Hıristiyanların "kilise nikâhı", Musevilerin " havra nikahı' olmasına karşın, İslam'da camide nikâh töreninin yapılması şartı yoktur. Hayrettin Karaman Hoca, "Mukayeseli İslam Hukuku" adlı eserinde "nikâhı müftünün kıyması fıkıh bakımından da bir gereklilik değildir." diye yazıyor.
Meclis'e getirilen tasarıyla resmi nikâhın müftüler tarafından ve camiide kıyılması planlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan dış ve iç siyasette her sıkıştığında dini kullanarak gündemi değiştiriyor ve saflarını sıklaştırıyor. Yine aynı yola başvurdu ve yıllar önce planladığı bir projeyi hayata geçirme hamlesini yaptı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken kıydığı bir nikâhta : "Türkiye, nüfusunun yüzde 99'u Müslüman bir ülke olmasına rağmen iki kez nikâh kıyılması anlamsız. Resmi nikâh kıydıran vatandaşların işi bitmiyor, bir de dini nikâh kıydırmak için uğraşıyorlar. Bu eksiklik müftünün nikâh kıyması ile giderilebilir. Diyanet ve merkezi yönetim bir araya gelerek, nikâh kıyma işlemini müftülere verebilir. Böylece yasal ve dini nikâh iki kez yerine bir defada kıyılabilir." demiş.
Müslüman her vatandaş gibi hemen hepimiz resmi nikâhın ardından dini nikâh yaparak evlendik. Gelenekselleşmiş bir usül. Peki İslamda dini nikah var mı? Hayır. Dini nikah diye bir zorunluluk yok. İslamda " nikâh, iki şahitle yapılan özel ve sivil bir sözleşme. Nikâh işleminin din adamı tarafından veya dini bir mekânda yapılması da şart değil."
Hıristiyanların "kilise nikâhı", Musevilerin " havra nikahı' olmasına karşın, İslam'da camide nikâh töreninin yapılması şartı yoktur. Hayrettin Karaman Hoca, "Mukayeseli İslam Hukuku" adlı eserinde "nikâhı müftünün kıyması fıkıh bakımından da bir gereklilik değildir." diye yazıyor.
Tarihdeki uygulamalara bakalım; İslam öncesi Türk boyları arasındaki evlilik merasimlerindeki ortak nokta dini tören. Bir din adamı eşliğinde yapılan evlilik merasimi bazen kız evinde olurdu, bazen yaşanılan zümrenin meydanında kurulan beyaz bir çadırda gerçekleşirdi."
Türkler, İslamiyet'e geçtikten sonra da eski geleneklerinin birçoğunu devam ettirmişlerdir. İslam fıkıhçıları da, Türklerdeki her adetin yıkılmasından ziyade İslam esaslarına uygun olmayan uygulamaların kaldırılması gayesini gütmüştür.
Kaşgarlı Mahmut Divan-ı Lügat-it Türk adlı eserinde, Selçuklular döneminde nikâhın devlet görevlisi olan kadılar tarafından kıyıldığını yazar. Memluklular "nikâhın kayıt altında tutulması ve evliliğin denetlenmesini günümüzdeki notere denk sayılabilecek görevliler" marifetiyle sağlardı.
Osmanlılarda nikâhı ya kâdılar kıyar veya nikâhın kıyılması için kâdıdan izin alınırdı. Nikâh için kâdıdan izin almak da yetmezdi. " Şeyhülislâm Ebussuud Efendi, zamanın bozulması ve kız kaçırmaların artması gerekçesiyle, nikâhta mutlaka kızın velîsinin iznini arayan fetvâ verdi. Fetvâ Kanunî Sultan Süleyman tarafından kanun hâline getirildi.
İkinci Abdülhamid "Nüfus Sicili Nizamnamesi" ile kızın velîsinin izni yanında kadılardan, kamu otoritesinden "izinname" alınmasını da zorunlu kıldı. Yani resmi nikah işlemi uygulamasını başlattı! Cumhuriyet döneminde de kadınlara verilen pek çok hakkın yanı sıra tek eşle evlilik esası da getirildi. İttihatçıların çocukları, kadınları korumak için çıkardığı "Aile Hukuku Kararnamesinide unutmayalım..
Sırası gelmişken "Osmanlılarda ne nikâhın, ne de boşanmanın kaydı tutulurdu. Her şey erkeğin iki dudağı arasında idi.." sözü de külliyen yalan efendim!
1926' yılında yürürlülüğe konulan Türk Medeni Kanunu ile Patrikhanelerin, din işleri dışındaki yetkileri kaldırıldı. Müftüler camilerde nikah kıymaya başladığında gayri Müslüm vatandaşlar da "bizim nikahımızı da kiliselerde papazlar, sinagoiglarda hahamlar kıysın, resmi işlerimizide Patrikhaneler ya da Hahambaşılığı yürütsün " derlerse ne olacak? Patrikhanelere, Hahambaşılığına din işleri dışında yetki verilmiş olmaz mı !!! Türk Medeni Kanunu'nun ilgili maddesi ne olacak? Beyler iyi düşündünüz mü...
Müftüler de Medeni Kanun hükümlerine göre resmi nikâh kıyacaksa imam nikâhı yasaklanmalı, kaldırılmış olan ceza geri getirilmelidir.
Sevgi ve Saygıyla
Sevginaz Hamevioğlu