İslâm toplum hayatına girdiği ilk yüzyıl da müthiş bir ün kazandı ! Ün kazandı diyorum, çünkü insanlığa bir nevî umut saçtı, herkes birbirine bu yeni inançtan, Hz. Muhammed'den (SAV) bahsetti ve bunun yanında O'nun verdiği mücadele ile yayıldı ! Dünyayı yeniden dizayn eden bu dinin Allah'ın dini olduğuna hemen herkes inandı, imân etti !
Sebepleri nelerdir ?
- Adaletle seslenişi...
- İnsan haklarına verilen önem...
(Köleliklerin olduğu bir dünya da ilk bu inanç bundan bahsetti...) - İnsanlar üzerindeki baskıyı kırması, toplumu yaşanır kılması ...
- İlîme, bilime verilen önem ...
- Ve bütün bunların yanında insan mantığında kabûl görür olması...
Bunları yazarken biz geldik aklıma, biz zaten böyle yaşıyoruz, biz Oğuz'lar ve dahî bütün Türk kavimleri böyle yönetiyor, yönetiliyoruz. Fakat dünyaya bu inancı yaymak gibi bir gayemiz olmadığından dünya bizim inancımızla tanışmıyor...Bizim inancımız tamamen Tanrı, doğa ve özellikle atalarımızın ruhları üzerine kurulu olduğundan yaymak derdinde değiliz ! İslâm'ı kabûl etmemiz de bu sebeple hiç zor olmadı. Çünkü Türk zaten bunların hepsini bilir ve imân eder, İslâm'ın bizlere emri bir tek ibadettir, çünkü İslâm'ın diğer emirleri zaten doğuştan bizimledir, Sultan Alparslan'ın deyişiyle;
"Biz Türk'ler temiz müslümanlarız, biad nedir bilmeyiz, bu yüzden Allah bizi aziz kıldı ..."
Biz deyince konuyu şaşıyordum Tanrı kulağına, Türk yücedir !
Neyse biz konumuza dönelim, İslâm tarihi çok geniştir, bunu burada konu alamayız ki zaten bu konuda bilirkişi de ben olamam, zîra buna ömrünü adamış bilginlerimiz varken saygısızlık etmem...
Öyle veya böyle günümüze geldi İslâm ve bugün halâ en mantıklı din, öyle veya böylesine gelince;
Öylesi dünyayı dizayn eden, dünyaya huzur bahşeden, ilimden gram şaşmayan İslâm...
Böylesi dünyadan bir haber, dünyaya baskı vaadeden, ilimle gram alâkasız İslâm !
Günümüz insanları yani bizler şanssızız ki İslâm'ın böylesine yetersiz yöneticilerine, (Alîmlerine!) denk geldik... Celâlettin Kurt hocamın bir deyişinde bahsettiği gibi;
" Ortaçağ Hristiyanları meleklerin dişi mi erkek mi olduklarını tartışırken, biz dünyaya ilîm yayıyorduk, şimdi biz horozların ötme vaktinde sabah namazının kılınıp, kılınmayacağını tartışırken, onlar dünyaya ilimle hakîmler !"
Pekîi bunu tartışan kimler ?
Bizim İslâmcılar !
İslâmcılar kimler ?
En belirgin anlatımıyla, parmakla göstermek ayıptır ama bastıra bastıra göstereceğim bugün devletimizi yönetenler ve onların kalemşörleri, bürokratları, memurları, amirleri, imamları ve hatta esnafları !
Adamlar hem aptal, hem de şüphesiz sahtekârlar.
Şimdi düşünelim her hangi bir Ateist yeterince de dürüst, ama inanmıyor. Bir gün İslâm'ı merak ediyor, okuyup anlamaktan öte etrafında keşfetmek istiyor, yan komşusu devlette yüksek kademe de bürokrat, beş vakit abdestli, namazlı, her ortamda Allah'ın kelâmını ediyor, yani bir nevî adam örnek müslüman bunun gözünde, ama işin içine biraz girince görüyor ki rüşvet mi dersin ? Adam kayırmamı dersin ? Hepsi bu örnek müslüman da mevcut !
Yakın akrabası olan bir yazara bakıyor, her dönem Hâc'ca gidiyor, bir vakit bile namazdan sapmıyor, her daim İslâm'dan dem vuruyor yazılarında, az biraz ısınıyor bizim Ateist bir de bakıyor ki adam sapık !
Neyse ya diyor tanıdığı bir esnafı gözlemliyor bu da aynı, iki kelimesinden biri Bismillah, Maşallah hatta bu işçilerine namaz şartı koşuyor biraz daha İslâmcı tam bu işte derken bakıyor ki bu da işçilerin hakkını yiyor !
Düşünün bu Ateist hak yolu buysa, ben yolumdan memnunum demez mi ? Şimdi bana kaldırıpta istisnalar kaideyi bozmaz demeyin, istisna değil günümüz İslâmcılarının geneli bu !
En son geçenler de birinin köşe yazısında okudum tamamen şu ifade vardı;
" İman Hatipli kızları gördüm, hep birlikte fotoğraf çektirmişler, hepsi de gülüyor dişleri göz önünde, böylesi bir neslin dişlerini gözler önüne sermesi ne kadar müsait bir durum ! "
Bizim buralar da bir tabir vardır öyle hello cello bir gazete de değil bugün en çok okunan gazetelerin birinde bu yazı ve altındaki yorumlar da cabası, ne demek dişi görünüyor ? Tabirimi caiz görün dişten hallenen adam nerelerden ?..
İlâhıyatçı bir Profesör bozuntusu da devletin televizyonunda;
" Namaz kılmayan hayvandır ! "
Diyor, yorumu size bırakıyorum !
Çağrı filmini hepimiz izlemişizdir, bir sahnesinde herkes kralın önünde eğilirken esir müslümanlar eğilmiyor kral da soruyor;
" Siz Peygamber'inizin önünde de eğilmez misiniz ? "
Müslümanlar o müthiş cevabı veriyor;
" Peygamber efendimiz Allah'ın Resulûdür ama sonuçta bir insandır, bizler yalnızca Allah'ın huzurunda eğiliriz !"
Geldiğimiz noktadaki farkı görmemek elde mi ? Bilmem ne şeyhin eteğini öpmek için sırada bekleyenler mi dersiniz, köpek gibi karşısında secde de duranları mı ?
Uzatmadan bitireyim, eskiden Laiklik modaydı onu yeterince suistimal edip içine ettiler, sırf yalanmak adına sahte laikler töremişti, laikliği din düşmanı ettiler milletin gözünde ! Şimdi onun modası geçti de Laiklik yeni yeni tekrardan özüne döndü... Sahte muhafazakârlığın, İslâmcı'lığında modası geçer, geçer de bu defa kaybettiğimiz özümüzü bulmak biraz daha zor gibi...