Son Saatler
Kerensky yorulmuştu. Hemi de çok yorulmuştu. Her ne kadar sinirle herkese 'hükümet isyanı bastıracak' diye garanti versede aslında Neva Nehri'ndeki köprüler üzerine hakimiyetini tamamen kaybetmek üzerindeydi.
Gerçi köprüler hükümetin yanında kalan askerler tarafından kontrol altına alınmışlardı ama askerlerin köprüleri ele geçirip yukarı çekmeleri halkta Trotzki tarafından yayılan 'karşı devrim başlıyor' propagandasını daha da inandırıcı kılmıştı. Silahlı ama Askeri Devrim Konseyi'nin emrinde olmayan bir gönüllü grubu Liteyni Köprüsüne konumlanmış askeri okul öğrencilerini köprüden geri çekilmeye zorlamayı başarmışlardı.
Aynı sıralarda Kutsal Üçlü Köprüsü'nde (bugünkü ismi Trotzki Köprüsü) bulunan kadın askerler Peter ve Paul Kalesinin duvarlarında kurulan makineli tüfeklere hedef oluşturduklarının farkına varıp köprüyü terk etmişlerdi.
Bütün bunlar olurken zarif kıyafetli vatandaşlar şehrin lokantalarında ve eğlence merkezlerinde hayatın keyfini çıkarıyorlardı. Alexandrinsky Tiyatrosu'nda Tolstor'un İvan İlyiç'in Ölümü'nün yeni oyunu sergileniyordu.
Birkaç sokak ötedeyse bildikleri rejim yıkılmak üzereydi.
Nihayetinde Lenin cesaret edip saklandığı evden çıkmıştı. Gerçi hala peruk takmıştı ve yüzünü yaralı asker gibi sargı arkasına saklıyordu ama en azından yanındaki yoldaşları ile Smolny Enstitüsüne gidiyordu. Yolun bir kısmını tramvayla geride bırakmışlardı, sadece geri kalan kilometreleri yürüyerek kat etmişlerdi.
Smolny Enstitüsü'nde tüm ışıklar yanmaktaydı. Girişlerine makineli tüfekler konumlandırılmıştı. Her yerde arabalar ve küçük kamyonlar vardı, ensitünün dışında kalan devrimciler ufak ateşler yakmış emir beklerken etraflarında ısınıyorlardı. Binaya girmek isteyen Lenin kontrolden geçememişti. Geçmesini sağlayabilecek kağıt ve kimlikleri yanında yoktu ve devrime katılan asker ve işçiler tarafından pek tanınmıyordu. Ama yanındaki yoldaşları ve kendisi bir şekilde binanın içine sızmayı başardıklarında saat gece yarısını geçmişti.
Lenin parti yönetimine katıldıktan sonra devrimcilerin kararlılıkları daha da artmıştı.
İhtilal. Hemen. Şimdi. Başka seçenek yoktu.
Lenin üst düzey yoldaşların bulunduğu 36 Nolu odaya gitti. Artık daha Kerensky'nin ne olacağını düşünerek vakit kaybetmiyordu. Lenin'e göre Kerensky'nin işi zaten bitmişti. O yeni hükümet için isim düşünüyordu.
'Bakan' lı hükümet çok sıradandı. Trotzki'nin Fransız İhtilal'inde olduğu gibi 'Halkkomiserleri Hükümeti' teklif çok beğenilmişti. 'Evet bu iyi,' demişti Lenin 'buram, buram devrim kokuyor. Hükümetin kendisine de Halkkomiserleri Konseyi deriz.'
O gece devrime katılanların sayısını Trotzki sonradan 25 ile 30 bin arası diye tahmin edecekti. Yani şehirde bulunan asker ve işçilerin %5'i faal olarak isyan etmişleri ama bu rakam bile hükümeti devirmek için yetmişti.
Devrimciler kentin kilit noktalarını ve elektrik santralini kontrollerine geçirdikten sonra hükümet binalarının elektriğini kapatmışlardı. Telgraf ve telefon santralleri ve garları zaten çoktan ele geçirmişti.
Bu aşamada General Polkownikov Kerensky'ye durumun sandıklarından biraz daha kritik olabileceğini itiraf etmişti. Hükümet hala olayın ciddiyetinin farkında değildi. Durumu aşırı hafife alıyordu. Zira hükümet düşman bir ülkenin başkentinde toplanmış gibi bir duruma düşmüştü.
Gece saat 3:30'da Aurora'nın mürettebatı gemiyi Nikolay Köprüsüne getirerek geminin tüm ışıkları ile köprüyü aydınlattılar. Bu kadar bir hamle bile tüm hükümet askerlerinin köprüden kaçmasına yetmişti. Artık Neva'nın üzerinden tüm geçitler bolşeviklerin elindeydi. Hükümetin tarafında olan bir kaç asker okulu öğrencisi ve kadınlar alayı yavaş yavai tedirgin olmaya başlamıştı. Kerensky onları cepheden askerlerin destek olarak gelmesine çok az kaldığını anlatarak yatıştırmaya çalışıyordu.
Aynı zamanda menşevikler ve sosyal devrimcilerin bir açıklama hazırlamıştı. Açıklamada 'homojen' ve 'demokratik' bir hükümetten bahsediliyor, Kerensky'nin yaptıkları şiddetle kınanıyordu. Ama açıkçası menşeviklerin ve sosyal devrimcilerin yaptığı anca kendi kendilerine gelin güvey olmaktı. Ne isteyip ne düşünmedikleri artık bolşevikleri ilgilendirmiyordu.
Sabah saat 6:00'da merkez bankası bolşeviklerin eline geçmişti. Top topuna kırk deniz askeri ile bankaya gitmişler ve hiç bir direnişle karşılaşmadan bankayı hakimiyetlerine geçirmişlerdi. Akabinde kontrolleri altında olmayan son gar, yani Varşova garını da basmıştılar. Orada da durum farklı olmamıştı. Direniş görmeden garı kontrol etmeye başarmışlardı.
Artık hükümetin elektriğe, telefona, telgrafa, demir yollarına, paraya her türlü ulaşımı kesilmiş böylece 'Geçici Hükümet' ülkenin gerisinden ablukaya alınmış bulunmaktaydı.
Kerensky'nin korkusu megalomanlığından ağırbasmaya başlamıştı. Geçte olsa aklına artık kaçmak geldi. Tek ümidi cepheden bir türlü gelmek bilmeyen askerlerdi. Nerede olduklarını, ne yaptıklarını bilmiyordu. Kerensky Petrograd'dan kaçıp o askerleri aramaya karar verdi.
Saat 10:00 olduğunda Lenin mutlak zafere öğlen vaktine ulaşılacağını tahmin ediyordu. Smolny Enstitüsünde bir manifesto tasarlamaya başlamıştı.
Manifesto
'Rusya'nın vatandaşlarına!
Devlet kuvveti askerler ve emekçilerin temsilci kurumu olan Petrograd kışlası ve proleteryasının üst kurumu olan Petrograd Sovyeti'nin Askeri Devrimci Komitesi organının eline geçmiş bulunmaktadır.'
cümlesi ile başlıyordu.
Kerensky dışarıdan yardım çağırmak istemişti ama bunu nasıl başarabileceğini bilmiyordu. Artık elinde tek bir araba bile kalmamıştı. Etrafında kalan bir kaç askeri ABD konsolosluğuna göndererek amerikalı diplomatların müsade etmemesine rağmen konsolosluğa ait olan bir Renault Marka arabaya el koydurmuştu. Bu esnada savunma bakanlığı ikinci bir araba bulmayı başarmıştı ama şanslarına arabanın deposu boştu. Alel acele Anglo-Rus Hastahaneinden benzin temin edildi. Kerensky ikinci arabaya binmişti, önden Amerikan Bayraklı konsolosluktan gasp edilmiş diplomat arabası hareket ediyordu.
Kerensky kabinesinin çoğu üyesinin haberi olmadan, yabancı bir ülkenin bayrağına sığınarak böyle kaçmıştı Petrograd'dan.
1. Bölüm: Barut Fıçısı
KIZIL DEVRİM - I - tahtapod.com | Blog
2. Bölüm: Sönük Kıvılcım
KIZIL DEVRİM - II - tahtapod.com | Blog
3. Bölüm: Darbe Sesleri
KIZIL DEVRİM - III - tahtapod.com | Blog
4. Bölüm: Gelen Vakit
KIZIL DEVRİM - IV - tahtapod.com | Blog
5. Bölüm: Darbe Başlıyor
KIZIL DEVRİM - V - tahtapod.com | Blog
7. Bölüm: Çifte İhtilal
KIZIL DEVRİM - VII - tahtapod.com | Blog
8. Bölüm: Zorba
KIZIL DEVRİM - VIII - tahtapod.com | Blog