Üç beş kişi İYİ PARTİ'li birisini dağa kaçırıp tehditle birisi için özür diletiyorlar. Bir başka üç beş kişi düşünen, yazan, nitelikli yetişmiş Türk milliyetçisi bir gazeteciyi evinin önünde pusu kurup, kafasını gözünü dağıtıyorlar. Bir başka grup yine İYİ PARTİ'li birisini trafikte sıkıştırıp arabasından dışarıya çıkmasını sağlayarak kafasını gözünü yarıyorlar. Hele bir örnek var ki; belli ki eski arkadaşlar. Kendisini sohbete çağırıyorlar ama aynı zamanda tuzak kurmuşlar. Hangi partiye mensup olduğunu soruyorlar; cevap İYİ PARTİ olunca; yine aşağılama, tokatlama, hırpalanma.
Yaklaşık 150 kişi; aralarında bilim insanları da var. Hele ki ikisi karı koca; yaşları seksenin üzerinde. Bir diğer bilim adamı; Türk milliyetçiliğinin ideolojik anlamda yaşayan fikri önderlerinden birisi. Bunlar Türk milliyetçisi, ülkücü camianın yaşayan, saygı duyulup hürmet edilen isimleri. Bir diğeri; rahmetli Başbuğ denince hemen akla gelen ilk isim. 1980 sonrası Mamak zindanlarında işkence görmüş, çile çekmiş milliyetçi kanaat önderleri. Saygın iş adamları ve daha daha bir çok isimler...
Bu yaklaşık 150 insan milliyetçi, ülkücü gelenekten gelme ortak paydası altında bir araya gelerek Ekrem İmamoğlu'na destek bildirisi yayınlıyorlar. Hemen akabinde "Sizleri ya susturacağız, ya da kan kusturacağız" şeklinde tehdit ediliyorlar.
Şimdi bu yaşanmış örnek olaylarda mağdurların ortak yanı ekseriyatla İYİ PARTİ sempatizanı olmalarıdır. İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral Hanım siyasi görüş belirtmeden bu eylemleri gerçekleştirenleri yönlendirenler her kim veya kimler ise; onları uyarmak, kamuoyunun da dikkatini çekmeye matuf mağdurlara sahip çıkma refleksini gösteren açıklamalarda bulundu.
Ancak "Ülkücü Hareketi ve mensuplarını" itibarsızlaştırmayı adeta misyon edinmişcesine; geriye kalan bakiye de iyice sıfırlansın dercesine; Meral Hanım'ın "Haydutlar" nitelemesinin ülkücüler üzerine olduğu ön kabulü ile "Sen nasıl ülkücülere haydut dersin" şeklinde başta Devlet Bahçeli olmak üzere birkaç MHP yetkilisi ağır ithamlarla dolu ifadelerle karşılık verdiler.
Bizler de soruyoruz aranızda olmayan ülkücüler, Türk milliyetçileri olarak; hiç bir şekilde ülkücü edep ve adabına; Türk İslam gelenek ve göreneğine yakışmayan eylemleri gerçekleştirmiş olan bu utanılası olayların kahramanlarına niçin ülkücü payesini verip, onları sahipleniyorsunuz.
Oysa Meral Hanım konuşmasında hiç bir şekilde parti veya siyasi görüş belirtmiyor. Peki niçin bu iğrenç olayları düşünüp, planlayıp uygulayanları Türk milliyetçiliği kurumsal kimliği adına MHP olarak sahiplenip sonra da sanki Meral Hanım'ın bunların ülkücü olduklarını kastettiği algısını yaratarak "Sen bu insanlara nasıl haydut dersin" karşı saldırı ve lincini devreye sokuyorsunuz. Tek bir amacınız olabilir o da; Türk milliyetçiliği hareketini derlemek, toparlamak yerine aksine; birbirinin yüzüne bakacak tek bir ülkücü bırakmamak.
Sizlere bunu başarmaya müsaade etmeyeceğiz. Suistimallerinize alet olmayacağız. Hangi partide, platformda olursak olalım; ülkücülüğümüze de milliyetçiliğimize de sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bize kalleşçe tuzak kurup kafamızı gözümüz yaranları hiç bir şekilde ülkücü bilmeyeceğiz ama hiç tanımadığımız birileri kafamızı gözümüzü patlatırlarsa onlara da haydut demeye elbette devam edeceğiz.
Ülkü ocakları bu devletin ve milletin teminatı olan üstün nitelikli gençler yetiştiren güzide kurumlardır. Dolayısıyla bu güzide kurum sadece bir siyasi partinin değil, sahiplenen her kişi ve kurumların göz bebeğidir. Bu güzide kurumları sadece bir siyasi partinin inisiyatifine terk etmedik ki, sahipsiz de bırakalım.
Türk milliyetçileri olarak herkes kendi nefsine "Adam gibi adamım" diyebiliyorsak şayet; bu güzide kurumlardan nasiplendiğimiz ölçüdedir. Dolayısıyla, (Özellikle MHP demiyorum) Balgat mukimi ve avenesinin yanında değiliz diye ne ülkücülüğümüzden, ne milliyetçiliğimizden ne de kızıl elma sevdamızdan vaz geçmiş değiliz.
Her ne kadar Türk milliyetçiliği hareketi siyasal İslamcılığa doğru evriltilerek, bu sevdadan vaz geçme noktasına itilmek istense de; nerede olursak olalım direnmeye de, sahiplenmeye de devam edeceğiz.
İYİ PARTİ'ye kumpaslar devam etse de azim ve kararlıkla yoluna devam edecektir.
Evet, İYİ PARTİ'mizde çok eksikliğimiz var. Meral Hanım'a bir nefeslik mesafe kadar yakın olanların dahi İYİ PARTİ üzerine yürütülen kumpasların içinde olabilecekleri ihtimali de dahil olmak üzere tüm bu ihtimalleri rezervde tutarak diyoruz ki; Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in sonuna kadar yanındayız.
Siyaseten bitmiş ve tükenmişlerin devletin gücünü yanına alarak, bu gücün sağladığı ayrıcalığın güvencesinde üzerimize boca ettikleri küfür ve günahlar sahiplerini bağlar, aynen kendilerine iade ediyoruz.
Tabanımızı demoralize etmek için İYİ PARTİ üzerine geçen hafta başlatılan kumpasın bu hafta yoğunlaşarak devam ettiğine hep beraber şahit oluyoruz.
Değerli gönüldaşlarım her şeyden önce şunu bilmeliyiz ki; İYİ PARTİ'de "Hileli çarşaf liste"nin arkasında dahi uzun süredir devam eden kumpasın bir başka şekilde tezahürünü görmek mümkün.
Devlet Bahçeli'nin iki haftadır cümlemizi hem aşağılayarak hem de davet ederek; çeliklerle dolu şaşkınlık yaratan görüntüsünden anlıyoruz ki; İYİ PARTİ öyle veya böyle siyasi mevta haline getirilmek isteniyor.
İYİ PARTİ'nin çarşaf listesi üzerinden; hele ki MHP'de hiç örneği görülmemiş olmasına rağmen Devlet Bahçeli'nin İYİ PARTİ' yi bunun üzerinden eleştirmesi oldukça manidar değil mi. Bir el öpen Bahçeli'nin elini aşikaren öptü ve gitti. İkinci bir el öpenin hala var olmadığı, yapılan bariz hataların da bundan kaynaklanmadığı ne malum.
Meral Hanım'ın partiye tam hakimiyeti önümüzdeki Nisan ayında olağan kongre ile mümkün olacaktır. Dolayısıyla, tüm ilçelerde üye sayısının artırılması gerekmektedir. Bunlardan seçilerek süzülüp gelen delege iradeleri ile tamamlanacak olan önce İlçe sonra il kongre süreçlerinden sonra oluşacak genel merkez delegelerinin iradesi ile Allah'ın izniyle bütün kumpasları aşmış olacağız.
Böylece Meral Hanım'ın yüzlerine karşı "Artık bana da, partiye de yüksünüz" diyemediği kimseleri kendisine gerek kalmadan bizler oralardan söküp atarak, Meral Hanım'ı güven dolu şeklide önce ülkemizin en iddialı ve güçlü Cumhurbaşkanı adayı, sonra da Cumhurbaşkanı yapacağız inşallah.
Dolayısıyla,
"Ya sabır" deyip yolumuza devam edeceğiz.
Türk tarihinde gün gelecek şunlar yazılacak.
"Cumhur ittifakı denen buyurgan ve otoriter bir siyasal yapı devreye girince; karşısında öyle bir ruh hali hasıl oldu ki; tüm siyasi fikirlerden azade bu ruh hali ile düşünen, fikir geliştiren sonra da eyleme dönüştüren tüm insanlar vatan ve millet sevgisi ortak paydasında bütünleşerek yeniden modern ve çağdaş Türkiye'nin temelini attılar" denecektir.
Bu ruh halinin işaret fişeği 800.000 oy farkı ile İstanbul seçimlerinde atılmış, Kaz dağları kutsal yürüyüşü ile de devam etmektedir.
Bu ruh halinin devam etmemesi için provoke edilerek önce kan dökülmesi sonra da buna müdahale gerekçesinin oluşması istenebilir.
Dolayısıyla,
Bu ruh haline vakıf tüm gönüldaşlarıma çağrımdır. Şunu bilmemiz gerekiyor ki; bizler daha bilinçli, daha yetenekli, daha özgüven sahibi; kısaca cümleten özgül ağırlığı çok yüksek nitelikli insanlarız. Bu sahip olduğumuz sıfatlarımız ile her şeyin üstesinden gelmemiz mümkündür. Tek bir şeye ihtiyacımız var; marjinal grupların tahrikleri ile provokasyona gelmemek.
Şunu hiç unutmayalım ki; Cumhur ittifakına muhalifiz ama devletimize de sahip çıkacağız. Bu devlet aynı zamanda bizim de devletimiz. Birileri muktedirliklerinin devamı uğruna devleti gözden çıkarsalar bile bizler sahip çıkmak zorundayız. Evet belki zor bir durum ama bu ince ayara dikkat etmemiz de elzemdir.
Meral Hanım ''Olağanüstü Kongre'' sonuçları ile ''Olağan Kongre'' için strateji belirleyecektir.
Önümüzdeki İYİ PARTİ Olağan Genel Kurulunda oy kullanacak delegeler demokrasinin süzgecinden süzüle süzüle gelen iradelerle belirlenecektir. Tabanın iradesiyle mahallelerden başlayan delege seçimleri ile önce ilçe yönetimleri, oradan belirlenen delegeler ile il yönetimleri ve nihayetinde il yönetimlerinin belirlediği genel merkez delegeleri de Olağan Genel Kurulda oy kullanarak Genel İdare kurulunu belirleyeceklerdir. Meral Hanım esas inisiyatifini Olağan Kongrede ortaya koyacak ve bu kongreden daha güçlü çıkacaktır.
Meral Hanım'ın geçen hafta gerçekleşen ''Olağanüstü Kongre''de özellikle GİK 'e aday isimlerin listede sıralanış usulüne müdahale etmemesinin, sessiz kalmasının nedeni; benim kanaatim o dur ki; etrafındaki yakın isimlerin niyetlerini, tutum ve davranışlarını test ederek takip etmek, sonra da tespitlerinin notlarını alarak önümüzdeki ''Olağan Genel Kurul'' süreci için strateji belirlemektir.
Mesela bir kaç isime sormak üzere almış olduğu notlardan birisi şu olabilir. ''Biz çarşaf liste diye üyelerimize söz vermedik mi. Peki sizler niçin hile yaparak listedeki belli bir aralığı bloklaştırdınız''
İşte bir kaç ismin ''Olağanüstü Genel Kurul'' sürecindeki ''Kasti Hileli hataları'' önümüzdeki ''Olağan Genel Kurul''da Meral Hanım'a daha kolay ve aynı zamanda meşru hareket alanı açarak inisiyatifini ortaya koyma imkanı sağlamıştır. Meral Hanım'ın sessizliğindeki sır budur.
Bütün bunları; birilerinin elime tutuşturdukları notlara veya Meral Hanım'dan doğrudan aldığım bilgilere binaen söylemiyorum. Parti kurulduğundan beridir yaşadığımız süreçler ve sürekli istişare ettiğim akil insanlardan derlediğim toparladığım bilgiler ışığında yaptığım tespitlerdir.
Yine bu yorumlarımı elbette Meral Hanım'a olan inanmışlığımız üzerine kendisine sahip çıkmak adına yapıyorum. Belki de Meral Hanım ''Mehmet Soral o anlattıklarının hiç birisi aklımdan geçmedi, nereden çıkarıyorsun'' da diyebilir.
Devlet Bahçeli için de aklıma mantığıma yatmayan tutum, davranış, düşünce ve eylemlerine; kendisine sahip çıkmak adına adeta yıllarca kutsiyet atfederek meşru gerekçeler ürettiğim günlerimi de çok iyi hatırlıyorum.
Dolayısıyla, hele ki siyasetten hiç bir beklentisi olmayan bizler; yine bir ''Kandırılma'' sürecine sürüklendiğimizi hissettiğimiz an tepkimizi en şiddetli şekilde elbette ortaya koyacağız.
Önümüzdeki Olağan Kongrenin Meral Hanım'ı genel başkanlıktan liderliğe taşıyacak kongre olmasını bekliyoruz. Bu kongre İYİ PARTİ için olduğu gibi Meral Hanım için de çok önemlidir. Dönüp dolaşıp aynı isimleri yine başkanlık divanında görmeye devam edersek; belli bir azınlığı meşgul ve aynı zamanda mutlu etmeye yönelik "Briç partisi" gibi bir yapının varlığının hükmüne varacağız.
Mehmet Soral
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.