By Okan Kilit on Pazartesi, 15 Mayıs 2017
Category: Söyleşi

İDAM!

Bugün bu meselenin tekrar gündeme getirilmesi, Milliyetçilerin gazını alma operasyonu değil de nedir?

Bahçeli'nin son salı konuşmasını dinlemem için dostlar ısrar etmişti.

Dinlememiştim.

Uzun zamandır Bahçeli'yi ekranda gördüğümde kanalı değiştiriyorum.

Allah şahit, ne sesini duyasım var, ne de yüzünü göresim.

Kolay mı kardeşim? Ben ve benim gibi nice insanın tam yirmi yılını boş yere harcattı. Bir insan ömrü için az zaman mı?

Yalan mıyım?

MHP'ye çalışırken hiç birimizin aklında Erdoğan'ı Başkan yaptırmak var mıydı? 

Biz ona çalışmışıııız, o ele çalışmış. Yani yirmi yıl gitmiş boş yere. 

Sorsan "Her işimiz vatan için" derler. Keşke bu vatanın, taşının, toprağının dili olsa da mevzu vatan mı, yoksa koltuk mu söylese.

Neyse bu mevzu derin, biz yazımızın konusuna dönelim.

Efendim, kırdım inadımı ve dinledim Beyefendinin salı konuşmasını.

Yine aynı masallar, yine aynı hikâyeler. 

"İdam cezası için gecikmeyelim!"

" İdam toplumsal bir talep" falan filan.

İzlerken inanın kanım çekildi. Dedim ki kendi kendime şimdi orada olacaksın ve soracaksın:

-Ne yapacan, idam gelince apo'yu mu asacan?! Senin iktidar ortağı olduğun dönem de Türkiye'de idam cezası yok muydu? Kaç kişiyi sallandırdın?

Diyorum ya orada olacaksın ve soracaksın… Ama neylersiniz orada değilim. Orada olmadığım için de salı konuşmalarını dinlemek istemiyorum. Çünkü dinlediğim zaman mahallenin delisi gibi televizyon ekranıyla konuşmaya başlıyorum. 

Biliyorum, şimdi bizi saf sananlar "Biz asacaktık ama şu oldu" falan filan demeye başlayacaktır.

Yiyen yesin! Okan ve Okan gibiler yemez o mazeretleri.

Ne yani, Bilge'niz koalisyon görüşmeleri yapılırken Ecevit ve Yılmaz'a "Koalisyonu kurarız ama apo'nun kellesini de alırız." Diyemez miydi?

Koalisyon kurulduktan sonra "Şu oldu, bu oldu" demenin manası yok. İş baştan konuşulur. 

Ki bence o iş baştan konuşulmuştur!

Koalisyon görüşmelerinde araba muhabbeti yapmadılar herhalde.

Bugün ki idam muhabbetinin de, dün ki muhabbetten farkı yok.

Madem referandum da "Evet" diyeceklerdi, "Evet" için idamı şart koşsalardı. Tutan mı vardı? 

İşte belki o zaman gelirdi idam!

Olan olmuş, biten bitmiş. 

Bugün bu meselenin tekrar gündeme getirilmesi, Milliyetçilerin gazını alma operasyonu değil de nedir?

Hem Hukukun hepten guguklaştığı bu dönemde ne idamı?

Ne malum üç gün sonra yine komutanın sanık, teröristin tanık yapılmayacağı.

Memlekette kimin eli kimin cebinde belli değil. 

Şu dönem geleceğini sanmıyorum ama eğer gelirse, bu caydırıcı idam cezası kimleri caydırmak için kullanılacak. 

Bizi yolda görseler yüzümüze bakmazlar ama mecliste bir terörist ile karşılaşsalar en azından elini sıkarlar!

Bunları düşündükçe korkuyorum arkadaş!

Ben idam cezasının gelmesine karşıyım.

Belki de beylere kovmak, ötelemek yetmedi, topumuzu sallandırıp rahatlayacaklar.

Gülmeyin, şaka yapmıyorum! Bunların sağı solu belli olmaz.

Bize karşı duydukları kinin bir hududu yok. Ben şu son bir sene de bunu anladım.

Zira bize kustukları nefretin üçte ikisini vatan hainlerinin üzerine kussalardı ben bu yazıyı yazmazdım.

İnanın yazmazdım…

Çünkü aklımdan geçtiğinde bile içimi yakan cümleleri yazıya dökmeyi hiç sevmiyorum.


Okan Kilit

Related Posts

Leave Comments