YALAN DEMOKRASİSİ
Demokrasi tarihinin, en sürekli yalanları, bitmez tükenmez, eskimez, değişmez, her politikacıya lazım yalanlar. Bu yalanlar politikacının can simidi:
"Terörün belini kıracağız."
"Devletimiz güçlüdür."
"Failler en kısa zamanda yakalanacaktır."
"Memuru enflasyona ezdirmeyeceğiz."
"Akan kan yerde, çalınan para cepte kalmayacaktır!"
"Benim işçim, benim memurum, benim köylüm!"
"Ekonomimiz üzerinde dış güçler oyunlar oynuyor."
" Ömrümde hiç yalan söylemedim."
" İktidara sadece ülkeme hizmet için talibim."
Bunlar yıllardır günübirlik politikacıların vaz geçilmez yalanlarından bazıları.
Bunlar yıllar yılı söylenen yalanlar.
Eeee çağ değişti. Teknoloji gelişti. Yalan söylemenin de modeli gelişti/ değişti.
Şimdi bu yalanlara niye kızıyorsunuz?
Bir toplum düşünün ki asırlarca Allah ile aldatılsın. Düşünün Allah adına yalan söylemenin meşru olmasına ses çıkarmayan bir toplum.
Bir toplum düşünün peygamber adına hadisler uydurup o hadislere yüz yıllardır inansın.
Durum böyle olunca politikacı da yalancının Kofti Efesi oluyor. Ay'a yol yaptık desek inanacak bir seçmen kitlesi var önümüzde.
Politikacının amacı da oy toplamak. Nasıl olduğunun önemi de yok.
Söylenen her yalanı alkışlayan
bunlara inanan bir toplumun temsilci olmak için de yalan söylemek meşru değil mi? Yalanı alkışlayan şakşakçıları memnun etmenin başka yolu da yok.
Her türlü kutsal değeri kullanmaktan çekinmeyen politikacının yalan söylemesi niçin garip geliyor?
Esasında tepkiyi politikacıya değil de ona bu hakkı veren toplum sorgulamak gerekir...
"Bir Ege kasabasında, bir "Kofti Efe" varmış... Nasıl bir efeymiş bu?
Neden lakabı "Kofti"ymiş?
"Kofti Efe" bir akşam ter, kan içinde meyhaneye gelmiş:
"Len oğlum ver bi tek!"
Meyhaneci koşup gelmiş:
"Hayrola efem, ne oldu?"
"Köşe başında dört herif çıktı karşıma, iki patlattım dördü de kaçtı..."
Meyhaneci çırağa bağırmış:
"Efeme bi tek daha ver, leplepiyi unutma!"
Meyhaneci hınzır, üstüne gidiyor:
"Eeee efem, sonra ne oldu?"
"Bu sefer sekiz kişi olup geldiler..."
"Eeee!"
"Sekizini de iki yumrukta kaçırdım!"
Meyhaneci bağırmış:
"Len oğlum efeme bi tek daha ver, leplepiyi unutma!"
Efe tekleri üst üste yuvarladıktan sonra kükremiş:
"Sekiz on altı oldu, on altı otuz iki!"
Efe sallıyor, meyhaneci tekleri peş peşe ısmarlıyor.
Efe, otuz ikiyi tamamladıktan sonra elinin tersiyle ağzını silip, bıyıklarını sıvazlayınca meyhaneci çırağa kızmış:
"Ulen, efemin kadehi boş kalır mı?"
Efe diklenmiş:
"Yetti gayri, bütün gasabayı bana mı kırdıracan?"
İşte "Kofti Efe" diye bu gibilere derlermiş!.
O kadar çok var ki bu tiplerden. Nerede ne zaman karşımıza çıkar hiç belli olmaz. Her yer Kofti ile dolu.
Elini sallasan ellisi, saçını tarasan tellisi…