Ülkemizde AKP'nin iktidara gelişiyle birçok siyasal hareket partileşme yoluna gitti. Ancak bu yapılar toplum nezdinde bir sonuç alamadılar. Zira paradigmaları ile toplumsal dinamikler hiçbir zaman örtüşmedi.
Bu süreçte iki temel yaklaşımın sergilendiğine şahit olduk.
- Var olan sıkıntının çözümü noktasında yeni hareketlerin ortaya çıkması gibi bir algının olması
- Toplumsal dinamikler ve var olan şartlara uygun bir yapılanmanın "yeni siyasi hareketler" tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmaması.
Yukarıda ifa edilen iki temel unsur siyasetin ve toplumda karşılık bulmanın adeta ön şartı haline geldi. Partili Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemiyle birlikte siyasi partilerin ittifaksız seçime girmelerini iktidar olabilme adına durumlarını imkansızlaştırdı. Nitekim AKP bile tek başına başarılı olamadığı için Cumhur ittifakı ile siyaset yapmaya karar verdi. Sistem siyaset yapabilmek için ikili ittifakları zorunluluk haline getirdi. Var olan bu durumu kabullenmeyen hiçbir siyasi hareket iktidara gelemez. Eğer bu iddiasını devam ettirerek siyaset yapma inadını sürdürürse "dostlar bizi görsün" hesabının ötesine de geçemez. "
Diğer yandan bugünün sosyolojisi ideolojik taassubun ötesine geçerek partileri ortak paydalarda buluşmaya zorlamaktadır. Toplumsal dinamiklerin belirleyici kavramları ya da yükselen değerleri,
Demokrasi
Hukukun üstünlüğü
Şeffaflık
Hesap verebilirlik
Liyakat
Aş-iş sahibi olmak
Diğer yandan bu yükselen değerleri yok sayarak soyut -öcü gibi kavramlara sığınarak ve algı operasyonuna uyarak siyaset yapan AKP ve MHP gibi soğuk savaş döneminin korku ütopyalarını temsil eden partiler…
Türk siyaseti, bu iki yaklaşımı savunan ittifakların mücadelesine sahne olmaktadır. Bunların dışında ortaya çıkan ve çıkacak siyasi hareketlerin gündemi ile ülkenin gündemi örtüşmemektedir. Dolayısıyla başarı şansları da yoktur. Belki bir fikir kulübü olarak varlıklarını devam ettirirler.
Bu analizi biraz daha somutlaştıracak olursa Cumhur ittifakı somut bir varlık olarak ortadadır. Bu ittifak aslında ittifak ötesinde bir bütünleşmeye doğru evirilmiştir. Zira politik duruşlarıyla kitlelerin beklentileri arasında makas her geçen gün açılmaktadır. Her ne kadar iki siyasi parti adına kurulmuşsa da temsil ettiği değerler toplumdan, gündeminden kopuk soyut algıyla idare edilen bir siyasettir. Bu siyasetin içinde toplumda yükselen değerlerden, beklentilerden hiçbirini bulamazsınız.
Millet ittifakı siyasi partilerden çok değerleri esas alan bir ittifaktır. Millet ittifakı; Ülkenin bölünmez bütünlüğü, üniter yapısıyla birlikte Demokrasi, Hukukun üstünlüğü, Şeffaflık, Hesap verebilirlik, Liyakat ve aş-iş sahibi olmak gibi değerleri temsil etmektedir. Millet ittifakı bu iddiasını sürdürdüğü ve içselleştirdiği oranda önümüzdeki seçimlerde başarıyı yakalayacaktır. Toplumsal dinamiklerde millet ittifakının paydalarıyla bire bir örtüşmektedir.
Sonuç olarak önümüzdeki süreç, Cumhur ittifakı ile Millet ittifakının mücadelesine tanıklık edecektir. Bu iki ittifak dışındaki ortaya çıkan ya da çıkacak olan siyasal hareketlerin de mevcut sistemden ve toplumsal dinamiklerden kaynaklı herhangi bir iddiası da, şansı da olmayacaktır.