim diyen arkadaşımız bu konu üzerinde vicdan muhasebesi yapmak zorundadır. 

Related Posts

Leave Comments