Böyle bazı tipler vardır, sevmeyiz biz onları.
Günümüzün deyimi ile 'marjinal' gelirler bize.
Kafamızdaki 'Türk' veya 'Müslüman' tiplemesine uymazlar.
Burunlarında küpe takılıdır, veya kaşlarında.
Saçları sanki aylar, yıllardır yıkanmamış gibi pösürmüş.
Sonra bazıları ağızlarını açar, başlarlar konuşmaya,
'Doğanın dengesi…', 'İklim değişimi…', 'Nükleer santrale hayır…'
Biz ise, Türk toplum yapısına uygun, farklı renklerde, farklı kesimlerle ama yine de tek tip kılık kıyafetimizle burun kıvırırız.
Geçen haftasonu amca oğlunun düğününde bozkurt işareti yaparak 'Irmağının akışına ölürüm Türkiyem'e oynamış olmanın verdiği özgüvenle
'Hadi ordan…' deriz.
'Bunca dert var. Millet aç, anlıyor musun, aç!
Bak yine terör esiyor, askerim polisim ölüyor, başka derdim yok da doğayla mı uğraşacağım?!?...
Hem sen hiç aynaya geçip baktın mı?
Sana mı kaldı tabiatı korumak?!'
Bunların bir başka türü daha vardır mesela.
Solcu, komünist bölücülerdir ama ağızlarını açtığında 'demokrasi veya hümanizm…' eksik olmaz.
PKK'ya terör örgütü demez bunlar. Onlar için bu soysuz itler 'özgürlük isyancılarıdır'.
Veya 'Faşist Türk Devleti(!) tarafından hakları gasp edilen adalet savaşçıları.
Ve biz, bütün devletçiliğimizle burun kıvırırız.
'Vatan haini bunlar, ağızlarından demokrasi eksik olmaz ama asıl dertleri vatanı milleti bölmektir.
Ve ayran-döner elimizde halay çekerken demokrasi nöbeti tutan veya tutanlara eşlik eden biz 'Bunlara mı kaldı demokrasi, hümanizm?!' deriz.
Bu tiplerin biraz farklı bir şekli de cırlak sesle karşımıza çıkar genelde.
Hele, hele de kadınsa vıyak vıyak hiç çekilmez.
Ağızlarından 'hukuk' ve 'adalet' hiç düşmez.
Kendilerini odak noktası yapmayı çok severler.
Büyük büyük manalı manalı laflarla geçerler kameraların, gazetecilerin önüne, bize adalet, hukuk ve kuvvetler ayrımını öğretmeye kalkarlar.
Ve biz, son anayasa referandumunu onaylayıp, 'Bir tek oyum var, o da 'Evet'' diyenleri alkışlayanlar, yine burun kıvırırız.
'Ne kuvvetler ayrımı, gavur icadı…' diye.
'Birlikten güç doğar, Türk onca asır tek adamın kılıcı altında dünyaya hüküm sürmüş. Yine tek kılıç altında toplanmalıdır' deriz 'Bunlara mı kaldı hukuk, adalet?!?'
Tabii bir de şu feministleri unutmamak gerek, değil mi?
Hani şu şiddet gören kadınlara sahip çıkan, kadınların sadece kağıt üzerinde değil, toplumda gerçekten erkekle eşit hak ve sorumlulukları sahip olmalarını savunan tipler.
'Ne varmış kadının toplumumuzdaki yerinde?' deriz.
İçimiz rahattır çünkü. Ne de olsa ya son anneler gününde, ya da son dünya kadınlar gününde face veya twitterden rahmetli Neşat Ertaş'ı anarak 'Kadınlar insandır, biz insanoğlu.' diye paylaşmışızdır.
Zaten inanmaz mıyız cennetin anaların ayaklarının altında olduğuna?
Bunlara mı kaldı 'kadın'ın haklarını savunmak?
Daha aklıma şu an gelmeyen kim bilir kaç konu, kaç örnek vardır.
Kaç kanayan yara vardır toplumumuzda.
Ama sırası değildir ki…
Terör varken, ekonomi varken, futbol varken…
Budur milliyetçiliğimiz bizim.
Vatan için ölmek veya öldürmekten ibarettir.
Ama nedense gelmek aklımıza vatan için yaşamak.
Ve dolayısıyla, evet.
Doğayı koruma, demokrasi, hümanizim, kadın hakları ve buna benzer nice nice konular, sorunlar, yaralar 'bunlara kalır…'
Çünkü tabiat kanunudur.
Sizin boş bıraktığımız alan, boş kalmaz.
Doldururlar.
Ve siz boş bıraktığınız için, vaz geçtiğiniz için, kimin doldurduğuna karışmaya hakkınız da olmaz.
Açıkca ifade edeyim,
yukarıda çizdiğim tiplere çok muhabbet beslediğim asla söylenemez.
Ve ben de o konuları sahiplenip büyük büyük laf edenlerin bir çoğunun niyetinden şüphe ediyorum, hatta niyetlerinin halis olmadığından eminim.
Ama bu tipleri sevmemem, bu tiplerin varlığı, söz konusu sıkıntıların var olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Maalesef memleketin tek derdi bölücü terör değil.
Evet efendim,
bu memelekette tabiat katlediliyor,
demokrasi katlediliyor,
hukuk katlediliyor,
kadın katlediliyor,
evlatlarımız katlediliyor…
Dolayısıyla, '...bunalara kalmasını' istemeyen elini kendi taşın altın koymalı.
Bunu yaparak bahsettiğim bu tiplerden olmazsınız.
Zamanımızın sıkıntılarına çözüm arayan, taşıdığı toplumsal sorumluluğunun idrakinde olan vatansever, milliyetçi bir birey olursunuz.
Mehmet Alp