Son çıkarılan KHK ise şimdiye kadar çıkarılan tüm hukuk dışı KHK ların üstüne tüy diken bir KHK oldu.
15 Temmuz'dan beri çıkarılan KHK'ları bir yana koyun. Son çıkarılan KHK'yı bir yana… Çünkü son KHK ile devletin, milletin temeline dinamit konulmuştur. Bunun adı çılgınlıktır, cinnet geçirme halidir.
695. ve 696. KHK lara göre 15 Temmuz ve 15 Temmuz'un devamı niteliğindeki terör eylemlerinde resmi görevi olsun ya da olmasın eylemlerin bastırılmasında görev alanların ceza sorumluluğu olmayacak. Yani yasa açıkça sivil vatandaşlara polise ve askere tanınan silah kullanma yetkisi veriyor.
Böyle bir yasanın hukukta yeri olamaz. Dünyanın hiçbir hukuk devleti, devletin güvenliğini sivil vatandaşlara devredemez. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü korumak devletin görevidir ve bu görev Polis, Asker, Jandarma kuvvetleriyle yerine getirilmektedir.
Eğer devletin güvenliği, yasalarla, kolluk kuvvetleriyle değil de sokakta sivil vatandaşların keyfi hareketiyle sağlanacaksa orada güvenli bir ortam değil anarşi ve iç savaş olur.
Hepimiz bu ülkenin, milletin birer evladıyız. Vatanımız için can verilmesi gerektiğinde canımızı veririz.
Bu yüzden asker oluyoruz, polis oluyoruz, TSK ve Polis teşkilatı Türk milletinindir. Orduda görev yapan askerler bizim insanımızdır. Polis bizim insanımızdır. Askerlerimiz ve polislerimiz başka ülkeden gelen insanlar değil… Bu ülkede doğan, büyüyen ve ülkesinin güvenliğini sağlamak için polis ve asker olmayı tercih eden insanlar…
O halde şu soruyu sormak gerekir.
Terörle mücadeleyi polis ve asker dışında sivillere devredilmesinin amacı nedir? Türk ordusu ve polisi devletin güvenliğini sağlayamayacak kadar aciz midir ki sivillere askerin polisin yetkisi tanınmaktadır?
Ayrıca şu noktayı da gözden kaçırmamak gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında TSK nın ve polis teşkilatının terörle mücadelede ceza sorumluluğu yoktur diye bir madde yoktur. Terörle mücadelede bile askerin uyması gereken kurallar vardır ve bu kuralları ihlal ettiğinde ceza alır.
Mesela bir askeri birlik kafasına göre terör operasyonu yapamaz. Önce üst makamların izin vermesi gerekir. Açılım sürecinde sırf bu yüzden PKK ya yıllarca operasyon yapılmadı. Teröristler, Mehmetçiklerimizin önünden elini kolunu sallayarak geçerken askerimiz tek kurşun sıkamadı.
Vicdani açıdan bakıldığında yürek burkan bir tablo olsa da hukuk devletlerinde olması gereken budur. Eğer bir terör operasyonu yapılacaksa buna asker değil devlet karar vermelidir. Buna devlet otoritesi denir. Devlet otoritesinin olmadığı yerde anarşi vardır.
Şimdi son KHK ile nasıl dehşet bir karar verildiğini düşünebiliyor musunuz?
Normalde devletin kolluk kuvvetlerine bile verilmeyen özgürlük, sokaktaki vatandaşa tanınıyor. Burası vahşi batı mı? Bu nasıl bir kanun? Bu nasıl bir zihniyetin ürünü?
Kamuoyunda söz konusu yasaya büyük tepki olunca hükümet yasayla ilgili bir açıklama yaparak KHK nın 15 Temmuz gecesi sokağa çıkanlarla sınırlı olduğunu söyledi.
Yasaya bakıldığında düşünülenin yazıya aktarılmadığı net şekilde görülmektedir. Yasada kanunun sadece 15 Temmuzla sınırlı olduğunu ifade eden tek kelime yok. Bu yasa çok açık şekilde geçmişe değil geleceğe yönelik bir yasadır.
Yasa metninde ki "15 Temmuzun devamı niteliğindeki eylemler" ifadesinin ne olduğunu net bir şekilde millete anlatabilecek bir hükümet yetkilisi var mı?
15 Temmuzdan sonra ikinci, üçüncü, dördüncü darbe girişimleri oldu da bizim mi haberimiz olmadı? Nedir bu "devam niteliğindeki eylemler"?
KHK da böyle bir cümlenin yer almasının nedeni gelecekte yaşanması muhtemel darbe girişiminin habercisi midir?
OHAL ilan edildiği günden beri bırakın 15 Temmuz'un devamı niteliğinde eylem yapılmasını, demokratik gösteri ve yürüyüşler bile yapılamadı. OHAL bahane edilerek seçim propagandaları bile engellendi.
15 Temmuz'dan beri ülkede sessiz bir ortam varken hangi devam niteliğindeki eylemler?
OHAL, Feto ile mücadele etmek için ilan edildi fakat OHAL'in ilanından 1,5 yıl sonra yeni darbe girişiminin haberi veriliyorsa bu nasıl FETÖ'yle mücadele?
Kimse lafı eğip bükerek milletin zekâsıyla dalga geçmeye kalkmasın.
Bir an için bu yasanın 15 Temmuz gecesiyle sınırlı olduğunu düşünelim. Yarın psikopatın biri bir vatandaşı öldürse ve "FETÖ'cüydü vurdum" dese bu yasa yüzünden ceza almayacaktır.
15 Temmuz gecesi FETÖcü öldürene ceza yok deniyorsa hukuk dilinde bu yarın FETÖcü öldürene de ceza yok anlamına gelir.
Dün öldüreni affediyorsanız yarın öldürecek olanı hangi suçtan tutuklayacaksınız? Tutuklamayacaksınız. Çünkü ortada örnek teşkil eden bir kanun var.
Mesela yarın Cumhurbaşkanının vatan haini ilan ettiği solcular bir eylem yaptığında bir grup saldırgan solcuları öldürseler ve "Cumhurbaşkanımızın vatan haini dediği solcu hainleri vurdum" deseler ceza yok.
Ya da bu kanun referandum öncesinde olsaydı Cumhurbaşkanının vatan haini dediği hayır oyu veren vatandaşlara silahlı saldırı olsa ceza almayacaklardı. Gerçi kanun olmadığı halde hayırcılara saldıranlar ceza almadı ya neyse…
Bu örnekleri komplo teorisi olarak yazmıyorum. KHK bu mesajı veriyor. Çünkü ne bir sınırı var ne terör tanımı var. 15 Temmuz'un devamı niteliğindeki eylem derken neyin 15 Temmuz'un devamı olup olmadığı bile belli değil.
Bu cümleye göre "Hükümet istifa" sloganının atıldığı bir yürüyüş bile "Devleti yıkmaya teşebbüs" sayılarak "FETÖ'cülerin düzenlediği 15 Temmuz'un devamı bir eylem" olabilir ve bu eyleme katılanlara silahlı saldırı olsa 1 kişi bile ceza almayabilir.
Lütfen hangi siyasi görüşte olursanız olun bu yasayı mantığınızla yorumlayın. Bir devlet neden 15 Temmuz gecesi sokağa çıkanların ceza sorumluluğu yok der?
15 Temmuz gecesi milleti sokağa çıkaran Sayın Cumhurbaşkanı değil miydi?
Cumhurbaşkanı'nın çağrısıyla sokağa çıkanlar gelecekte hangi suçtan yargılanabilir ki şimdiden önlem alıyorsunuz?
Eğer 15 Temmuz gecesi sokağa çıkan vatandaşlar, AKP iktidardan düştükten sonra yargılanabilecek suç teşkil eden eylemlerde bulundularsa tüm bu eylemlerin sorumluluğu Sayın Cumhurbaşkanına aittir.
Çünkü insanlar Cumhurbaşkanı'nın çağrısı üzerine sokağa çıktılar ve onun çağrısının verdiği coşkuyla tatbikata geldiğini zanneden askerlere saldırdılar. KHK da kastedilen ceza sorumsuzluluğu da linç edilen, darbeden habersiz erlerdir zaten…
Yasa kısacası "15 Temmuzda erleri linç eden öldüren sivillere ceza yok" diyor ve daha önemlisi HÖH, SADAT gibi milislere "Bizim FETÖ'cü ilan ettiklerimizi öldürürseniz ceza almayacaksınız rahat olun" mesajı veriyor.
Yol yakınken bu şuursuz yasadan vazgeçin. Hitler de 1934 yılında SS'lere ceza sorumsuzluğu hakkı tanıdı fakat sonuçları sadece Hitler için değil Alman milleti için felaket oldu.
Artık ülkeyi kutuplaştırmaktan vazgeçin. Biz olmazsak devlet yıkılır diye tehdit etmekten vazgeçin. Türkiye Cumhuriyeti devleti sizinle var olmadı. Siz gittikten sonra da yıkılmaz. İktidar ömrünüz bittiyse gideceksiniz. Bundan kaçış yok.
Vicdani açıdan bakıldığında yürek burkan bir tablo olsa da hukuk devletlerinde olması gereken budur. Eğer bir terör operasyonu yapılacaksa buna asker değil devlet karar vermelidir. Buna devlet otoritesi denir. Devlet otoritesinin olmadığı yerde anarşi vardır.
Şimdi son KHK ile nasıl dehşet bir karar verildiğini düşünebiliyor musunuz?
Normalde devletin kolluk kuvvetlerine bile verilmeyen özgürlük, sokaktaki vatandaşa tanınıyor. Burası vahşi batı mı? Bu nasıl bir kanun? Bu nasıl bir zihniyetin ürünü?
Kamuoyunda söz konusu yasaya büyük tepki olunca hükümet yasayla ilgili bir açıklama yaparak KHK nın 15 Temmuz gecesi sokağa çıkanlarla sınırlı olduğunu söyledi.
Yasaya bakıldığında düşünülenin yazıya aktarılmadığı net şekilde görülmektedir. Yasada kanunun sadece 15 Temmuzla sınırlı olduğunu ifade eden tek kelime yok. Bu yasa çok açık şekilde geçmişe değil geleceğe yönelik bir yasadır.
Yasa metninde ki "15 Temmuzun devamı niteliğindeki eylemler" ifadesinin ne olduğunu net bir şekilde millete anlatabilecek bir hükümet yetkilisi var mı?
15 Temmuzdan sonra ikinci, üçüncü, dördüncü darbe girişimleri oldu da bizim mi haberimiz olmadı? Nedir bu "devam niteliğindeki eylemler"?
KHK da böyle bir cümlenin yer almasının nedeni gelecekte yaşanması muhtemel darbe girişiminin habercisi midir?
OHAL ilan edildiği günden beri bırakın 15 Temmuz'un devamı niteliğinde eylem yapılmasını, demokratik gösteri ve yürüyüşler bile yapılamadı. OHAL bahane edilerek seçim propagandaları bile engellendi.
15 Temmuz'dan beri ülkede sessiz bir ortam varken hangi devam niteliğindeki eylemler?
OHAL, Feto ile mücadele etmek için ilan edildi fakat OHAL'in ilanından 1,5 yıl sonra yeni darbe girişiminin haberi veriliyorsa bu nasıl FETÖ'yle mücadele?
Kimse lafı eğip bükerek milletin zekâsıyla dalga geçmeye kalkmasın.
Bir an için bu yasanın 15 Temmuz gecesiyle sınırlı olduğunu düşünelim. Yarın psikopatın biri bir vatandaşı öldürse ve "FETÖ'cüydü vurdum" dese bu yasa yüzünden ceza almayacaktır.
15 Temmuz gecesi FETÖcü öldürene ceza yok deniyorsa hukuk dilinde bu yarın FETÖcü öldürene de ceza yok anlamına gelir.
Dün öldüreni affediyorsanız yarın öldürecek olanı hangi suçtan tutuklayacaksınız? Tutuklamayacaksınız. Çünkü ortada örnek teşkil eden bir kanun var.
Mesela yarın Cumhurbaşkanının vatan haini ilan ettiği solcular bir eylem yaptığında bir grup saldırgan solcuları öldürseler ve "Cumhurbaşkanımızın vatan haini dediği solcu hainleri vurdum" deseler ceza yok.
Ya da bu kanun referandum öncesinde olsaydı Cumhurbaşkanının vatan haini dediği hayır oyu veren vatandaşlara silahlı saldırı olsa ceza almayacaklardı. Gerçi kanun olmadığı halde hayırcılara saldıranlar ceza almadı ya neyse…
Bu örnekleri komplo teorisi olarak yazmıyorum. KHK bu mesajı veriyor. Çünkü ne bir sınırı var ne terör tanımı var. 15 Temmuz'un devamı niteliğindeki eylem derken neyin 15 Temmuz'un devamı olup olmadığı bile belli değil.
Bu cümleye göre "Hükümet istifa" sloganının atıldığı bir yürüyüş bile "Devleti yıkmaya teşebbüs" sayılarak "FETÖ'cülerin düzenlediği 15 Temmuz'un devamı bir eylem" olabilir ve bu eyleme katılanlara silahlı saldırı olsa 1 kişi bile ceza almayabilir.
Lütfen hangi siyasi görüşte olursanız olun bu yasayı mantığınızla yorumlayın. Bir devlet neden 15 Temmuz gecesi sokağa çıkanların ceza sorumluluğu yok der?
15 Temmuz gecesi milleti sokağa çıkaran Sayın Cumhurbaşkanı değil miydi?
Cumhurbaşkanı'nın çağrısıyla sokağa çıkanlar gelecekte hangi suçtan yargılanabilir ki şimdiden önlem alıyorsunuz?
Eğer 15 Temmuz gecesi sokağa çıkan vatandaşlar, AKP iktidardan düştükten sonra yargılanabilecek suç teşkil eden eylemlerde bulundularsa tüm bu eylemlerin sorumluluğu Sayın Cumhurbaşkanına aittir.
Çünkü insanlar Cumhurbaşkanı'nın çağrısı üzerine sokağa çıktılar ve onun çağrısının verdiği coşkuyla tatbikata geldiğini zanneden askerlere saldırdılar. KHK da kastedilen ceza sorumsuzluluğu da linç edilen, darbeden habersiz erlerdir zaten…
Yasa kısacası "15 Temmuzda erleri linç eden öldüren sivillere ceza yok" diyor ve daha önemlisi HÖH, SADAT gibi milislere "Bizim FETÖ'cü ilan ettiklerimizi öldürürseniz ceza almayacaksınız rahat olun" mesajı veriyor.
Yol yakınken bu şuursuz yasadan vazgeçin. Hitler de 1934 yılında SS'lere ceza sorumsuzluğu hakkı tanıdı fakat sonuçları sadece Hitler için değil Alman milleti için felaket oldu.
Artık ülkeyi kutuplaştırmaktan vazgeçin. Biz olmazsak devlet yıkılır diye tehdit etmekten vazgeçin. Türkiye Cumhuriyeti devleti sizinle var olmadı. Siz gittikten sonra da yıkılmaz. İktidar ömrünüz bittiyse gideceksiniz. Bundan kaçış yok.