Çiçek bahçesi, onurlu AB üyeliği süreçlerinden geldik; "lidere Sadakat şerefimizdir", "iktidar diye bir iddiamız yoktur" ve "Lider, teşkilat, doktrin tartışılmaz" ile aslında fikren öldük. Hayatta kalanlar da "Hain" oluverdi.
Türk milliyetçiliği fikri ve siyasi hareketi son bir, bir buçuk yılda en önemli kavşak noktasına geldi. Şu an karşı karşıya kaldığımız duruma vereceğimiz cevap aynı zamanda Türk Milletinin de bu yüzyıla vereceği cevabı belirleme imkânına sahip olabilir. Bu nedenle önce problemlerin üzerinde hemfikir olmak sonra çözümü oluşturmak zorundayız. Bunun 2+2=4 eder gibi basit bir çözümü olmadığı da aşikâr...
Kavramlardan bahsettik daha önce...
Mesela "davaya bağlılık", "Ülkücülük", "Milliyetçilik" gibi temel kavramlarda bile uzlaşamayan bir topluluk haline dönüştü camia...
Çiçek bahçesi, onurlu AB üyeliği süreçlerinden geldik; "lidere Sadakat şerefimizdir", "iktidar diye bir iddiamız yoktur" ve "Lider, teşkilat, doktrin tartışılmaz" ile aslında fikren öldük. Hayatta kalanlar da "Hain" oluverdi.
Fikrimiz ve ülkülerimiz bu mesnetsiz, iman ve inanç zafiyetli sloganlara mahkûm edildi.
Oysa;
"Töre konuşunca susan Hakan" tarihli Türk değil miydik?
İktidar olmak iddiası olmayan Türk cihan hâkimiyetini nasıl kuracaktı?
Binyıl önce Orta Asya'dan Balkanlara uzanan coğrafyada Türkün sosyal iktidarını kuran Yesevi'nin ocaklarında yetişmeye talip değil miydik?
Aynı coğrafyada Siyasal iktidarı kuran Alpaslan, Osman Gazi, Fatih, M.Kemal bizim kutup yıldızlarımız değil miydi?
O tartışılmaz putları yıkan Resul önderimiz değil mi?
Bu ve benzer deli gömlekleri bu camiaya gözlerimizin önünde giydirildi, hem de bizim nezaretimizde...
Şimdi Türk Milletinin irfan denizindeki bu yırtıkları dikmek için yeniden seferber olmalıyız...
Çağlara hükmetmek; çağlar üstü fikrin o çağın dili ile söylenmesi ile mümkün olur...
Yeni bir dil ile,
Yeni bir çalışma ile,
Yeni bir azim ile
Kadim inancımızı Türk Coğrafyasında sosyal ve siyasal iktidara taşımalıyız...
1919'da Amasya'da M.Kemal "Payitahta sadakat şerefimdir" deseydi Kurtuluş Savaşı akamete uğrayacaktı...
Türk Milleti için Ter dökmeyi önceleyen,
Milletin refahını ve kalkınmasını sağlayacak,
Toplumsal barışın ve adaletin teminatı olacak,
Bu coğrafyaya getirdiği demokrasiyi yükseltecek
Bir Türk Milliyetçisi tavrı elbirliği ile inşa etmek tarihi sorumluluğumuzdur.
Arkamızdan kimin ne dediğinden çok Huzur-u ilahide görevini yapmış olmanın rahatlığı ile "Her neslin bir ödevi vardır, ben benim ödevimi yaptım" deme bahtiyarlığıdır değerli olan...