İşte yeni partinin altından kalkması gereken en büyük sorun bu olacak. Yıllardır "Ben yaptım oldu" zihniyetiyle yozlaştırılan devlet yönetiminin tamir edilmesi AKP den sonra iktidara gelecek partinin en önemli sorunlarından biri olacak.
Yeni bir dönemin şafağındayız. Türk siyasetinde çok yakında yeniden güneş doğacak ve milleti yıllardır uyutan karanlıktan uyandıracak…
Bu yorumu duygusal, hayali bir yorum olarak sanmayın. Çok net, somut bir gerçeği söylüyorum. Türkiye çok yakın zamanda bir dönüşüm geçirecek, siyasette kartlar yeniden dağıtılacak, Eskiyenler tarihe karışacak. Yeniler sahneye çıkacak.
Her değişim gibi yaşayacağımız değişim de kolay olmayacak, sıkıntılı, sancılı günler yaşayacağız ama yolun sonu aydınlık… Bunu yürekten inanarak söylüyorum.
Şimdi asıl konuşmamız gereken değişimin olup olmayacağı değil nasıl olacağıdır. AKP sonrası dönem nasıl şekillenecek, nasıl bir yönetim gelecek?
İşte yeni partinin altından kalkması gereken en büyük sorun bu olacak. Yıllardır "Ben yaptım oldu" zihniyetiyle yozlaştırılan devlet yönetiminin tamir edilmesi AKP den sonra iktidara gelecek partinin en önemli sorunlarından biri olacak.
15 yıldır iktidara yalakalık yaparak devletten nemalananlar, iktidar değiştiğinde yeni partinin çevresini akbabalar gibi kuşatacaklardır. Her dönemin yalakası olan bu tipler, yeni partiyi de ellerine geçirmek için her şeyi deneyeceklerdir. Bu yüzden yeni parti kurulurken en önemli şeylerden biri her dönemin adamı olan bu tiplere prim vermemektir. Eğer iktidarı sağlamlaştırmak için bu yalakalara bir kez prim verilirse kolunuzu kurtaramazsınız. AKP den farkınız kalmaz.
İkinci önemli sorunlardan biri 15 yıldır devletteki kadrolaşmadır. Devletin her kurumunda AKP kadrolaştı, kendi adamlarını yerleştirdi ve bu kadrolaşma yüzünden 15 Temmuz gibi bir felaketi yaşadık. Bir zamanlar beraber yürüyüp aynı yağmurda ıslandıkları FETÖ devleti ele geçirmek için ayaklandı. Eğer başka 15 Temmuzlar yaşanmasın istiyorsak yeni partinin en zor görevi devletteki AKP kadrolaşmasını temizlemektir.
FETÖ denilen terör örgütü, ucu kime dokunursa dokunsun, korkmadan, çekinmeden temizlenmelidir. AKP'nin geçmişte bu örgütle kader birliği yaptığı için FETÖ'yü temizlemesi mümkün değildir. Çünkü FETÖ temizlenirse ortada AKP diye bir parti kalmaz. Yeni parti AKP'nin yapamadığı temizliği yapmak zorundadır. Ancak bunun için iki önemli şartın gerçekleşmesi gerekiyor:
Kripto FETÖ'cülerin partiye sızmasına engel olmak;
AKP kadrolaşmasına karşı kendi kadrolaşmasını yaratmamak.
Bu iki şart gerçekleşmeden AKP'nin devlet yönetiminde yarattığı hasarın tedavisi mümkün olamaz. Kripto FETÖ'cüler yeni partiyi şu an bir umut kapısı olarak görüyorlar. Yeni dönemde iktidardan pay kapmak için yeni partiye sızmak isteyeceklerdir. Çok dikkatli olmak gerekiyor.
Tabii FETÖ'ye engel olurken liyakati da göz önünde tutmak lazım. AKP gibi "artık iktidarda biz varız kendi adamlarımızı devlete yerleştirelim" diye düşünülürse yeni dönemin eskisinden farkı kalmaz. Devleti devlet yapan adalettir. Adalet ise herkese hak ettiğini vermektir. Yani liyakattir.
Yeni partinin devlet yönetimindeki çözmesi gereken sorunlar dışında en önemli sorunlardan biri toplumdaki kutuplaşmadır. Kutuplaştırmayı bir siyaset taktiği olarak gören ve bunu da açıkça ifade eden AKP nin kutuplaştırdığı Türk milletinin yeniden kucaklaşma zamanı geldi.
Kutuplaşmayı bitirecek siyasi bir dil gerekiyor. İnsanları ötekileştirmeyen, toplumun bir kesimini diğer kesimine düşman etmeyen bir yönetime ihtiyacımız var. Milletçe çok yorulduk, yıprandık, Artık bu kavga bitmeli…
Toplum Kürt- Türk diye kutuplaştı, Alevi- Sünni diye kutuplaştı, Dindar- Laik diye kutuplaştı. Her alanda her konuda kutuplaştık.
Bu ülkenin başındaki kişi "Çocuklarımız dindar olmasın da tinerci mi olsun" diyerek dindar olmayan insanları tinerci ilan etti. "Kindar bir nesil istiyorum" dedi.
"Ne mutlu Türküm diyene" sözüne karşı çıkıp etnik ayrışmayı körükledi. Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldığını söyledi
Gezi eylemlerinde toplumun yarısını evde zor tuttuğunu söyleyerek açıkça iç savaşla tehdit etti.
Referandum sürecinde ise başkanlığa hayır diyen milyonlarca insanı terörist ilan etti.
Bunları bilinçli yaptı. Çünkü kendisine göre sert, ayrıştırıcı konuşmak bir siyasi taktikti. İktidar için toplumu kutuplaştırmakta sakınca görmedi
Bize artık böyle dil lazım değil… Bize sevgi dili lazım… Türk kimliğiyle, Cumhuriyetle, Laiklikle, Atatürk'le sorunu olmayan, devletin kurucu felsefesini yıkmaya çalışmayan, tek amacı devleti ileriye taşımak olan bir yönetim lazım…
Eğer bu yazdıklarım hayata geçirilirse Türk milleti yazının başında da söylediğim gibi yeniden aydınlığa uyanacaktır. Yeni partinin işi zor ama imkânsız değil.