Almanya'nın Ermeni Sorunu'na neden bu kadar çok ilgi gösterdiğini anlamak için Alman tarihine bakmak gerek.
1888'de Kaiser Wilhelm'in başa geçmesiyle birlikte, Almanya'ın bir dünya gücü olma hayalleri de açığa çıkar. Wilhelm, Çin'deki Boksör Ayaklanması'nı bastırmak için ordusunu gönderiyor. On binlerce Çinlinin öldürüldüğü büyük katliamlar yapılıyor. Hatta dönemin Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid Almanlarla dayanışma için onlarla birlikte birkaç din adamı ve subay da gönderiyor. Wilhelm'in 1900 yılında bu orduyu gönderirken attığı "Hun Nutku" çok ünlüdür. O nutukta: "Bin yıl önce Hunlarda olduğu gibi, Almanya'nın da adı öyle bir duyulsun ki, bir daha hiçbir Çinli Almanlara yan bakamasın!"diyor. Çin'de aktif olan o Alman subaylardan bir kısmı, 1891 yılında hammadde ve işgücü ihtiyaçlarını karşılamak için, sömürge kurmak amacıyla Güney Batı Afrika (Namibya)'ya çıktılar. Bölgedeki çok zengin altın ve zümrüt madenlerini ele geçirmenin yolunun yerel Herero ve Nama halklarını yok etmek olduğuna karar veren Almanlar harekete geçti. Bu emir üzerine adanın yerlileri Herero ve Namalar üzerine taarruz eden Alman askerleri yaşlı, kadın, çocuk dinlemeden herkesi katlettiler. Katliamdan kurtulanlar işkenceyle öldürüldü. Yaklaşık 132 bin yerliden geriye 15 bini sağ kalabildi.
O generallerden Lothar von Trotta'nın, "Yakıp yıktık, kadın-erkek, çoluk-çocuk hiç bakmadık" şeklindeki sözleri çok meşhurdur. Alman tarihi, 1904-1905 yıllarındaki bu olayı "20. yüzyılın ilk soykırımı" kabul ediyor. İşte tam da bu katliamları yapanların bir kısmı daha sonra savaş sırasında Osmanlı topraklarında görev alıyor. 1914 yılında Osmanlı devletine giden, 800 subay ve 20-25 bin askerden oluşan bir Alman askeri misyonu var. Bu misyonlardan ikisinin yaptıkları belgeli. Yarbay Eberhard Graf Wolfskeel von Reihenberg, Kahramanmaraş'ın Zeytun bölgesinde kendilerini savunmaya çalışan Ermenileri topa tutuyor. Demiryoluyla asker sevkiyatından sorumlu olan Karl Anton Johann Eduard Sylvester Boettrich ise demiryolu inşaatında zorla çalıştırılan Ermenilerin tehcir edilmesi emrini imzalıyor. Yunan ve Ermeni tanıkların anlatımlarında da hep Alman subay ve askerlerinden söz ediliyor. Bu Almanlar hep kurmay subay. Yani Osmanlı askeri birliklerini organize ediyorlar. Unutulmamalı tehcirin arkasında duran Hans Humann ve Hans Freiherr von Wangenheim gibi Alman diplomatlar da var. Türkiye'de Donanma Ataşesi olan Hans Humann daha sonraki yıllarda Nazilerin düşünürlerinden biri olmuştur. O dönemde Türkiye'de görev yapan Alman subaylarının çoğu daha sonra Nazilere katılıyor veya onlara öncülük ediyor. Ve Almanlar 1933-45 yılları arasında Büyük Alman İmparatorluğu'nu kurmak ve mükemmel Alman ırkını yaratmak hedefiyle diğer milletlerden veya etnik gruplardan 21 milyon insanı topluca kurşuna dizerek, toplama kamplarında fırınlarda yakarak, gaz odalarında zehirleyerek soykırıma uğrattılar. NOT: Fransa'nın kirli yüzü sonraya bırakıyorum ama, Kahraman ilan ettikleri Charles DeGaulle zamanında (1954-1962) 1,000,000 Cezayirli katledildi… Daha dün (1994) Ruanda da 800,000 kişinin yok edilmesinde büyük pay sahibi oldular…