Üçüncü dünya harbinin olabileceği ihtimallerinin konuşulduğu bu günlerde, devletler arası siyasette tam bir satranç oyununa dönüştü.
Hamlesini iyi yapan ve bir sonraki piyonu nasıl yutabileceğini iyi hesaplayanlar galiba en mutlu olanı olacaklar.
Ben aslında savaşla ilgili yazmayacağım. Benim asıl değinmek istediğim konu ekonomi ve bu ekonomik sıkıntıların getirdiği zorluklar.
Gerçekten bütün dünyayı etkisi altına alan bir ekonomik sıkıntı var. Bu sıkıntıların varlığını kabul eden ülkeler, meseleye realist yaklaştıkları için sorunu minimime indirgemeye çalışıyor ve de inandırıcıda oluyorlar.
Almanya, Kuzey Avrupa ülkeleri bu sıkıntının farkında ve ellerinden geldiğince sıkıntıyı vatandaşa yansıtmamaya çalışıyorlar.
Ama bizim ülkemizde maalesef hala gerçekler hasıraltı edilmekte ve hala pembe hayaller vaat edilmektedir.
Asgari ücretlinin ezildiği ve açlık sınırındaki var olanlarla mutlu azınlığın arasındaki makas gittikçe açılmakta. Vatandaş umutsuzluğa hızla sürüklenmekte.
Realiteyi görmek yerine fakire "şükür" etmeyi ve "porsiyonlarınızı küçültün" tavsiyesinde bulunanların, hala saraylarda lüks iftar sofralarında arzı endam ettiklerini üzülerek görmekteyiz.
Açım diyenler, işsizim diyenler "cebindeki telefonu çıkar" diye soran yüzsüzlerin tavrı insanı hayretler içinde bırakmaktadır.
Tokluğun ölçüsü eğerki cep telefonu ise, bizlerin çoktan ayı feth etmiş olmamız lazımdı. Çünkü üçlü koalisyon döneminde özelleştikten sonra Türk Telekom'u alan İtalyan şirketinin yetkilisi şöyle demişti; "Ben ihaleyi pahalı aldım ama kar ederim. Çünkü dağdaki çobanda bile telefon var…" demişti.
Yani şimdikiler henüz başa gelemeden, dağdaki çobanımızda bile telefon vardı. Doğrusu biz telefonu bunlarla görmedik ki, ekonominin ölçüsüde cep telefonu olsun.
Çarşı pazar ateş yeri. Sebze ve meyvenin yanına gidilmiyor. Tane ile sebze, meyve alınmakta. Üreticiye gerekli destek verilmediği için üretim durma noktasında. Üreticinin malına gerekli destek verilmediği için, üretici maalesef üretmekten vaz geçmektedir. Elmas ve mücevherattan ithal vergisi alınmamakta. Lüks yatlara akar yakıt en az düzeyde ucuz verilirken, çiftçiye bu ucuz mazot çok görülmektedir.
Benim bu dediklerim çok yazılıp çizildi ama unutkan olduğumuz için hatırlatma gereğini duydum.
***
Yazımın başında savaştan bahsetmiştim ya, işte tamda burada dünyadaki ekonomik krizin sebebi bu savaş mı acaba demek istedim. Doğru bu savaş dünyadaki ekonomiyi ciddi manada etkiledi. Bizim ülkemiz gibi kırılgan ekonomiye sahip ülkeler tamamen ezildi. Ülkemizde enflasyonun etkisi ile günlük ürün etiketi değişmekte. Enflasyon oranında artırıldığı iddia edilen maaş artışı sadece bordro mahkumları ile alay etmektedirler. Ben emekli biri olarak 3886 TL ile geçinemeyecek bir durumdayım. Kira derdim yok, lüks hayat derdim yok ve kaldığım yer küçük bir Anadolu kasabası. Bu kadar küçük bir maaşlı bir emekli büyük metropollerde nasıl yaşar siz düşünün. Doğru cebimde telefonum var. Ama artık telefonda ekmek kadar, su kadar bir ihtiyaç haline geldi zamanımızda. Elektrik ve doğal gazın durumu ortada. İkisi de adeta evlerimizde bir aksesuar durumunda. Bazen bunları seyretmekle yetiniyoruz.
Ben bunları yazarken birilerini yermek için yazmıyorum. Ben realiteden bahsetiyorum. Gerçekler maalesef bu!!
Şimdi gerçek resime bakacak olursak eğer...
Savaş dünyayı etkisi altına almış. Okyanus ötesi bir bunak ve hemen dibimizde bir faşist, diktatör...
Bu iki kana susamış insanın ne yapacağı hiç belli olmaz. Dünyanın uzun bir zaman huzur görmeyeceği kesin. Enerjide Avrupayı esir almış bir Rus varlığı ve buna karşılık dünyayı tehdit eden bir Amerika askeri ve teknolojik yapılanma...
Arada debelenen bizim ülkemiz gibi devletler....
Bu gidişle ekonomik zorluklar artarak devam edecek...
Bizlerde bu zorluklar altında Bayram yaşayacağız...
Onun için hiç boşuna cepteki telefonla sorunu çözdüğünüzü zannederek, o mercimek kadar olan aklınızı harap etmeyin.
Gerçekçi olalım. Dünyadaki ekonomik kritik bahane ederek, kendi beceriksizliğinizin üstünü örteceğinizi zannetmeyin. Ekonomide duvara vurdunuz ve maalesef vatandaşın hali perişan.
Herkese Bayram tadında Bayramlar diliyorum.
Haki Korkmaz
Stockholm