İnsanoğlu denilen omurgalı memelinin yazılı tarihi beş bin yıl. Bu beş bin yıl göz önüne alındığında, on ya da on beş yıl dediğimiz nedir ki...
Bu yüzden, söyleyeceklerime "daha dün" diyerek başlamaktan çekinmeyeceğim.
Daha dün, evet daha dün delik çoraplarıyla, içine elini saldığında astarını avuçladığı cebinden başka bir şeyleri olmayan insanların, önlenemez maddi yükselişine tanıklık ettik, manevi yönlerinin yükselmesini beklerken.
Bize inançlarının erdemlerinden bahsederken, şişkinleşen cüzdanlarını gizleme gereği bile duymadılar, çoğumuz aldırmadık.
Mülk Yaratıcıya aittir diye hançerelerini yırtarcasına bağırmalarına rağmen, lüks jip ruhsatlarının adı hanesinde kendi isimleri yazıldığında, önemsemedik.
Çoğunluk hızla yoksulluğun tabanına çakılırken, bir zümrenin zenginliğin zirvesine bayrak dikmesini görmezden geldik.
Şimdi bu zümreye uzaktan bakınca, gösteriş ve sefaletin saç saça, baş başa kavga ettiğini görüyor gibi oluyor insan.
Bunları neden yazdım ? İçimi döktüm; ruhsal bir rahatlamaya ihtiyacım vardı belki. Belki de nedeni olan ancak sonucu olmayan bir yazı yazmak istemiş olamaz mıyım ?
Kaygılarımla.