Uzun zamandır değişmeyen ve hatta belki de değişmeyecek gündemimiz Koronavirüs..
Covid-19 adıyla özelleştirdiğimiz bu güçlü virüs tüm dünyayı olumsuz etkilemekte ve bir çok insanın hayatına mal olmaktadır.
Corona' nın ilk hecesi olan "co" ile virus' ün ilk hecesi "vi" ile birleşmiş ve ingilizce hastalık anlamına gelen "disease" kelimesinin ilk harfi -d ile sonlanarak Covid halini almıştır. Ortaya çıkış tarihi olan 2019 yılının 19 ile de son halini bulmuştur Covid-19.
Nedenleri, belirtileri veya tedavi yöntemleri gibi konularda uzmanlar her gün televizyonlarda ellerinden geldiğince her şeyi anlatıyorlar. Bu sebeple burada uzun uzadıya aynı şeyleri tekrarlamaya gerek olmadığı düşüncesindeyim. Ancak tartışılmayacak tek gerçek var ki "artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak." Bugün bile düne göre daha farklı bir halde yaşıyoruz. Belki yarın çok daha farklı bir sabaha uyanacağız. Her gün artan vaka sayısı, içimizi burkan ölüm haberleri ve sayısının artması, alınan ve alınacak önlemler, gelecekte çok daha fazla şeyin eskisi gibi olmayacağını bize gösteriyor.
Bu anlamda insanımızı, hatta ülkemizi korumak amaçlı bir çok önlem alındı ve alınıyor. Merkezi yönetim olsun yerel yönetimler olsun, insan hayatını korumak adına ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Tedbirlerin yeterliliği veya zamanlaması tartışılır elbette ama kararların arkasındaki iyi niyete baktığımız zaman, hepsinin insan ve toplum sağlığı açısından çok önemli olduğunu görmekteyiz.
Tabii ki bu tedbirlerin yanında, toplum olarak bazı kurallaşmış tedbirlere uyulmadığını görmek de, hayatını kaybeden insanlarımız için duyduğumuz üzüntüyü bir kat daha arttırıyor ve bizleri gelecek için oldukça kaygılandırıyor. Yetkili veya yetkisiz herkesin açıklamaya çalıştığı önerilere kulak tıkayıp, parklarda oturan amcalar, mahalle gezmelerine ara veremeyen teyzeler, ortamlarından kopamayan gençler; her gün saat 21' de balkondan sadece alkışlayarak ödüllendirdiğimiz sağlık çalışanlarımızın işini bir kat daha zorlaştıracak ve daha güç hale getireceklerdir.
"Tedbir gibi akıl, güzel huy gibi asalet olmaz." özdeyişindeki gibi tedbirler aklımızın gereğidir. Aklımızı kullanarak zararı en aza indirgemek amaçlı ortaya konulan tedbirlere uymak, salgın virüse karşı savaşın en önemli yol haritasıdır. Mikro önlemlerin güçlü olduğu yerde, makro önlem almak hem zor olmayacak hem de daha olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Tedbirlere uyulmaması kadar acı bir hadise daha var aslında ..
Yeri geldiği zaman dinimize olan bağlılığımızla, namaz ve abdestimizle, hacılığımızla övünen, din ve iman konularında hassasiyetimizi kendimize referans gösteren bizlere, maalesef ki temizlik konularında bir çocuğa öğüt verir gibi ve bir de "aman ha" "sakın ha" gibi cümlelerle başlayarak tedbirler sunulmaktadır. "Temizlik imandandır" düsturunu şiar edinmiş bir dinin mensuplarına, ciddi anlamda temizlik konularından öğütler vermek, sıklıkla ellerin ve bedenin yıkanması gerektiğini söylenmesi ve bunları yaşamak da büyük acı aslında. Keşke dini konularda kendimizle övündüğümüz kadar da dinimizi yaşayabilseydik.
Amerika Salgın Hastalıkları Kontrol ve İzleme Merkezinin bile bilemediği ama her tartışma programının duvarına ALÇI olmuş ve her konuda bilgisi olduğu sanılan kişilerce yaz aylarında biteceği bildirilen bu salgından sonra çok güvendiğimiz ve samimi olduğumuzu düşündüğümüz inancımızı da ne kadar yaşayabildiğimizi değerlendirmemiz gerektiğini düşünmekteyim.
Nefes alan herkes için geçerli olan bu tehlikeli salgının ülkemizi ve dünyamızı terk etmesi ne kadar sürecek bilinmez ancak bu Koronavirüs de bir doğal afet gibi algılanmalı, ülkemiz için bir tehlike olarak kabul edilmeli, hatta önceki dönemlerde olmayacak şeylerin beka sorunu olduğu kabul ediliyorsa, Koronavirüs' ün de azılı bir düşman kabul edilmesi gerekmektedir. Topyekün savunmanın yapılması gerekmektedir. Birbirimize karşı hayati önem taşıyan sorumluluklarımızı yerine getirmeli geleceğimizi tehlikeye atmaktan kaçınmalıyız. Birliği sağlamalı ve önemle ısrarla istenilen kurallara uymalıyız.
Sağlıkla, Huzurla ama Evde Kalın..