Yahudilerin tarihlerinde zirve noktası Davud dönemidir. . M.Ö. 1010 yılında 12 İsrailoğlu kabilesini birleştirip ilk Yahudi krallığını kuran Hz. Davud, kutsal ahit sandığını Kudüs'e getirerek M.Ö. 993 yılında Kudüs'ü başkent ilan etmiştir.
Davut döneminde İsrailoğulları için vaad edilmiş topraklar Kızıldeniz'den Fırat'a kadar genişler. Davut konusunda Tevrat ve Kur'ân-ı Kerim'in açıklaması farklıdır. Tevrat Davut'u sadece bir kral olarak kabul eder. Peygamberliğini kabul etmez. (I. Samuel, 16/13)
Kur'anda ise Bakara suresinin 251. Ayetinde Hz. Davut'un Calut'u öldürmesi sonrası kendisine hem hükümdarlık hem de hikmet yani nübüvvet verildiği aktarılır.
Davut Kudüs'ü başkent ilan ettikten sonra bir mabed inşa etmek ister ama Rab, mabed inşa etme görevini oğlu Süleyman'a verdiğini bildirir. Davud'un 40 yıllık hükümdarlığından sonra M.Ö. 970 yılında yerine oğlu Süleyman geçer.
Süleyman tahta geçtikten sonra Yahudilerin 1. Kutsal mabedi olan ''Süleyman mabedini'' inşa eder. Mabedin inşası 7 yıl sürer. Süleyman mabedi Yahudilerin ilk tapınağıdır ve içinde kutsal ahit sandığı yer aldığı için İbranice Bet Ha-mikdaş yani ''kutsal ev'' olarak adlandırılmıştır.
40 yıl boyunca Yahudileri yöneten Süleyman'ın vefatından sonra İsrailoğulları arasında bölüne yaşanır. Bu bölünmenin nedeni Hz. Davud'un askerlerinden Uriya'nın karısını haksız yere el koymasıdır. Davud'un işlediği günah yüzünden İsrailoğulları, Hz. Süleyman'dan sonra bölünmekle cezalandırıldı. Yaşanan bölünme sonucu M.Ö. 930 yılında güneyde başkenti Kudüs olan Yahuda Krallığı, kuzeyde ise başkenti Samiriye (Nablus) olan İsrail Krallığı şeklinde ikiye bölünür.
Yahudiler yaşadığı bölünme sonrası güç kaybına uğramıştır. Bu güç kaybının sonucunda M.Ö. 722 yılında Asurlular önce İsrail krallığını, sonra da Yahuda krallığını işgal edip Yahudilere Asur'a sürer.
Asurluların hakimiyeti M.Ö.586 yılında Kudüs'ü işgal eden Babil kralı Nabukadnezar tarafından sonlandırılır. Kudüs'ü ele geçiren Nabukadnezar Süleyman tapınağını yıkar ve Yahudileri Babil'e sürgün eder. Böylece 1. Mabed dönemi son bulur.
İsrailoğullarının Babil sürgünü 70 yıl sürdü. 70 yıl boyunca sürgünde yaşayan Yahudiler, Kudüs'ü ele geçiren Pers kralı Koreş'in (Cyrus) Babil hakimiyetine son vermesinden sonra Ezra'nın liderliğinde vatanlarına geri döndüler ve Koreş'in izniyle ikinci mabedin yapımına başladılar.
Bazı tarihçiler Yahudilerin sürgünden dönüşünü milat olarak kabul ederler. Çünkü sürgün sonrası dini-tarihsel Yahudilik anlayışı ortaya çıkmış ve Yahudilerin kendilerini tanımlaması değişmiştir. M.S. 70 yılına kadar süren 2. Mabed döneminde Yahudiliğin dini gelişiminde büyük gelişme olmuştur. Yahudi kurum ve kurallarının hayata geçirilmesi bu dönemde olmuştur.
M.Ö.332 yılında Büyük İskender'in Kudüs'ü fethettinden sonra Yahudilerin Helen etkisine girdiği dönem başlamıştır. Kral Iv. Antiokhos döneminde Yahudilere baskı yapılarak Helen kültürü dayatılması MÖ 167'de Makkabi liderliğindeki Yahudiler isyan ederler. Makkabi isyanı Yahudilerin ilk büyük isyanıdır.
M.Ö. 63 yılında Roma generali Gnaeus Pompeius Magnus'un Kudüs'ü fethetmesinden sonra Yahudiler için yeni bir dönem başlar. Yahudiler'in Roma yönetiminde en rahat yaşadığı dönem MÖ 37-4 yılları arasında Roma valisi olarak Kudüs'te görev yapan Herod (Hirodes) dönemidir.
Herod 2. Mabedi genişleterek Süleyman mabedi kadar ihtişamlı hale getirir. Ancak bu Herod'un yaptırdığı mabedin ömrü uzun olmaz. 2. Mabed Roma generali Titus'un askerleri tarafından yıkılır.
2. mabedin yıkılmasına neden olaylar M.S. 66 yılında başlar. Herod sonrasındaki Kudüs valileri Yahudileri baskı altına alarak inançlarını yaşamalarına engel olurlar. Roma yöneticilerinin bu baskısı sonucunda Yahudiler Roma'ya karşı ayaklanırlar.
Yahudilerin büyük isyan olarak adlandırdıkları isyan Roma tarafından sert bir şekilde bastırılır. Kudüs'e ordusuyla giren Roma generali Titus tek kelimeyle Kudüs'te katliam yapar. Roma ordusunun acımasız tavrı sonrası Yahudiler ''Mabede dokunmazlar'' diye düşünerek mabede sığınırlar ama Roma ordusu Yahudiler gibi düşünmemektedir.
Mabedin yıkılmasından 1 gün önce 28 Ağustos 70 tarihinde General Titus, kurmay heyetiyle toplantı yapar. Toplantıda Titus'un kurmayları mabedin dini ve siyasi değeri olduğu için yıkılmadığı sürece isyanların devam edeceğini söylediler. Titus ise mabedin Roma'ya şeref katacağını söyleyerek mabedin yıkılmasına karşı çıktı.
Ertesi gün savaş sırasında Roma askerlerinden birinin attığı meşale sonrası mabed yanar. Mabedin sadece batı duvarı ayakta kalır. Bugün Yahudilerin dua ettiği ağlama duvarı, yıkılan Süleyman mabedinin batı duvarıdır. Ağlama duvarının diğer adı ''Western Wall'' yani batı duvarıdır.
Mabedin yıkılması Yahudiliğin önemli dinî kuralları askıya alınmasına neden oldu. Çünkü bu kuralların uygulanması, mabedin ve diğer dinî kurumların varlığına bağlıydı. Mabedin yıkılmasından sonra Yahudilerin Tefsir çalışmaları hızlandı. Tevratın ilk tefsiri Mişna, Tevrattan sonra Yahudilerin ikinci temel kaynağıdır.
Süleyman mabedinin yıkılmasından 62 yıl sonra İmparator Hadrian'ın emriyle Süleyman mabedinin olduğu yere Jüpiter tapınağı inşa edilir. Roma imparatorunun Yahudilere karşı açıkça yaptığı saygısızlık büyük isyanlara neden olur. Bu isyanlar arasında en önemlisi Bar Kohba isyanıdır. İsyan Roma tarafından sert şekilde bastırılır. İsyanların devam etmesi sonucunda Yahudiler vaad edilen topraklardan sürgün edilirler ve o tarihten itibaren Yahudiler için diaspora dönemi başlar.
Diaspora sonrası Yahudiler, Aşkenaz ve Sefarad Yahudileri olarak 2 ye ayrıldılar. Roma'dan Fransa ve Almanya'ya, oradan da Polonya vew Rusya'ya yerleşen Yahudiler Aşkenaz Yahudileridir. Sefarad Yahudileriyse İspanya, Portekiz ve Kuzey Afrika'ya yerleşen Yahudiler ile günümüzde Orta Doğu ve Asya kökenli Yahudilerdir. 1492 yılında Osmanlı'ya sığınan Yahudiler Sefaradlardır.
Yahudilerin inanç olarak 3 temel özelliği vardır: Seçilmişlik, vaad edilmiş topraklar ve mabed
Seçilmişlik Yahudilerin en temel inancıdır. Yahudi inancına göre Rab, İbrahim, İshak ve Yakup ile anlaşma yaparak Yahudileri seçilmiş millet kılmıştır. Rab Yahudilere verdiği sözü Musa ile tekrarlamıştır.
Seçilmişlik inancı tarih boyunca Yahudileri ayakta tutan manevi güç olmuştur. Yahudiler 1948 yılında İsrail devletini kurana kadar seçilmişlik duygusu sayesinde güç bulmuşlardır.
Mabed ve vaad edilmiş topraklar inancı da Yahudiliğin en temel inançlarından biridir. Yahudilik diğer dinlerden farklı olarak kendilerini bir toprağa ve mabede bağlamışlardır. Bu topraklar Filistin topraklarıdır.
Yahudilerin inancına göre Yahudilik vaad edilmiş topraklar dışında yaşanamaz. Hatta bazı dindar Yahudilere göre vaad edilmiş topraklar dışında yaşamak Rabbin emrine karşı gelmektir. Yahudi geleneğine göre Kudüs, dünyanın merkezidir. Öldükten sonra tekrar dirilme buradan gerçekleşecektir. Kıyamet gününde dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan Yahudiler Kudüs'e yer altından gelecek ve Kudüs'te dirileceklerdir.
Yahudiler için mabed de en az vaad edilmiş topraklar kadar kutsaldır. Çünkü söz konusu mabed sıradan bir mabed değildir. Tanrının emriyle Süleyman'ın yaptığı mabedtir. Yani Süleyman mabedinin mimarı Rab'tır. Rab emrettiği için Bet Ha Mikdaş yani kutsal evdir.
Mesih inancı ise Yahudilerde 2. Mabedin yıkılmasından sonra gelişmiştir. Genelde Ortodoks Yahudiler arasında yaygın olan Mesih inancına göre Yahudiliğin bir çok kurum ve kurallarının yeniden işlerlik kazanması mesihin gelmesine bağlıdır.Hatta devletin kurulması bile Mesih'in gelişine bağlıdır.
Çünkü Ortodoks Yahudilere karşı Tanrı kendilerini itaatsizlik nedeniyle sürgünle cezalandırılmıştır. Bu sürgünü bitirecek tek kişi Mesih'tir. Bu yüzden Ortodoks Yahudiler, İsrail devletinin kuruluşunu Tanrıya isyan olarak görürler.
Yahudi inancına göre Mesih, zeytin dağına inecek ve Kidron vadisi üzerinde kurulan köprüden geçip ''Golden gate'' (Altın kapı) dan girerek kutsal tapınağın olduğu yere tahtını kuracak ve 3. Yahudi tapınağını inşa edecektir. Yahudiler bu tarihi ana tanıklık etmek için Zeytin dağı eteklerine Yahudi Mezarlığı inşa etmiştir. Mezarların yönü bugünkü Kubbetu's Sahra'ya yani Yahudilerin kutsal tapınağının olduğu yere bakmaktadır.
BARIŞ ATAGÜN