(İşi abartıp, birbirinin ümüğüne sarılanlara ithaf olunmuştur.)
Kızacaklar var diye, lafımı mı saklayım?
Adaleti severim, kendimi de oklayım!
Seyret maç muç fanatik, ilginç bence vaziyet,
Boş'a bağlı durumlar, boş'a çeker eziyet!
Bir başka meselede, malum maç muç işleri…
Manevî kârı olsa, kıracağım dişleri!
Herif vazife yapmaz; evine, evdeşine;
Gırgır şamata varsa, evdeşi kim düşüne?!
Eğlenmek de ihtiyaç, lâkin dalma kardeşim!
Ciddi işler var iken, vakti çalma kardeşim!
Maçı muçu ciddiye, alır isen yanıldın;
Sor kendine, ata'na; mazi neyle anıldın?
Hele bir de şu işi, döken vardır şiddete;
Etme yahu eyleme, lüzum yoktur hiddete!
Yahu canım kardeşim; düşün, güldür mizah et!
Şunun nedir kazancı? Bana onu izah et!
İşi maddiye döküp, alıyorlar parayı,
Seni gölde boğupta, geçiyorlar dereyi!
Tadında bırakmalı, gırgırı şamata'yı;
Zaten tasvip etmem ki, düşürüp de çıta'yı.
Eğlence olsun diye, sövgü falan yemem ben,
Canların arasını, açan haltı demem ben!
Kardeşler ile ben de, seyrederim tadında…
Çirkeflik yoktur bizde, erkekte ve kadında!
Lüzum görüp değindim, haydi yağmur çisele.
Daha mühim işlere, yönelmektir mesele.
Biz lafı dümdüz deyip, gerek tepki çekelim,
Yüksekten düşsek bile, badallara çıkalım.
Lafı kısa keseyim; gel de bunu düşünde…
Gayrı ömrü tüketme, vasat işler peşinde!
Genel durum için ben, kendime de çatayım,
İkaz ile paylayıp, hakikati katayım.
Sana sanki vazife, rahat dur da laf deme!
Serhat seni bekliyor, öte yanda mahkeme…
Serhat KAHRAMAN
15 Mayıs 2012 / 14:26