Bir hafta evvel internet ortamında değerli hocam Yusuf Halaçoğlunun derlediği bir belge dolaştı.
Belgede kendini KÜRT kimliği altında gizleyen Ermenilerin listesi idi. Ama öyle sıradan vatandaş pozisyonunda olan insan tipleri değil. Yaptıkları iş ve eylemlerle Türkiye gündemine oturmuş zararlı haşere, türünden insan müseveddeleri…
Bundan dolayı elimden geldiği kadar, bilebildiklerimin üzerine ne koyabilirim diye biraz araştırmaya çalıştım...
Kürtler zagros dağları yöresinde, Irak'ın kuzeyinde, Türkiye'nin doğusunda yaşarlar.
İran, Suriye, Ermenistan topraklarında da varlıkları söz konusu. Toplam nüfusları 20-25 milyon civarındadır.
Kürtlerin tarihi ve varlıkları ile ilgili kesin bir bilgi yok. Kaynaklar Kürtlerin varlıkları ilgili çeşitli tanımlarda bulunmaktadırlar.
Kürt ismi nereden geliyor?
Bu konudada tarihçiler arasında bir birlik yok. Hepsinin söyledikleri farklı şeyler, farklı tanımlardır.
Sümer yazıtlarında KAF-DA-KA, Asur tarihinde (mö) KUR-Tİ-E aşiret adları ile yada, Helenistik dönemdeki KORDUENE, Roma döneminde GORDOUA olarak adlandırılmışlar.
Doğa bilimci Vladimir Minroski Kürtlerin İran asıllı olduğunu, diğer doğa bilimci N.J. Marr, Kürtlerin Gürcü olduğunu yazmaktadır.
Bir çok tanım ve tarihler var, ama bu tanımların dışındakilerin tümü politik ve siyasi amacla yazıldığı için yazma gereği görmedim. Bende kaynak olarak Anabritanica ansiklopediden faydalandım ve onun yazdıklarını daha doğru buldum.
Kürtlerleri Farslarla, Sümerler ile, Grekler ile ilişkilendirmek isteyen tarihçiler bile var.
Bu kadar belirsizliğin hakim olduğu bir millet için sağlıklı bir soy bulmak gerçekten çok zor.
Kürtlerin Ortadoğu coğrafyasının en kıymetli yerinde oluşu ve İpek yolu üzerindeki varlığı onları kıymete bindirmiştir. Ticaret ve dinler savaşının olduğu bir coğrafyada doğal olarak en fazla etkilenen topluluk olmuşlardır.
Savaş ve egemenliklerin hüküm sürdüğü bu coğrafyada, her gelen egemen güç kültür olarak, kendinden bir şeyler burada bıraktı. Bundan dolayıdırki Kürtçe dil olarakta bir birliği sağlayamıyor.
Bu farklılıklara göre kimsi lehçe diyor, kimileri de farklı dil diyorlar. Feyli, Kurmanci ve Sorani gibi lehçeler konuşulmakta. Türkiye'dekilerin konuştuğu lehçe, Kurmancidir genel olarak.
Kürtler feodal bir yapıya sahip oldukları için "AĞA" geleneği hep varlığını hisettirmiştir. Bundan dolayı gerek siyasiler, gerek istismarcı iktidarlar hep bu Ağa geleneğine destek vermişlerdir. Sadece Ağayı elde etmek yeterli sayılıyor, yöreyi kontrol etmek için.
Kürtler varlıklarını sürdürdükleri ülkelerde hep ikinci, yada üçüncü sınıf vatandaş muamelesi gördüler. İran ve Suriyede nüfus sayımına bile dahil edilmiyorlar. Ama Türkiyede çok farklı bir yaşam tarzları var. Çünkü Türkiye'de eşit haklarda vatandaş oldukları için; fırsat eşitliğinin her zerresinden faydalanama imkanına sahipler. Ticaretten eğitime kadar bütün kapılar sonuna kadar Kürtler için açıktır.
Böylesine bir rahat ortamın olması, Ortadoğu coğrafyası üzerinde hesabı olan Batılıları huzursuz ediyordu. Onun için hep ayrılıkçı fitne tohumlarını ektiler. Kendilerine uygun fıtratı bozuk kişiler ile hep kargaşa çıkardılar. O coğrafyanın yer altı zenginliklerini kontrol altında tutmak ve Türkiye'nin misak-i milli sınırlarını tekrar dizayn etmek isteyen güçler hep bu kartı kullandılar.
1925 Şeyh Said isyanı, 1930 Ağrı isyanı, 1937 Dersin isyanı gibi ciddi isyan girişimleri hep Türkiyeden toprak koparma hesaplarının yapıldığı zamana rastlar.
1972 de kurulan ve 1978 de ilk eylemini yapan Kürdistan işçi partisi (PKK( ise, varlığını hala ciddi bir şekilde sürdürmektedir.
Alevi Kürtler var mı? Şeklindeki bir soru çok sorulmuştur her ortamada.
Kürtler Sunni ve Şafi mezhebindendir. Kürtlerin Alevi olması söz konusu değil. Bu konuyu Rıza Zelyurt zaman zaman televizyon programlarında dile getirdi. Ama Maraş ve Tunceli yöresinde yaşayan Kürtler kendilerini Alevi olarak tanımlamaktadırlar. Bu konuyuda Doğan Koloğlu "Şirzi" adlı eserinde gayet net bir şekilde dile gerirmiş. Tehcir döneminde, Güneydoğu yöresindeki Ermeni nüfusu Tunceli yöresini mesken tutmuş. O zamnaları Tunceli ulaşım zorluğu ve savunma amaçlı en ideal yer. Buraya yerleşen Ermenilerin hepsi kendilerini Kürt ve Alevi kimliği altında kamufle ettiler.
Dikkat ederseniz yıllarca bizim elçilik temsilciliklerimiz ASALA tarafından şehit edildi. Ne zamanki Asala kendini tam olarak pkk'nın içine adapte etti,o zamandan beri Asalanın kendi başına etlem yapma gibi bir işlevi kalmadı. Çünkü pkk'nın lideri AGOP ARTINYAN'dı (Abdullah Öcalan). 1983'te Başbağlarda 33 kınalı kuzuyu şehit eden çete lideri Ermeni Şemdin Sakıktı.
Aslında biz hafızamızı zorladıkça buna benzer listeyi çoğaltabiliriz.
Kısacası ben şunu belirtmek isterim; Anadoluda acıyı ve tatlıyı beraber yaşamış bu milletin adı topyekün Türktür. Bu birlikten rahatsız olanlar, bizleri birbirimize düşman etmişler. Sadece İstanbul'da dört buçuk milyon Kürt-Türk evliliği var. Bu kadar iç içe gecmiş bir milleti kimsenin bozmaya, ya da farklı alanlara çekmeye hakkı yok.
Et tırnak değil bizimki, yürek ve kan bağıdır artık. Bin yıllık birliktelik masalı bence bir tuzak; biz Kalu beladan beri bir milletiz. Türküleri ile ağlayan, Türküleri ile oynayan aynı boyun, aynı soyun kollarıyız. Bu sıkı bağın rahatsız ettikleridir bizi bölmeye çalışan.
Ben babası Kürt, annesi Türk olan, Türk oğlu Türküm. Anlıma silahda dayansa bu inancımdan asla geri adım atmam. Benim gibi düşünen milyonlar var bu ülkede . Bu inancla biz Çanakkale'de, Dumlupınar'da, Sakarya'da omuz omuza mücadele vererek, birbirimizin kucağımızda şehit düştük.
Onun içindirki NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE diyorum.
Haki Korkmaz
Stockholm