Ben size inanmıyorum.
Kusura bakmayın...
Veya bakın, umurumda değil.
Onun için bana dinden, imandan, namustan bahsetmeyin.
Her ahlaklı insan dindar olmayabilir ama her dindar insanın ahlaklı olması gerektiğini düşünüyordum.
Ben sizin başörtüsü için polisle karşı karşıya geldiğiniz günleri hatırlıyorum ve inanmayacaksınız ama o zaman da sizin bu hakkınızı savundum. Ama şimdi görüyorum ki, başınızda o örtüyü inandığınız değerler uğruna değil, elde etmek istediğiniz siyasi güç için savunmuşsunuz.
Biliyorum hepiniz için değil, belki çoğunuz için bile değil ama en çok cırlayıp sesi çıkanlarınız için geçerli bu.
Eğer imanınız gereği savunsaydınız, en az başörtünüze sahip çıktığınız kadar çocukların donuna sahip çıkardınız.
Şimdi boşuna bağırmayın 'idam' diye.
Çocuklara el uzatanlara 'uygun gördüğünüz cezaları' en ince detaylarına kadar anlatarak, hatta görsellerle paylaşarak ancak kendi sapık fantazilerinizi tatmin ediyorsunuz. Gerçekten çocukları düşünseydiniz 40 çocuğun ırzına geçilmesini örtbas edenleri alkışlamaz, adaletten nasibini almamış kararlara meşruiyet kazandırmaya, kılıf uydurmaya çalışmazdınız.
Etken şekilde bu rezilliği desteklemeyenlerinizin en fazla verdiği tepki, susmak oldu.
Bu ülkede 40 çocuğun ırzına geçildi ve yer yerinden oynamadı!
Neden?
Çünkü ırza geçenler 'sizin zihniyetinizdendi'.
Bu ayıp size yeter!
'Vay efendim pedofili veya bu sapıklık nasıl kitap olarak basılırmış...'
Basılır efendim, basılır.
Siyasilerin 'bir kereden bir şey olmaz' diyerek adaleti, suçu, cezayı, hukuku zerre umursamadıkları, halkın bu siyasilere ses çıkarmadığı yerde sapığın biri çıkar en iğrenç, en ahlaksız en canavar fantazilerini kitap olarak yayımlar ve bunu da 'sanat özgürlüğü' diye savunur.
Ne oldu?
Hani bir zamanlar 'böyle sanatın içine tükürüyordunuz?'
Şimdi ne dediğimi anlamadan veya anlasanız bile işinize gelmediği için başlayacaksınız cıyaklamaya 'Vay efendim sapıklardan bile biz mi sorumluyuz?!... Ustaya nefretin gözlerini kör etmiş...'
Yani inanın, duymadığım bahane, küfür, hakaret, iftira kalmadı artık.
Çünkü adetiniz; Fikriniz olmadığı için ancak söver veya tehdit edersiniz siz.
Ama şunu unutmayın,
Nefret gözü kör mü eder, yoksa bakışı keskinleştirir mi tartışılır ama kıç yalayanın görüş alanının çok daraldığı tartışılmaz bir fizik kuralıdır.
Ben de biliyorum her türlü sapıklığın sizden önce de olduğunu ama eskiden bu ve benzeri iğrençliklerin bu kadar rahat yaşanmasını sağlayacak zemin yoktu.
Bu zemini siz sağladınız.
'Bir kereden bir şey olmazla' hukuki zemini sağladınız,
Öz kızından, kaynanasından, asansörden haz almayı meşrulaştıran "din(!)" adamlarının konuşmasına müsaade ederek gereken ahlak(sızlık) zeminini sağladınız.
Dini, rakı kadehi veya başörtüsüne endeksleyerek, namusu kafanıza veya artık nerenize göre ise, seçtiğiniz imamın iki dudağı arasına hapsederek isteyenin istediği şerefsizliği yapmasına meşruiyet kazandırdınız.
Yeter ki erkekse ara sıra cumalarda veya Ramazan'da teravih namazlarınsa görünsün ve alenen içki içmesin.
Kadınsa daha da kolay, yeter ki başı bağlı olsun.
Bu şartlara uyulduğu sürece isteyen kadın satsın, isteyen fahişelik yapsın...
Her şeye bahane hazır.
Ama bir şeyi unutuyorsunuz.
Toplumsal ahlak olmadan, toplumsal adalet olmaz.
Toplumsal adalet ise herkese lazım.
Sizin çocuklarınız da bu toplumda yaşıyor.
Belki bugün henüz kimse çocuğunuza el uzatmamış olabilir ama toplumsal ahlak ve adaleti ne kadar çökertirseniz sıranın kendi evladınıza gelme ihtimali o kadar yükselir.
Tanrı'm tüm evlatlarımızı korusun.
Hiç bir çocuk anasının, babasının suçunun cezasını çekmemeli.
Mehmet Alp