Böyle bir yazıyı elbette gönül arzu etmezdi.
Ancak bazen haksızlık, iftira, çarpıtma öyle bir boyuta ulaşıyor ki susamıyorsunuz.
19 Haziran kurultayının ardından Meral Akşener tarafı için başlatılan "uyumsuz" kampanyasına karşı sürecin bilinmeyenlerini paylaşacağım sizlerle ve her maddeden sonra sorun kendinize. Uyumsuz kim?
- Önce bir gerçeği tespit ederek başlayalım. Kurultay için toplanan imzaların yaklaşık beşte dördü Meral Akşener'e aittir.
Bu sayı tek başına kurultayı toplamaya, daha en başından diğer iki adayı oyun dışı bırakmaya yeterli midir?
Fazlasıyla.
Bu sayıyı bu güne kadar bir ezme, kibirlenme, büyüklenme, benim dediğim olacak kabilinden Meral Akşener'den veya çevresinden duydunuz mu? - Daha imzalar Genel Merkeze teslim edilmeden, Meral Akşener tarafından diğer iki adaya önce şifahi olarak, ardından e-posta yoluyla gelin imzaların verilmesinin ardından yaşanacak bütün süreci birlikte konuşalım, çağrı heyetinden kongre divanına kadar çeşitli konuları tartışalım dendiğinde cevap ne olmuştur?
- Verilen imzaların yaklaşık beşte dördü Meral Akşener'e ait olmasına, hatta işin komiği, imzalar Genel Merkeze gönderilirken imzası çok olduğu için noter masrafının da çoğunu ödemesine rağmen 3 kişilik çağrı heyetinin en az ikisini ben belirleyeceğim demiş midir?
- O nezaket gösterip işin yükünü çekmesine, diğer adaylar olmadan da yeterli imzaya ulaşmasına, hatta tek başına hareket etse diğer adayları baştan dışarıda bırakabilecek olmasına rağmen, çağrı heyetinde eşit temsile ses çıkarmazken diğer adaylardan bu konuda kuru bir teşekkür bari almış mıdır?
- Çağrı heyetine isimler belirlenirken Meral Akşener tarafı 3 ismin de il başkanları arasından seçilmesinin daha uygun olacağını ısrarla savunup bu konuda kendi adayını Aksaray İl Başkanı Ayhan Erel olarak önerdiklerinde ikiye karşı bir biz istediğimiz ismi veririz denmiş midir?
- Sulh Hukuk Mahkemesinden karar çıktıktan sonra gerek siyasi temsilciler, gerekse çağrı heyeti toplantılarında ikiye bir oranıyla kongrenin küçük salonda yapılması görüşü zorla kabul ettirilmiş midir? Müsavat Dervişoğlu ısrarla 19 Haziran kurultayında yaşananlarla ilgili bugün yaptığımız eleştirileri dile getirip yakışan bir yerin tercih edilmesi gerektiğini ifade etmiş ise de, ikiye bir çoğunlukla küçük salon kararı alınmış mıdır?
- 15 Mayıs'ta gerçekleştirilmesi planlanan kurultay öncesinde adaylar bir araya gelerek eğer mahkemeden olumlu karar çıkarsa alana gideceğiz, aksi halde gitmeyeceğiz kararı almışlar ertesi gün mahkemeden tedbirinin kaldırılmasına dair karar çıkmış, ancak bakanlık talimatıyla uygulanmamıştır. Bu aşamada; adaylar alana gitme ve ertesi gün saat 11'de müşterek açıklama kararı almalarına rağmen Koray Aydın cephesinin geceden başlayarak delege ve seyirci gelmeyecek propagandası olmuş mudur?
- Koray Aydın cephesi sürecin başından beri Genel Merkeze tek laf etmezken en aşağılık iftiraları dahi seslendirmekten geri durmadıkları Meral Akşener için nihayetinde Genel Merkez ağzıyla, bizzat Koray Aydın tarafından cemaat tarafından desteklendiği iftirasını atmış mıdır?
- Tüzük kurultayına gidilirken çağrı heyetinde tartışmalı konularda hep ikiye bir oranına göre işlem yapılarak Meral Akşener saf dışı bırakılmış mıdır?
- İmzalar teslim edildiğinde, mahkeme karar verdiğinde, 15 Mayıs kararı alındığında, 19 Haziran kararı verildiğinde, kısacası sürecin kilometre taşlarından herhangi birinde ilk basın açıklamasını yapan, ilk televizyonlara çıkmaya çalışan Meral Akşener olmuş mudur?
- Genel Merkez daha ilanını yapmamışken, kararını almamışken, listeleri askıya çıkarıp davette bulunmamışken; Meral Akşener dışındaki bütün adaylar 10 Temmuz'da Genel Merkezimizin yapacağı kurultaya katılacaklarını açıklarken bunu Meral Akşener'le istişare etme gereği duymuşlar mıdır?
- 19 Haziran tüzük kurultayında divan başkanlığı için gayet demokratik bir şekilde iki aday çıkmıştır. Müsavat Dervişoğlu 456 kişi tarafından, Hasan Hüseyin Türkoğlu ise 170 kişi tarafından önerilmiştir. Rakamlardan ve iki önergenin toplamından anlaşılacağı üzere Hasan Hüseyin Türkoğlu ya müşterek adaydır ya da geri kalan delege sayısı Koray Aydın'ın aday olmasına bile yetmeyecektir. Sonuçta seçim yapılsa kazanacak liste belliyken divandaki iki üyesinden vaz geçen Meral Akşener mi uzlaşmaz bir tavır izlemiştir?
- Divan başkanlığı için verilen önergede 170 imzadan söz ediyoruz ancak acaba o önerge gerçekten 170 imza var mıydı? Usulüne uygun bir şekilde mi sunulmuştu? Yoksa çağrı heyeti yine ikiye bir anlayışıyla hareket etmiş, diğer üye her zaman olduğu gibi aramızda bir tatsızlık çıkmasın bakış açısıyla mı önergeyi kabul etmişti?
- Bir Genel Başkan adayı tüzük değişiklikleri bize sorulmadı buyurmuş. Zaten yıkılmaya çalışılan düzen budur. Size sorulan değil, delegeye sorulan bir sistem kurmaya çalışıyoruz. Mesela şimdi soralım: siz nasıl değişiklikler önermiştiniz? Örneğin Genel Müdürünüz aynı zamanda siyasi temsilciniz Nihat Özyurt "biz 4-5 madde ile sonucu alacaktık" diyor. Bu 4-5 madde nelerdir? O 4-5 maddeyi diğer adaylarla hiç istişare ettiniz mi? Orada bütün değişiklik önergeleri delegenin oy birliğiyle kabul edildiğine göre itirazınız delegenin iradesine mi? Yapılan değişikliklerin içeriğine mi? Maddelerden karşı olduğunuz var mı?
Aslında daha çok örnek sayabiliriz ancak şimdilik bu kadarını yeterli görelim ve soralım. Sizce kim uyumsuz?
Unutulmamalıdır ki, mütevazılık, iyi niyet, kardeşlik duygusu, gelecekte birlikte olabilme arzusu yanlış anlaşılır ve bir zaaf gibi sunulmaya çalışılırsa bizim de söyleyecek çok sözümüz olur.
Herkes ama herkes bunu böyle bilmelidir.