Bana ne?
El alemin memleketinde yaşıyorum,… bana ne?
Gitmişim anlaşmışım.
'Senden şu, şu, şu işleri, yapmanı istiyoruz, buna karşılık da sana şu kadar ücret vereceğiz.' demiş adam. Ben de 'Kabul ediyorum' demişim. Ben verdiğim sözde durmuşum, işimi hakkını vererek elimden gelen en iyi şekilde yapıyorum, o sözünde duruyor, hakkımı anlaşmamız üzere, hatta bazen duruma göre biraz da fazlasını veriyor.
Alnımın teri, bileğimin gücü olarak cebime giren ücret değer kaybetmiyor.
Bana ne?
Bana ne, enflasyonun resmi rakamlara göre %45'lerdeyken gerçekte 3 haneli hissedilmesinden?
Bana ne, %224 zam yapılmasından?
Bana ne, emekli bir dul teyzenin kira artışı yüzünden intihara teşebbüs etmesinden,
kiracının ev sahibini vurmasından,
eğitimli, beyaz yakalı genç bir çiftin aldıkları eğitimin iş alanında çalışarak asla bir daire ve araba sahibi olamamasından…
Bana ne, ailesine düzenli et yediremeyen babadan,
bana ne, milyonlarca sığınmacıdan,
bana ne, çocuklara saldıran milyonlarca sahipsiz köpeğe çözüm bulunmamasından…
Bütün bunlardan ve daha fazlasından BANA NE?!?...
Yakınlarımın, akrabalarımın öyle çok da perişan bir durumu yokken, neden ben hiç tanımadığım insanlara üzüleyim, neden her gün bu tür haberleri okuyunca için burkulsun?
Neden boğazım düğümlensin tanımadığım insanların dertleri ile?
Kimse kusura bakmasın, kimse bana sitem edemez…
Bütün bu sıkıntıların sorumluluğunu taşıyanları destekleyenlerden de değilim.
Ne desteği?
Aslında benim hayatımı doğrudan ilgilendirmemesine rağmen doğru bildiğimi söylediğim, bu günlere gelinmesin diye elimden geldiğince, aklımın yettiğince susmadığım için duymadığım hakaret, küfür, aşağılama kalmadı…
Oysa bu sıkıntılar yaşanmasaydı, bu hallere gelinmeseydi ailem ve benim için değişen bir şey olmayacaktı.
Çocuklarım yine el alemin memleketinde devlet okuluna gidecek ama çok kaliteli eğitim alacaklardı,
ben yine işimi yapacak, anlaşmama göre hakkımı alacaktım.
El alem katma değer oluşturmakta benim eğitim ve bilgimi kullanıp, benden de faydalanırken, ne benim eğitimime, ne benim tecrübeme, ne benim bilgime erişemeyecek kadar çapsız, liyakatsiz, onursuz, utanmazlar el üstü tutulmadı mı benim vatanımda?
Kazandıkları paralar başlı başına bir terbiyesizlik olmasına rağmen umurumda değil, çünkü ben onlar kadar zengin olmasam da, ailemi rahat geçindirecek kadar alnımın teri ve bileğimin gücü ile kazandım.
Ama şimdi %224 zam yüzünden dert yananlar değil miydi zamanında bana ve aileme 'Gavurun ekmeğini yiyen, gavurun kılıcını da çalar…' diye hakaret eden?
Bunlar değil miydi tek işi yalakalık olan trollerin aslı astarı olamayan, saçma sapan paylaşımlarını alkışlarken beni tehdit eden, şikayet eden?
Hala aynısını yapmıyorlar mı?
Daha bir ay evvel 'Yetmez ama evet' demediler mi?
Ondan önce beni vatan haini teröristlerle bir tutmadılar mı,
taptıklarının kaşının üstünde göz var dedim diye bana badem bıyıklarına sümük damlayan maklubeciliği yakıştırmadılar mı?
Sadece onları değil benim de haklarımdan sorumlu olan döneminin iç işleri bakanı bana erkek erkeğe evlenmeyi yakıştırmadı mı?
Ya 'diğerleri'… Hani şu sözde benimle aynı mahallede olanlar?
Sanki Türkiye'de her şey güllük gülistanlıkmış gibi, kendi hatalarını örtbas etmek için genellemeden çekinmeden tüm gurbetçileri suçlu ilan edenleri.
En doğal vatandaşlık haklarından biri olan 'Seçme ve seçilmeyi' gurbetçilere çok görerek 'burada yaşamıyorlar, o zaman hakları da olmasın' diyenler?
Ya bence uğraşmayın o kadar, doğrudan vatandaşlıktan çıkarın, olsun bitsin.
Takım tutar gibi partizanlık yapan siz değilsiniz,
bu beceriksizliğin nirvanasına ulaşmış siyasileri yıllardır muhalefetin başında tutan siz değilsiniz,
mensubu olduğunuz partinin lideri ne saçmalarsa saçmalasın can havliyle savunan siz değilsiniz…
Her şeyin sorumlusu gurbetçiler…
Ne ala günah keçisi…
Onun için avaz avaz haykırmak istiyorum 'BANA NE?' diye ama olmuyor.
Benim tarihe sığdıramadığım Türk Milletinin halini görünce boğazım düğümleniyor.
El alemin gencinin sürdürdüğü hayata bakıp, benim gençlerimin pırıl pırıl parlaması gereken gözlerinin içindeki umutsuzluğu görünce daralıyorum, kendi gözlerim doluyor.
Çocuklarımın akranlarını bekleyen geleceği düşününce üzülüyorum.
Başta yazdım ya... 'El alememin' memleketindeyim işte...
Ne olur, ne olmaz, yarın öbür gün gerekirse beni geçtim, çocuklarımın güvence içinde yaşayabilecekleri bir vatanları olsun istiyorum.
Benim milletim, o tarihe damgasını vuran Türk Milleti buna değil çok ama çok daha iyisine layık diyorum ama nedense büyük çoğunluğu ikna edemiyorum…
Onun için sevgili 'Türkiyeliler(!)…'
Bu gurbetçiler var ya…
bu gurbetçiler sizin uzaklarda yaşayan küçük bir kesminiz.
Hiçbir konuda sizden ne eksik, ne fazla.
Sizin kadar eğitimliler, sizin kadar cahiller.
Sizin kadar dindarlar, sizin kadar rahatlar.
Sizin kadar yandaşlar, sizin kadar muhalifler.
Aradaki tek ciddi fark, sizin yaşadığınız ülkeden, yani vatanımızdan, çok daha iyi yönetilen ülkelerde yaşıyor ve yabancılar olarak bile bu iyi yönetilmenin nimetlerinden faydalanıyorlar.
Siz evvel yakınınızdakileri itibarın Ayasofya'da kılıç sallamakla, bilmem kaç bin odalı saraylarla olmadığına ikna edin, bir devlet yöneticisi için halkta isteyen herkes ejder meyveli smoothie içebildiğinde bunu içmenin yakıştığını öğretin, o zaman biz buradakilere de bunları anlatırız.