Zorba
Gregoryen takvimine göre 8 Kasım, Jülyen takvimine göre 26 Ekim sabahı saat 3 civarı Rusya'nın Şubat Devrimi'nden sonra kurulmuş olan yönetim sistemi fiilen sona ermişti.
Bu kapsamda ne kadar ihtilal veya devrimden bahsetmenin doğru olup olmadığı hala tartışılır. Zira şubat devriminden sonra anayasa oluşturucu bir toplantı gerçekleşmemişti. Çar'ı devirenlerin arasında bulunan bir kesim, Çar'ı beraber devirdiklerini tekrar devirdi. Yani devrim veya ihtilalin bir kaç çocuğu devrimin diğer çocuklarını yemişti.
Böylece henüz 7 ay evvelinde sürgünde olan Lenin ülkenin yeni güçlü hükümdarı olmayı başarmıştı.
Her kritik durumda çözümü saklanmakta, kaçmakta bulan,
hiç bir sıcak çatışmada ön cephede olmayan,
tek vasfı herkesten fazla tavizsizliği ve ihtirası olan,
kendisi hiçbir şey yapmamasına rağmen hiçbir konuda uzlaşmaya yaklaşmayan,
katılığını, tavizsizliğini, isteklerini başkalarına dayatmasını 'emekçilerin, halkın davası' süsüne saklayan
Lenin artık ülkenin kaderini elinde tutmaktaydı.
Her ne kadar geçici hükümet devrilmiş olsa da olaylar henüz bitmemişti. Kabinenin tutuklanmasına kadar nisbeten kansız geçen süreç yerini kanlı çatışmalara bırakacaktı.
Daha aynı gün askeri okul öğrencileri Kreml Sarayı'nı sardılar. Bu bolşeviklerle eski hükümetin yanında yer almış bazı alaylar ve onlarla beraber hareket eden bazı üniversiteli gençler arasında günlerce sürecek olan kanlı bir çatışmanın başlangıcıydı.
Aldıkları karara uymayan bir kaç menşevik ve sosyal devrimci hariç artık tamamıyla bolşeviklerin elinde olan sovyet kongresi Cuma günü tekrar buluşmuştu. Delegelere Lenin'in yönetimi altında olan sovyet komiserler konseyi tanıtılmıştı. Stalin ve Trotzki de konsey üyeleriydi.
Trotzki'nin dışişleri bakanlığının başına geçmesi kararlaştırılmıştı. Dışişleri bakanı olarak görevlerine başlayınca bakanlığın bürokratları ilk başta kendisi ile alay etmişlerdi. Bakanlık personeli Trozki'yi istemiyordu, memurlar grev yaptılar, başka bolşeviklerin bakanlık binasına girmesini engellediler. Ta ki yeni rejim bazı memurları tutuklatıp, başkalarını işten atana kadar. Ancak o zaman durumun ciddiyeti anlaşılmış ve Trotzki'ye, dolayısıyla bolşeviklere karşı olan direnç kırılmıştı.
Kongrede Lenin'in önerdiği iki karar kabul edilmişti. Birincisi Rusya'nın savaşa son vermesiydi. Rusya gizli saklı anlaşmalara gitmeden, herhangi bir tazminat sorumluluğu olmadan savaştan çekilecekti.
İkincisi ise çok geniş kapsamlı toprak reformuydu. Bu aslında sosyal devrimcilerin talebiydi. Hükümet tüm topraklara el konulup köylüler arasında paylaştırılmasına karar vermişti. Bu karar ile güçlerini emekçilerden alan bolşevikler artık çiftçileri de yanlarına çekmek istiyorlardı.
Lenin toplantıda hükümetinin sadece geçici olduğuna dair söz vermişti. Aynı mart ayında olduğu gibi anayasa kurucu bir toplantı düzenlenecek ve ülkenin resmi ve meşru yönetimi hakkında karar verecekti. Çünkü resmiyette Lenin ve hükümeti kala sovyetler kongresine bağlıydı ve hükümetin aldığı her kararın kongre tarafından onaylanması gerekiyordu. Ama Lenin ve yoldaşları çoktan hükümetlerinin kongreye karşı sorumlu olma durumunun kalkmasını hedeflemekteydiler. Maksatları kimse tarafından denetlenemeyecek tek parti hükümeti yerleştirmekti.
Sabahın erken saatlerinde delegeler kongreyi ter ederken ülkeyi hür, çoğulcu ve parlak bir geleceğin beklediğini ve nefret ettikleri Kerensky rejiminden kurtulduklarını sanmaktaydılar. Lenin'in hükümetinin bir an önce anayasa verici toplantıyı hazırlayacağını ve demokratik, hür bir devletin temelini atacağını umuyorlardı.
Oysa yaklaşık 75 yıl boyunca dünyaya terör ve zulm saçacak totaliter bir dikta rejimin doğumunu yaşamışlardı. Sadece farkında değildiler.
Kongreden sadece üç gün sonra Kerensky yaklaşık 1000 kazak sipahisinden oluşan askerlerle Petrograd'ın ilçelerinden 20 km uzaklıkta olan Pulkovo'ya geldi. Şehrin içinde bu direnişten haberdar olan bolşevik karşıtları Kerensky'ye destek vermek için birleşmişlerdi. Ama bolşevikler Kerensky'nin hamlesinden ve ona şehrin içinden de destek çıkılacağından kongreden bir gün sonra haberdar olmuşlardı. Bunun için Kerensky yanlıları Kerensky ve sipahilerinin gelmesini beklemeden bir gün önceden silahlanmaya ve şehrin önemli noktalarına konumlanmaya başlamışlardı ama Kerensky'den bağımsız olarak bolşeviklere karşı hiç şansları yoktu. Direnişçilerin bir çoğu öldürüldü daha da fazlası tutuklanmıştı. Ertesi gün Kerensky ve sipahileri Pulkova'ya geldiklerinde Petrograd içinde onlara destek çıkabilecek hiç bir güç kalmamıştı. Bu da yetmezmiş gibi 1000 sipahin karşısında 10 bini aşan silahlı asker, emekçi ve çiftçi vardı.
Gerek rakamsal gerekse süpriz anının elden gitmesi yüzünden dezavantajda olan Kerensky ve askerleri malubiyete uğramışlar ve Kerensky ancak deniz askeri kılığına girer kaçabilmişti. Bu Kerensky'nin son kayda değer direnişi olmuştu. Bu yenilgiden sonra saklanan Kerensky Mayıs 2018'de Batı Avrupa'ya kaçacaktı.
2 Kasım'da bolşevikler Kreml Sarayı'nı hakimiyetleri altına alarak çatışmaları sonlandırmışlardı. Çatışmalar esnasında iki taraftanda toplam yüzlerce kişi ölmüştü. Petrograd'ın aksine ülkenin diğer yerlerinde bolşeviklere karşı kayda değer bir direniş görülmemişti. Ancak aylar sonra güneyde Don Bölgesinde bolşevik karşıtı general Michail Alexejev Kazaklar ve eski Çar Ordusu'nun subaylarından oluşan bir gönüllüler ordusu kurmuştu.
Lenin ve hükümetinin vadettikleri hürriyetin sadece bir hayal olduğu birkaç gün içinde belli olmaya başlamıştı. Hükümet ekim sonunda ne kadar muhalif gazete varsa hepsini yasaklatmış ve kapatmıştı. Lenin'e göre bu yayın organları 'makineli tüfeklerden ve bombalardan daha az tehlikeli değillerdi'. Bir yandan Trotzki 'orta sınıf bitleri' diye dalga geçiyor, diğer yandan bolşevik serseriler dünkü yoldaşları menşevik ve sosyal devrimcileri tutukluyorlardı.
Ilımlı bolşevik olarak bilinen Lev Kamanev Şubat Devrimi sonrası yasaklanan ve Kerensky tarafından tekrar yürürlülüğe sokulan ölüm cezasının kaldırılmasını isteyince Lenin sinirden küplere binmiş 'İdam mangasız devrim mi görülmüş?' diye köpürüyordu.
Ölüm cezası yürürlülükte kalmıştı. Zamanla yüzlerce, binlerce sözde 'karşı devrimciler' öldürülecekti. Ama Lenin hiçbir ölüm fermanının altında kendi imzası bulunmamasına titizlikle dikkat ediyordu. İdam kararlarının altında hep başka yoldaşların imzası bulunmaktaydı. Mazisinden kendi canını korumak için her türlü tehlikeden kaçmış olan bu adam şimdi Rusya'nın en güçlü adamı olarak kararlarının arkasında durmaktan korkuyor ve sorumluluktan kaçıyordu.
Kamanev'in ılımı ve uzlaşmacı tavrına sinirlenen Lenin parti içi disiplin adı altında körü körüne biat istiyordu. Kasım başında Kamanev ve vir birkaç yoldaş daha merkez yürütme kurulundan ayrılmışlardı. Böylece bolşevikler gittikçe gözü kör itaat ve biatın yerleştiği bir teşkilatlanmaya doğru gitmekteydiler.
Aslında bu Lenin'in üçüncü devrimiydi. Geçici hükümeti devirmişti, sovyetlerde menşevikleri ve sosyal devrimcileri devirmişti, şimdi ise bolşeviklerin içinde kendine biat etmeyenleri eliyordu.
4 Kasım'da artık Lenin'in çizgisindeki bolşeviklerin hakim olduğu Rusya geneli sovyetler kongresinde tezgahlanan bir oylamada sovyetler kongresi halk komiserlerine kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verdi. Böylece Lenin'in hükümeti kongrenin kontrol edemeyeceği yasama yetkisine sahip olan bir organ haline gelmişti.
Kasım ortasında eskiden verdikleri sözleri tutmuyormuşlar gibi görünmemek için bolşevikler anayasa kurucu toplantının gerçekleşmesi için gereken seçimleri tertiplemişlerdi. Mevcut şartlara rağmen seçimler adil şartlarda gerçekleşmiş ve bolşevikler için tam bir fiyasko olarak sonuçlanmıştı.
Seçimler öncesi muhalif gazetelerin yasaklanmış olmasına, bir çok kişinin tutuklanmasına ve baskıya maruz kalmış olmasına rağmen ülke genelinde sosyal devrimciler ve başka ılımlı solcu gruplar oyların 2/3'nden fazlasını kazanmış, bolşevikler ancak 1/4' oy alabilmiştiler. Petrograd'da bile bolşevikler %50'nin altında kalmışlardı.
Seçim sonuçlarından cesaretlenen muhalif sol bolşeviklerin uyguladığı baskı politikasına karşı yürüyüş ve toplantı düzenlemiştiler. Bu toplantı ve protestoları fırsat bilen hükümet muhalif solcuları tutuklattı ve 'karşı devrimci' ve 'Halk düşmanı' olarak suçladı akabinde sosyal devrimci partisi tamamen yasaklandı. Tutuklananlar arasında anayasa kurucu toplantıya ait bir çok vekilin olması dikkat çekiciydi.
Buna rağmen Tüm Rusya Kurucu Meclisi 5 Ocak 2018'de Tauride Sarayı'nda toplanmıştı. Toplanmıştı ama bolşevikler başka gruplara konuşma hakkı tanımıyorlardı. Bolşeviklerin kendi adamları hariç kimsenin konuşmasına müsade edilmemişti. Sabahın erken saatlerinde bir asker gelip karşı görüşlü siyasilere 'Nöbetçiler yorgun, eve gitmek istiyorlar' diyerek toplantıyı dağıtmıştı.
Delegeler ertesi gün tekrar toplanmak istemişlerdi ama sarayın kapısındaki silahlı nöbetçiler bu seferde saraya girmelerine müsade etmemiştiler. Delegelerin dışarda toplantıya katılmaları engellenirken içeride Lenin ve hükümeti kurucu toplantının iptalini açıklayan bildiriyi hazırlamışlardı bile.
İşin ilginç yanı ise; delegelerin duruma gerçek manada isyan etmemiş olmalarıydı. Rus tarihinin hür ve adil seçilmiş ilk parlamentosunu oluşturan bu delegeler adeta kaderlerine küsmüş, olan bitene boyun eğmekteydiler. Toplantı, aslında tiyatro demek daha doğru olur, 13 saat sürmüştü. 13 saat rus halkının iradesi ve egemenliğini tarihin mezarlığına gömmeye yetmişti.
Belki olayın tarihsel ve evrensel boyutu ancak seneler sonra anlaşılacaktı ama her harikularda korkunç ve eşi benzeri nadir görülmüş bir adaletsizliğin yaşandığının herkes farkındaydı. Onun için böyle sefil ve çaresiz bitmemeliydi... Ama bitti.
Çünkü Lenin ve yoldaşlarının kurduğu terör şebekesi çoktan işine başlamıştı bile.
Ve herkes korkuyordu.
Yorgundular ve korkuyorlardı.
1. Bölüm: Barut Fıçısı
KIZIL DEVRİM - I - tahtapod.com | Blog
2. Bölüm: Sönük Kıvılcım
KIZIL DEVRİM - II - tahtapod.com | Blog
3. Bölüm: Darbe Sesleri
KIZIL DEVRİM - III - tahtapod.com | Blog
4. Bölüm: Gelen Vakit
KIZIL DEVRİM - IV - tahtapod.com | Blog
5. Bölüm: Darbe Başlıyor
KIZIL DEVRİM - V - tahtapod.com | Blog
6. Bölüm: Son Saatler
KIZIL DEVRİM - VI - tahtapod.com | Blog
7. Bölüm: Çifte İhtilal
KIZIL DEVRİM - VII - tahtapod.com | Blog