Evet evet sen dostum sen! Siyasetle seçimden seçime ilgilenen, istediği aday seçilmediğinde "Cahil hocam bu halk, müstehak bunlara!" diye yanındakine dert yanıp isminin yazıldığı koca bardaktan kahvesini yudumlarken,"Celladına âşık olmuşsa bir millet…" tweet'i atıp, zevkine dönen arkadaş!
Hey! Hey, bir saniye bakar mısın?
Evet, evet dostum sen. Bütün gün iktidar medyasını dinleyip sen ve senin gibi düşünenler dışındaki herkesi kâfir ve vatan haini diye yaftalayan arkadaş!
Dur! Dur, hiçbir yere kaçma. İktidar partisi seçimi kazandığında bulduğu vasıtaya atlayıp edebe sığmaz şekilde camlardan sarkıp, karşı tarafa doğru holiganca 'koyduk mu?' '... itleri!' diye böğüren şahsiyet. Sana, ne dostum ne de arkadaşım diye hitap edeceğim, zîra sende bir iyileşme umudu göremiyorum. Ama sen de dinle bir saniye.
Eyy 21 yıldır muhalefette olup güya mücadele ettiği zihniyetin algı yönetimini çözememiş, milletin hassasiyetlerini hiçe saymış, millete rağmen milletle beraber olabileceğini düşünmüş; karşı tarafın hilesini hud'asını bildiği hâlde sandıkta o güvenceyi sağlayamamış, hiçbir uyarıyı dikkate almadan Meclise bedavadan terörist artıklarını sokmuş ve zannımca muhalefette kalmayı güvenli görüp iktidar olmamak için her türlü hatayı yapan muhalefet partileri!
Eyy bu iki ucu pisliğe bulanmış seçimde Türk milliyetçileri adaysız kalmasın diye yola çıkıp(!), 'seçmenimize danışacağız, istişare ile karar vereceğiz.' deyip karar zamanı geldiğinde telefonlara dahi çıkmayan, 21 yıldır bir gün söylediğini ertesi gün inkâr eden bir siyasi figüre seçmeninin oyunu pazarlayan ve o figürün elemanı olmayı kendine yedirebilen siyaset madrabazı! Sana söyleyeceklerime kelimelerim yetmez…
Ey 21 yıldır gençliğimizi, hayallerimizi, dinimizi, ilkelerimizi ve hatta iliklerimizi sömüren; gücü kuvveti eline alıp gerçeği eğip büken, türlü türlü hileyle milleti kandıran, camide Müslüman, kilisede Hristiyan, havrada Yahudi olup bizden görünen ama asla bizden olmayan; öz yurdumda beni garip koyup, elin savaş kaçkını mazlum (!) örgüt mensuplarını memleketin dört bir yanına doldurup kaderimin tayinine memur eden, 'gönderirsek Allah bizi yakar' deyip gırtlağına kadar yalan, riya ve şirke batmış güya yerli ve millî muktedir. Sözümün büyüğü sana.
Yeter ey mazlum milletim! Yeter hakkını yedirdiğin, zulme boyun eğdiğin! Yeter iktidarı elinde bulunduran dâhili ve haricî kuvvet! Sömüreceğin ne kaldı? Yeter, memleketin sınırlarını kendi menfaati için göz göre göre kevgire çevrilmesine müsaade edenler! Yeter Atatürk'ün kurduğu partide demokrasi kılıfıyla terörü besleyenler! Yeter Ata mirasında Ata'ya ihanet edenler! Yeter bir eliyle bozkurt, bir eliyle Rabia işareti yapanlar! Yeter kızıl elmanın ağaçta yetiştiğini sanan sonradan olma milliyetçiler! Yeter aklı kendine yetmeden koskoca Türk Dünyasına aksakal seçilenler! Yeter cemaatlerin elinde oyuncak olmuş devlet kurumları!
Sandıkta anlamadınız belki cevabı ama buradan haykırmak istiyorum. Yeter! Bıktık usandık bu iki yüzlülükten, yukarıdan bakışlardan, kalitesizlikten, zehirli dillerden, kapı arkalarında yapılan sinsi planlardan… Şükretmem istenen fakirlikten, yaşamak sanılan dört duvar arasında nefes alma çabasından… Yeter! Hiçbir şey yıkamazsa hükümranlığınızı gazabımız yıkacak! Mazlumun gözünden akan yaşlar sızlatmaz mı hâlâ vicdanınızı? Helalinden lokmasını kazanıp dimdik duran emekçinin alınteri yıkacak sofranızdaki haram aşı. Betona gömdüğünüz her toprak parçası hesap soracak sizden.
Eyy güzel kardeşim! Hâlâ geç değil. Dön ve muhakeme gücünü eline al! Bu topraklar senindir. Sızlanma hadi vatan sahipsiz deme. Akif'in dediği gibi "Sahipsiz olan vatanın batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır."
Şadiye Okur
29.05.2023