Bu fotoğraf, bir dönem Avrupa basının en önemli dergisi olan Fransız L'illustration dergisinin 10 Mart 1923 tarihli nüshasında yayınlanmıştır. Fotoğraftakilerden en az iki kişi herkesin tanımış olacağını düşünüyorum: Latife hanım ve Atatürk.
Diğerlerine gelince:
En solda Recep bey (PEKER-o dönemin Meclis-i Milli başkatibi)..Onun yanında Rauf Bey (ORBAY). En sağdaki de Binbaşı Mahmut Bey (SOYDAN)
Anılan derginin kapağında da Atatürk ve Latife hanımın yan yana boy fotoğrafı vardır. Altında da: "Marechal Moustapha Kemal et sa Jeune femme Latifee Hanoum cümlesi var...
Fotoğrafın çekildiği yer Çankaya köşkü ortamda bir çok yerli yabancı gazeteci var. Latife hanım son derece akıcı İngilizce ve Fransızcası ile yabancı gazeteciler ve diğerleri arasında tercümanlık yapıyor. Latife hanım burada yabancı gazetecilere Türkiye'deki "kadın meselesi" hakkında konuşmalar da yapıyor... Dikkat buyurun Mart 1923; Kurtuluş savaşı kazanılmış ancak Cumhuriyet henüz ilan edilmemiş.
Şimdi heyecanlı hikayemize gelelim;
Türk Milli Emniyet Teşkilatı (Dönemin Türk İstihbarat Servisi yani MİT) , Aznavur'un oğlu Kudret ile arkadaşlarından Muhittin ve Baha isimli iki gencin gizli beyannameler (bildiri) dağıttığını tespit eder. Bu bildirilerin ayrıca "talebe-i ulum" adı verilen medrese öğrencilerine posta yoluyla da gönderildiğini belirler.
İzi sürülen beyannamelerin Atina'da basılıp, Hidiviye kumpanyası vapurları ile gizlice İstanbul'a getirildiği, bu beyannamelerin İngiliz gizli Servisi (MI-5) emrinde çalışan Rum ve Ermeni kökenli memurlar vasıtasıyla şehre sokulduğu belirlenir.
Soruşturma devam eder. Bu beyanname, o güne kadar adı sanı duyulmamış "Anadolu Osmanlı İhtilal Komitesi" umum merkezi başlıklı . Baş tarafında "çatılmış iki tüfeğin ortasında patlayan bir bomba" resimli bildiride şöyle bir başlık var;
"EY Müslüman Kardeş! Ey Bedbaht millet... Sen kanınla, canınla çalışarak verdiğin kurbanlarla Anadolu'nu kurtardın. Fakat padişahımızın makamını bin hille ve desise ile gasp eden ve hilafet-i uzmaya kafircesine tekme atan, soyu sopu belirsiz Selanik mahude zurafası Zübeyde'nin oğlu Kör Mustafayı gör...Hele şu resimdeki biçare karısını dikkat gözü ile gör. Hicabından yerlere, İslamiyet ve milliyet namına yerlere geç ve geçtikçe geç ! Senin ismet ocağına, namus yuvana sokulan cinayetleri denaetleri gör"
Not: Zübeyde hanımın isminin önündeki "zurafa" kelimesini zarif kibar gibi düşünmeyin. Osmanlı dönemin argosunda bu sözcük "eşcinsel kadın, lezbiyen, sevici kadın" anlamındadır.
Bu fotoğrafta ayrıca başka ne var? Neden bildiride Latife hanıma dikkatle bak deniliyor?
- Latife hanım bu karede tam "tesettürlü" değil.
- Latife hanım bu karede "erkekler arasında" oturuyor.
- Latife hanım bu karede sadece "erkekler arasında" oturmuyor, ayrıca "bacak bacak üstüne" atmış. Bunların hepsi Arap dinine son derece aykırı, yani bildiri bunu vurgulamaya çalışıyor...
Bu bildiri çerçevesinde Latife hanım aleyhinde dolaşan şöyle dedikodular da var:
"Latife hanım Avrupa'da pek çok erkekle görüşmüş, bir bankada erkeler arasında katibelik yapmış bir..."
Neyse anladınız siz onu. Mart 1923 ve Ataerkil zihniyet ve halkın dini tasavvuru böyle...
Konuya devam edeyim: Bu bildiriye imza atan "Anadolu Osmanlı İhtilal Komitesi" kimlerden oluşur? Bildirinin arkasında İngiliz gizli Servisi (MI-5) olduğu tespit edilmiş de maşalar kimler?
Bu "Anadolu Osmanlı İhtilal Komitesi" isimli yapının Lideri Eşref Sencer KUŞÇUBAŞI'dır. Türk İstihbaratı o günlerde o kadar güçlü ki bu şerefsizin kardeşi Hacı Sami KUŞÇUBAŞI 1927'de Atatürk'e suikast için Yunanistan'dan Kuşadası sahiline geliyor, önceden haber alındığı için anında çevresi sarılıyor ve çıkan çatışmada öldürülüyor. Bununla Kuşadası sahiline gelen biri yaralı üç adamı da yargılanıp idam ediliyor.
Ve yine dönemin Türk İstihbaratı o kadar güçlü ki Eşref Sencer KUŞÇUBAŞI'nın Atina'da sık sık görüştüğü İngiliz gizli Servisi (MI-5) 'nin memuru Corpe Arthem'i de tespit ediyor. Altı kişilik bir heyetin Ragıp ve İsmail Hakkı isimli iki üyesini de belirliyor.
Günümüzde Zübeyde hanım, Latife hanım hakkında aşağılık sözler sarf eden geberik Fesli Kadir ve onun civarındaki şerefsizlerin ve onları koruyanların ve dahi, İngiliz bankerleri ile sıkı fıkı olan tüm şerefsizlerin, Atatürk ve silah arkadaşlarını üstü kapalı ya da aşikar aşağılamaya çalışan bazı ahlaksız şerefsiz politikacıların kimlerin hesabına, TC'ni yok etmeye, TC ibaresini sökmeye çalıştığını umarım anlamışsınızdır.
Bu olgu yeni değil, Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan başlayan bir hainliktir bunu da görmüş oldunuz.
Ben Kuşçubaşı Eşref'in mezarına tesadüfen iki yıl önce denk gelmiştim. (tahtaPod.com: Bakınız, İzlenimler). Bu hainin leşini Anadolu'ya gömülmesine yardımcı olanlara da epey sövdüm o gün.
Daha önce ki paylaşımlarımda 5 cilt olarak bahsettiğim, EYÜP DURUKAN'ın "Günlüklerde Bir Ömür" isimli hatıratının 5. cildinde, bu konu hakkında detaylı bilgiyi okuyabilirsiniz. Yorum kısmına oradan konuyla ilgili sayfaları paylaşacağım. Bu 5 ciltlik hatıratı daha sonra tekrar okumayı da planlıyorum. Çünkü çok muhteşem bilgiler var. Herkese şiddetle tavsiye ederim.