Kimi tarihçilere göre 623 yıl kimilerine göre ise 620 yıl hükmünü süldüren Osmanlı Devleti kuruluşunun akabinde fethi politikaları sahiplenerek üç kıtaya hükmeden bir imparatorluk haline gelmişti. 16. yüzyılın sonlarına kadar olan dönemde fethiler devam etmiş ancak ordu, maliye ve nizamda oluşan aksaklık ve bozulmalar nedeniyle 17. başlarında durmuştu. Bu döneme kadar fethettikleri topraklarla zafer ve savaş kazanan Osmanlı ordusu artık savunma savaşlarıyla destan yazmakta, bozulmuş olan orduyu nizama sokup kahramanlaşan komutanlarıyla anılmaktaydı. Kanije savunması ve Tiryaki Hasan Paşa, Plevne savunması ve Gazi Osman Paşa hatta Anafartalar savunması ve Mustafa Kemal gibi örnekler Osmanlı tarihinde ehemmiyetli müdafaa savaşlarıydı. Bu savaşların destanlaşmasını sağlayan savaşların kazanılması değil, şartlar ışığında verilen mücadelenin kutsallığıdır. Bu yazının ilk bölümünde Tiryaki Hasan Paşa ve Kanije savunmasını ele alacağız.
Taraflar
Roma Germen Avusturya Macaristan
İmparatorluğu Arşidüklüğü Malta, Hırvatlar
-----------------------------------------------------------------
Osmanlı İmparatorluğu
Dönem itibariyle Osmanlı İmparatorluğunun bekası ve güvenliği açısından kritik bir nokta olan Kanije ayrıca budin'e ve balkanlara açılan kapıydı. Dönemin sadrazamı Damat İbrahim paşanın bu bölgeyi temizledikten Kanijeyi Tiryaki Hasan Paşaya teslim ederek ordusuyla birlikte belgrad'a çekilmesini fırsat bilen Avusturya Arşidükü II. Ferdinand sefer hazırlığa başladı. Dönemin padişahı Sultan III. Mehmed zamanında gerçekleşen Kanije kuşatması Avusturya (nemçeliler)* ile yapılan bir savaş olarak bilinse de yukarıdaki tabloda göreceğiniz üzere küçük bir haçlı seferi oluşturacak kadar birden fazla devletten oluşmaktaydı. Damat İbrahim Paşa'nın rahatsızlığı nedeniyle ani vefatı üzere harekete II. Ferdinand 1601'de kaleyi 100.000 asker ve 47 top ile kuşattı. Kale kumandanı Hasan paşanın emrinde ise 9.000 yeniçeri, sadece kalede kullabilecek olan 100 top, kuşatmayı yarmasına mümkün olmayacak kadar az cephane ve erzak vardı. Taktik ve strateji konusunda bir deha olan Tiryaki Hasan paşa'nın emrinde Karapençe Osman Bey, Kara Ömer Bey, Yüzbaşı Ahmed ağa gibi yiğitlerde vardı. Hasan paşa her sabah namazından sonra kumandanlarıyla dergahta toplanır kuşatmanın gidişatı konusunda istişareye gerek duyardı. İlk aşamada kaledeki mevcut topların çalışmadığı ve bozuk olduğu intibasını uyandırmak amacıyla sadece tüfek atışı yapıldı. Avusturya Arşidükü II. Ferdinand bu tuzağa düşerek saldırıya başladı. Haçlı ordusunun top menziline girmesinin akabinde kalede bulunan tüm toplarla düşman dövüldü ve daha savaşın ilk aşamasında ciddi kayıplar veren Arşidük II. Ferdinand ordusunu geri çekmek zorunda kaldı. On kat kuvvetli ordusunun büyük kayıplar vermesi II. Ferdinand'ı fazlasıyla sinirlendirdi. Haçlı ordusu kuşatmanın ilerleyen aşamalarında büyük topları ve askerleriyle daha şiddetli ve korkunç saldırılar düzenledi. Bu sırada Tiryaki Hasan paşa'da boş durmayarak yeni taktik ve stratejiler üretiyordu. Hasan paşa tarafından Serdar-ı Ekreme* yazılmış gibi gözüken, kaledeki durumun aksine erzağın ve cephanenin bol olduğunu, yardıma ihtiyaç olmadığını yazan mektupları bilerek yakalatıp düşmanın eline geçmesi sağlanıyordu. Bu mektuplar sonucunda kaledeki durumun düşündüklerinin tersine iyi olduğunu anlayan Arşidük II. Ferdinand saldırıları daha sık ve sert olarak devam etti. Tiryaki Hasan paşa askerin maneviyatının yükselmesi için sık sık onlarla konuşuyor "şehitlik askerin miracıdır" diyor, zaman zaman kale dışında yapılan saldırılarda askeri ile omuz omuza savaşıyordu. Yeniçeri paşa babalarının onlarla birlikte inanç ve imanla hareket ettiğini görünce daha da şevkle savaşıyordu. Yaklaşan kışla birlikte tükenen erzak ve barut Tiryaki Hasan paşayı başka bir çözüm yolu bulmaya sevk etti. Hasan paşa çevreye macarlarla anlaştıklarını türlü yollarla yayarak düşmanda fitne oluşmasını sağlıyor, Diğer yandan Serdar-ı Ekrem'in ağzından yazılan ordunun payitahttan yola çıktığı ve Zigetvar'dan Kanijeye geçileceğini bildiren mektupların Avusturya Arşidükü II.Ferdinand'a ulaştırılıyordu. Bu yöntemlerle düşmanda iç karışıklığı sağlayan Hasan paşa, kuşatmanın 73. gecesi ordunun geldiği izlenimi yaratılarak haçlılara gece baskını yapılmasına kararlaştırıldı. Düşmana fark ettirmeden gece baskını için hazırlıklara başlandı. Kara Ömer Bey'e 3000 yeniçeri ile kalenin sol tarafından nehri geçerek baskın yapması emrini verdi. Tiryaki Hasan paşa ise kalan kuvvet ve kumandanları ile cepheden saldıracaktı. Gecenin bastırmasına müteakip harekete geçildi. Her istikametten dalga dalga taarruza geçen Osmanlı askerlerini gören haçlı kuvvetleri Ordu-yi hümayunun yardıma geldiği düşünerek paniğe kapıldı. Kaçış yolunun kesilebileceğini düşünerek durumun vahametini anlayan Avusturya Arşidükü II.Ferdinand yanına 200 kadar adamını alarak savaş alanından uzaklaşmaya başladı. Arşidük'ün mevkinden uzaklaştığını farkeden haçlılar paniğe kapılarak levazım, silah ve tüm ikmal teçhizatı arkalarında bırakarak kaçtılar. Sabaha kadar süren savaş mutlak zaferle sonuçlandı. Son olarak düşmanın karargahı da ele geçirildi. Alanı yoklama eden ve Arşidük'ün otağına giren Tiryaki Hasan paşa burada kumandanlarıyla iki rek'at şükür namazı kıldı ve evlatlarına nasihatlarda bulundu. Payitahtta bu zaferin duyulması büyük sevinç yarattı. Alimler şehit olan kahramanlar için dualar okurken diğer yandan üstüne kara bulutlar çöktü diye tabir edilen İstanbul'da 3 gün 3 gece eğlenceler düzenlendi. Kanije zaferi sultan III.Mehmed'i de mesut etti. Bu büyük zafer sonucunda III.Mehmed paşası için hatt-ı humayun hazırlatarak ona duygularını iletmiş vezirlik makamına getirmişti. Ancak müdafaanın başarılı olması nedeniyle kendisine vezirlik makamının verilmesi Tiryaki Hasan paşayı ziyadesiyle üzdü. Çünkü o döneme kadar kazanılan savaşlara mükafat olarak vezirlik makamı verilmemişti. Bu hal ve vaziyet duraklama döneminde Osmanlı İmparatorluğu'nun sıkıntılar yaşadığının en büyük göstergelerindendi.
Tiryaki Hasan paşa için III. Mehmet tarafından yazılan Hatt-ı Humayun.
Hamd, Allahü Te'ala'ya olsun ki, bizi kullarından bir çokları üzerine faziletli kıldı ve müminlerin işlerinin anahtarlarını da bize verdi. Salat ve selam, resullerin seyyidi olan Muhammed Mustafa sallalahü aleyhi ve sellem'e olsun. Bundan sonra sen ki Kanije Beylerbeyi ihtiyar kulum ve tedbirli vezirim Hasan Paşa'sın. Bu uğurlu yılda ikbalin rehberliği ve Cenab'ı Hak'ın tevkifi Ümmet-i Muhammed'e yardımcı olup eylediğin hizmet yüce eşiğimize arz olunup esirgemediğin gayretli çalışmaların makbul ve ismin iyi isimler defterine kaydolunmuştur. Berhudar olasın. Sana vezirlik verdim ve seninle muhasarada bulunan kullarım ki manen oğullarımdır, yüzleri ak ola. Umulandan fazla çalışıp can ve başlarını din uğruna ve bizim yolumuzda esirgemediler. İnsanın yapabileceği en güzel gayreti göstererek Hakk yolunda büyük çalışmışlar. Su ve ateş arasında kah boğulmaktan ve kah yanmaktan kaçınmayıp kale burç ve bedenlerine tayin olundukları mahalden ayrılmamışlar. İçlerinden savaş meydanına çıkanlar, düşmanı kaçırıp düşman cenkçilerini kırmışlar. Kale üzerine yürüyen düşmanın zırha bürünmüş ordularını uzaklaştırarak ganimet mallarını döküp saçmışlar. Cenab-ı Hakk, onları bu hizmetleri sebebiyle mübarek kılsın. Bundan böyle dahi senin sözüne uyup her ne hizmet teklif edersen edasına dikkat ve ihtimam üzere olalar. Sana itaat ve bağlılık üzere olmaları benim rıza-yı hümayunuma sebeptir. Bu nasihatnamemi gazi kullarımın huzurunda okuyup (mealen) "Allahü Te'ala'ya itaat edin, Peygamber'e de itaat edin, sizden olan ülülemre de itaat edin." ayet-i kerimesinin mana-yı şerifini onlara bildiresin. Seninle muharasada olan kullarıma verdiğin her şey cümle makbulüm olmuştur. Cümlenizi Hakk Te'ala Hazretleri'ne ısmarladım
Kaynakça: Kanije – Dr. Mehmet Niyazi Özdemir
--------------------------------------------------------------------------------------------------Serdar-ı Ekrem: Osmanlı Devleti'nde, sefere katılmayan veya seferi terk eden Padişah'ın yerine, başkomutan vekili olan sadrazama verilen unvan.
Nemçeliler : Osmanlının 15. yüzyılda Avusturyalıları tanımlamak için kullandığı tabir.
ALPER İNCEOĞLU