Ne kadar acı değil mi? Saya saya bitiremeyip de "ve diğerleri" diyerek toparlamak.
Van depreminin simgesi bir Yunus vardı, hatırladınız mı? Hani babasından habersiz bir yere gitmişti de göçük altından çıkarıldığında "Saat kaç, n'olur babama söylemeyin; babam çok kızar." demiş, kısa bir süre sonra hayatını kaybetmişti.
İşte o Yunus'un çerçeveli fotoğrafını dönemin başbakanına armağan etmişlerdi. O zaman da merak etmiştim, bu fotoğrafı ne yapacak acaba? diye. Gözü doymayan, açgözlü müteahhitlere ibret olsun diye ihalelerin yapıldığı salonlardan birine mi asılacak, yoksa acıların üstüne bir çizgi çekilip bir köşede unutulacak mı? Eminim çizgi daha o anda çekilmiştir.
Aylarca Van'ın soğuğunda çadırlarda yaşadılar, bu sefer çadırlar yandı tutuştu.
99 depreminde bir günah keçisi buldular, Veli Göçer... Peki ona ne oldu dersiniz? Hiiiç! Bir süre yattı, o süre içinde de vicdanını rahatlattı çıktı. Olan gidenlere oldu, geride kalanlar o acılarla yaşamak zorunda kaldılar.
Veee 2023 06 Şubat! Bir kıyamet daha koptu.
Dünya,11 ilde yaşayanların başına birdenbire yıkıldı.
…
Göçük altındasın, çaresizce kurtarılmayı bekliyorsun, üç saat, beş saat on saat!..Belki yaralısın, canın yanıyor, belki çok acıktın, çok susadın, tuvaletin geldi.
En kötüsü, sen dışardasın ama çocuğun orada bir yerlerde kurtarılmayı bekliyor. Göçük altındaki çocuğunun elini tutan baba gibi mesela. Derler ya, "Ölüm var ölüm gibi ölüm var zulüm gibi."
Deprem bir doğa olayı olabilir, ama bu insanlar bu zulmü niye yaşadı? Japonya'daki insanlar neden yaşamıyor da biz yaşıyoruz?
Aradan tam bir yıl geçti, ama hala çadırlarda yaşayanlar var, şehirler hala harabe.
Ne desem boş ne söylesem yetmez!..
#unutmadık #unutturmayacağız etiketli paylaşımlar her yıl tekrarlanacak ve hiçbir işe yaramayacak. Bir sonraki deprem varsayımları söylenip dururken bir yandan da koca koca çürük çarık siteler, kağıttan evler mantar gibi çoğalmaya devam edecek.
Düşündükçe boğazıma bir yumru tıkanıyor ki, sormayın gitsin. Yutkunamıyorum.
Sahi aslında F16 pilotu olan astronotumuz döndü mü? 55 milyon dolara kaç depremzede ev sahibi olabilirdi?
...
"Ağlamakla gülmek kardeş." deriz ya, bu sabah okullarda depremde kaybettiğimiz canlarımız için saygı duruşunda bulunuldu. Anons geçen arkadaşımız saygı duruşunun nedenini açıklarken "Depremde kaybettiğimiz......." şeklinde ifade etti. Biz saygıda kusur etmedik, Ti borusu çaldı ve sustu, "Oturabilirsiniz çocuklar." dedim. Bir öğrencim parmak kaldırdı:
"Yanlış yaptık öğretmenim. Kaybolanlar için değil, ölenler için saygı duruşu yapılır." dedi. Ne yalan söyleyeyim, bir an güldüm. Sonra kaybetme sözcüğünün o anlamda da kullanıldığını anlattım.
Hayat bu işte, biz daha o anda kaldığımız yerden devam ettik.
Son söz:
"Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar."
Buradaki esas "ana" devlet olmalı, deprem olmadan önlem almalı, başka analar ağmamalı!..
(Meli-Malı cümleler kurmayı da hiç sevmem.)