By Engin Yeşilyurt on Cumartesi, 08 Mayıs 2021
Category: Siyaset

YENİ PARTİ KURULMUŞ!

Dikkat: Aşağıdaki yazıda ismi geçen kişi, olay ve olgular birer hayal ürünüdür.

...

Sesler işittim dün gece yarısı, derinden gelen sesler, korkuyla uyandım dedi partimizin genel başkanı Sayın Sayın Efendim! Üç kere soluma, yere, halının üzerine tüküreyim de belâ defolsun gitsin derken yastığa tükürmüşüm. Kaza işte, ne zaman geliyorum dedi ki, dese şaşardım zaten. Daha önceki partimiz, Bekle Geliyorum'un(BGP) kapatılmasından sonra bu kez çiçeği burnunda partimiz YDP ile geldik. Yani Yoksulları Doyurma Partisi. Ne yaptık, ne ettiysek, neyi plânladıysak halkımız için diyerek günümüzü günümüze, gecemizi gecemize kattık, yalan mı Sayın Yoksullara Danışma Başkanım Memduh Efendi?

_Efendim, şeeey! Galiba yanlış oldu.

_Ne yanlış oldu Memduh Bey neee?

_Efendim, gündüzümüzü gündüzümüze, gecemizi de gecemize kattık dediniz ya...

_Eee ne olmuş dedimse?

_Şey olmuş efendim, yanlış olmuş! Gündüzü gündüze, geceyi geceye katarak zorluğu, sıkıntıyı belki anlatamayız sevgili halkımıza. Gündüzün geceye, gecenin de gündüze katılması gerekmez mi? Onlar(evladım, eşim, patronum vs) için gecemi gündüzüme kattım, demez miyiz? Yoksa halkımız çakar durumu!

_Bi mok çakamaz, neyi çakmışlar ki!

_Siz yine de çakarlar diye düşünün.

_Oğlum, attırma kafamın kâsesini! Nereye çakıyorlar? Çakamazlar!

_Ya çakarlarsa! Bir de efendim, kafamın tepesi olmayacak mıydı attırılan? Kâse nereden çıktı?

_Şimdi sana bi çakarım şamarı, seçmenin çakmasına gerek kalmaz!
Peki, öyle olsun! Tamam, geceyi gündüze katalım, gündüzü de geceye. Oldu mu?

_Oldu efendim.

_Söyle çocuklara hazırlasınlar arabayı, bugün taşra mahallesine gidiyoruz. Ekmeğe zam gelmiş diyorlar, doğru mu?

_Efendim, duyumlar doğruymuş! Halk kuyruk yapmış fırının önünde...
Sen benim önüme neden geçtin, nasıl geçersin? Ben senin arkana niçin geçtim, nasıl geçerim? diyerek hem kavga ediyorlar hem fırın sahibinin ekmeğe yaptığı zammı protesto. Fırıncılar başkanı(!) aradı beni sabahın yedisinde, polis gitmiş oraya, halk kendini un çuvallarına sokmuş, pantolon niyetine beyaz un çuvalı giyinmiş, gıdım gıdım ilerleyip fırının önünde kargaşa yaratmış; ortamı yatıştırmak isteyen polis; kalabalığın üzerine zeytinyağlı su sıkmış, halk ânında suyun yüzeyine çıkmış. Biber gazı yerine biber dolması fırlatıldığını söyleyenler de varmış, halkımız fırlatılan biber dolmalarını giyindikleri çuvallara doldurmaya başlayınca polis, kalabalığı dağıtmış, birer birer evlerine göndermiş; fırıncılar başkanı(!) Hamdullah Abi anlatmış bizim çocuklara, ne kadar doğru bilmiyorum.

_Sayın Memduh Bey! Bakın, bu olmadı işte, biz seni bir şeyleri bil diye koyduk oraya. Yoksulluğu Giderme Kurumu'na zarar veriyorsun! Hem bütün istihbarat bilgisinin sende olduğuna ikna edilmedik mi? Çekerim kulaklarını, alırım altından deri koltuğunu, mersedeslerin, jiplerini ona göre. Bak, kalırsın yarı çıplak ortada da da dav dav! 

Ses yankı yapmayı sürdürdü o ara: daa daaav davvvv daaauuv daaaa aaa bbbb cccc duuuvvv!

_Efendim, çocuklar gerekli kontrolleri yaptığını söylüyor; araç hazır, çıkalım mı?

_Çıkalım Memduh Bey, beklememiz kabahat zaten! Çıkalım da halkımıza bir daha soralım, bakalım bu kez kıyıdan mı, içeriden mi gelin; bakalım nereden, nasıl gelin diyecekler?

Biliyor musun Memduh (Beey) kıyılar pek güzel oluyor yazları! Çerez, çekirdek, birkaç avuç dolusu fıstık(!) toplantıdayız deriz, işimiz gücümüz başımızdan aşkındır, hani karılarımızın ruhu duymaz ya! Kıyıda nohut, kabak çekirdeği ve fıstık(!) Ah Memduh ahh, ne yaptıysak halkımız, karılarımız, çocuğumuz için yaptık, taneyle de olsa bir iki fıstık(!) yiyecek fırsatımız olmadı!

Bir önceki parti binalarına bomba(!) atılmış, yıkılmamış, kentsel dönüşüm bahane edilip yıkılmış, ardından resmi hamleler doğrultusunda inanç aykırılığı(zındıklık) yüzünden kapatılmıştı. Şimdi de yenisi için aynı şeyler yaşanabilir endişesi içinde ilerlemişler kurşun geçirmez araçlarına Sayın Efendim ile Memduh Bey. Kolay değil parti kurmak; tüzüktür, yasadır, yeni kuraldır, ülkeye sığmaktır, halkın gönlünde doğmak, halkın kendisini doğurmasını sağlamaktır falan, hiçbiri şıp diye gerçekleşecek türden şeyler değil. Bu sebeple yürüdüğünüz yolun hakikatini birilerine inandırmak için önce o yol üzerinde epey mesafe katedip yolu "ben de sizdenim" esnekliğine kavuşturmanız lazım. Aksi hâlde çuvallarsınız!

_Şey diyeceğim Mehmuh Efendi, muhalefetten ses çıkmıyor bu aralar, hangi perdenin arkasına saklandılar? Bu nasıl iştir arkadaş, niyetleri ne? İktidar olmak istemiyorlar mı?

_Efendim, geçenlerde güya sağlam kaynaktan gelen bilgiye göre muhalif partilerden "Başkasını Kazandırırız Partisi"nin(BKP) lideri içkisini yudumlarken karşıt görüşten bir muhabire yakalanmış; muhabir arkadaş, parti liderinin fotoğraflarını falan çekmiş, tam kaçıyordu ki BKP liderinin korumaları tarafından yakalanıp fotoğraf makinesine el konulmuş, bu kez BKP lideri içki masasından kalkıp camiye gitmiş, namaza başlamış, secdeye eğilirken aynı gazeteci tarafından fotoğraflarının çekilmesi sağlanmış, medyaya servis edilmiş, tabii sizin başınızı kaşıyacak vaktiniz olmadığı için durumdan haberdar değilsiniz. Şimdi namaz kılıyor, ağzından çıkan her sözün arasına Hazreti Ömer'le Hamza'nın ve Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in hadislerinden birkaçını sıkıştırıyor. Önceden boynunda süslü zincirler taşıdığını söyleyenler, şimdi cevşenle dolaştığını söylüyor.

_Yani bana ne demek istiyorsun, önerin ne Memduh Bey?

_Efendim, çok basit olacak, lütfen kızmayın, şöyle sorayım: bir mi daha çoktur iki mi?

_Elbette ki iki çoktur, eeee?

_Yani efendim, bir toplumun dinamiklerini çoğunluk belirler, alkültürün temel yapı taşlarını çoğunluğun yaşam tarzı ve inancı oluşturur. Siz şimdi Ege'nin kıyı kesiminden alacağınız oyu Doğu Anadolu, Güneydoğu, İç Anadolu, Karadeniz'in taşrasından belki sittin sene alamazsınız. Velhasıl çoğunluğun istekleri, doğruları, değer yargılarına göre hareket etmeliyiz. Bir yerde sitem, isyan çığlıkları attırarak değil, sitem ve isyan çığlıklarını kısarak, sonlandırarak sistemi yeniden var eder, lehimize çevirebiliriz. Elhamdülillah müslümanız, zındıklık yaparak iktidar olamayız, halkımızın ekmek ve su gibi ihtiyaç duyduğu değer yargılarından birisi de dini inancıdır, inançlarımızdır. Halkımız mevcut dini inancını hangi partinin kollarında rahat yaşarsa orada varlığını sürdürmek ister. 

_Demek istiyorsun ki Memduh Bey, halkı kendimize değil, kendimizi halka benzetmeliyiz, doğru mu?

_Aynen efendim, mesele bu kadar basit diyemeyeceğim, ama imkânsız da değil.

Sayın Efendim ile Memduh Bey kurşun geçirmez araçları ile Boğaz Köprüsü üzerinde ilerlerken vatandaşın birisi intihar girişiminde bulundu. Köprünün diğer yüzünde ise isyankâr, mutsuz, eşinden yeni ayrılmış, atanamamış, yirmi sekiz yaşlarındaki öğretmen adayı bir genç; koruma aracının önüne savurmuş kendisini, devletin aracı zannetmiş. Bana eşimi, işimi, okulumu verin demiş. Korumalar bir güzel dövmüşler adamı; okul, öğretmenlik senin neyine demişler! Sayın Efendim ile Memduh Bey feci sinirlenmiş, araçtan inmiş, korumalardan ikisinin işine derhal son vermiş, kalan dört korumayla yollarına devam etmişler. İşsiz kalan iki koruma, köprüden atlamış, mermi hızında suya çakılmış, oracıkta betonlaşarak ölmüş, betona gömülmüş, kalıp halinde memleketlerine gönderilmişler!

Memduh Bey bütün işlere bakıyormuş: sağlıktan sanata, sanattan hukuka, kavgadan barışa kadar her delikte bir faresi varmış.
Bunun üzerine Sayın Efendim sormuş: Memduh Bey, korumaları nasıl seçiyor, görevlerinin başına nasıl tayin ediyorsunuz? Gördünüz az önce, kibarlık ve iletişimde sıfır noktasındalar.

_Efendim, haklısınız! Eksiklerimiz çoook! Bizler özellikle acıya daha fazla dayansın, dayak atmayı bilsin, sırrına sadık kalsın çerçevesinde bir eğitimden geçiriyoruz onları! İşe yeni başlayanları iyi bir dövüyor, sır tutma durumunu yokluyor, tekrar dövüyoruz. İnat ve kıllık edenlere, kalıba girmekte direnenlere ahşap sopalarla bir araba dayak atıyoruz. Yarım saatlik dayak molasından sonra bu defa kendilerinin boks torbasına yumruk atmasını istiyor, böylece profesyonel boks eğitmenlerince 6 aylık tornadan geçirilmelerini mümkün kılıyoruz. İletişim hususunu es geçtiğimizi sizlerin bildirmesinin ardından uzman bir iletişimci ile çalışmalarımızı başlatacağız inşAllah, Rab'bim izin verirse!

_Memduh Bey, sizin ağzınızdan çıkmazdı inşallahlar maşallahlar, hayrola?

_Efendim, az önce demiştim ya, halkın çoğunluğu, çoğunluğun değer ve inançları bir toplumun en bariz kazançlarındandır. Dilerseniz sizler de muhalif BKP lideri gibi şimdiden alıştırmaya başlayın ağzınızı. Zaten taşra mahallesine gidiyoruz, oralarda salyangoz, sülük satmamız imkânsız gibi bir şey!

Taşra mahallesine vardıklarında iki muhalif partinin yan yana miting yaptıklarını gördüler. Başkasını Kazandırırız (BKP) Parti kürsüsünün hemen yanında Sadece Başkaları Partisi'nin (SBP) 15-20 kişiden oluşan bir gruba konuşma yaptığını, elinden tespihini, ağzından şükrü, namazı, Kur'an'ı düşürmediğini gördükçe Sayın Efendim, kenarı bucağından ağız egzersizlerine başlamış oldu.

Mehduh Efendi'nin yüzünde açan gülleri gören Sayın Efendim, Memduh'a neden güldüğünü sormuş; Memduh, Sayın Efendim'e "şimdi olmasa yarın mutlaka kazanacağız, Türkiye'de siyasetin değirmeni buradadır, rüzgârın doğru estiği, suyun arka(kanala) doğru aktığı yerde illaki değirmen dönecektir efendim demiş.


Engin Yeşilyurt

Related Posts

Leave Comments