Öncelikle "Allah rahmet eylesin. Başınız sağ olsun. Allah sizlere sabır versin" diyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Kızçelerim babanızı hiç tanımadım. Sosyal medya üzerinden ne kadar bilgi sahibi olduysam o. İnsanız... Beşer de şaşar da... Hepimiz gibi eğrisiyle, doğrusuyla, sevabıyla, günahıyla en nihayetinde bir insan, bir eş, bir baba idi.
Babanızın kaybı milyonlar gibi beni de samimiyetle çok üzdü. Hâlâ daha ben kabullenemiyorum bu durumu ki sizler bu acıyı nasıl taşıyasınız?
Tam da yılbaşı arefesinde yeni yıla, belki de yeni umutlara kapı açmayı dilerken yaşadınız bu acıyı. Adet yerini bulsun diye özenle hazırlanmış bir sofraya oturacak, biraz fındık, fıstık atıştıracak, 10'dan geriye sayacaktınız belki de.
Artık her yılbaşı arefesi size yarım kalan hikayenizi hatırlatacak. Bu hep böyledir. Hep özel günlerde, özel anlarda hissettirir sevdiğinin yokluğu... Bayramda öpülecek el, karnenizi aldığınızda koşa koşa göstereceğiniz babanız yok şimdi. Bir avuç toprak, soğuk bir mezar taşı...
Diyebilirsiniz ki "canımızı acıtacak şeyleri neden bize söylüyorsun?"
- Güçlü olmak zorundasınız! Maalesef şu yalan dünyada sizin payınıza düşen bu. Bu yoklukla yaşamayı hayat öğretecek size. Şimdi etrafınızın kalabalık olduğuna aldanmayın. El, ayak çekilecek bir gün. Anneciğinizle kalacaksınız. Babanız, annenizi seçtiğine göre mutlak çok özel bir kadındır. Onun kanatları altına sığının. Her anne evladı söz konusu olduğunda arslan kesilir. Korkmayın!
Hemen yanı başınızdaki ağaç gibi yapraklarınızı dökmüş, bükmüşsünüz boynunuzu. Kaldırın başınızı! Şimdi başı dik yürümeyi en çok hak eden sizlersiniz masum iki yürek olarak bu karanlık, bu şer ekseninde. Sizler babanızın Atatürk çiçeklerisiniz.
Acınız çok büyük biliyorum ama kininiz dininiz olmasın. Sevgiyle, saygıyla bakmaya çalışın insanlara. Yoksa ne farkımız kalır kötü adamlardan?
Karşınıza çıkan her ne ise koşulsuz itaat etmeyin. Hep sorgulayın. Babanızın makam, mevki uğruna değil de sahiden de kıymet verdiği Büyük Türk Atatürk'ün dediği gibi "Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" bireyler olun.
Okuyun, babanızın size okuduğu gibi bolca kitap okuyun. Büyük insanlar, büyük kadınlar olun. Altın bileziğinizi mutlaka takın bileğinize.
Doçent olun mesela babanızdan kalan boşluğu doldurun. Savcı olun mesela babanızın dosyasını boş gönderen savcının yerini doldurun. Avukat olun mesela hem dünyada hem de ahir zamanda olsa bile babanızın hakkını arayın. Bugün bu mesele ne kadar aydınlatılır bilmem ama bir gün açın KARA kaplı defterleri, sorun hesabını. Adalet ile hukuk ile... Öğretmen olun mesela sizin yaşadıklarınızı başka çocuklar da yaşamasın diye karanlığı aydınlığa çevirin. Şair olun, yazar olun, hikayelere, destanlara dökün acılarınızı.
Şu sıralar kendi karısını, evladını sizin yerinize koyup düşünmeyen yüzlerce insanın "vardır bir bildiği" diye beylik lafları savurduğunu görüyorum ya bütün acılarınıza rağmen empati kurun. Halden anlamazsak birbirimizi de anlayamayız.
Zor değil mi? Belki de bizlerin bir halt yiyemeyişimizi size yüklemek bencillik. Biz adaletin, hakkın, hukukun yanında olarak bir nebze de olsa size omuz vermeye çalışıyoruz. Her yerde söylerim bizim gibi insanların kötü adamlardan farklı olarak elindeki tek "silahı" "Umut etmek"tir.
Umut etmek zorundayız. Bir gün her şeye rağmen o duvara çizdiğiniz kırmızı ay yıldız var ya onun gölgesinde çocuklarımızın güvende, huzur içinde, boynunu bükmeden, gelecek kaygısı gütmeden yaşaması içindir bütün gailemiz.
Milliyetçiliğin düşürüldüğü hali babanın kanıyla birlikte yerden kaldırmamız gerek. Bu size de millete de borcumuz. Tü kaka bir şey olsaydı Koca Türk koyar mıydı altı okunun içine?
Zaten kayıp nesildik ama bize anlatılamamış, anlamamışız. Bu ablan şu sıralar suskunluğuyla nam salanlara senelerce oy verdi. Terk edeli epey epey çok oldu ama cesareti aldıkları yerler bizmişiz ya işte onu bir türlü hazmedemiyorum.
Kızçelerim; acınız dinmeyecek ama bir gün şu an uzak da olsa bir gün gelecek hafifleyecek. O yanı başınızdaki ağaç mevsimi geldiğinde nasıl yeşillenecekse sizler de Atatürk çiçekleri gibi açacaksınız.
Sabır, sabır, sabır diliyorum. Bir gülümseyişinizi görmeyi ne çok isterdim.
Allah yolunuzu, bahtınızı açık eylesin. Güzel insanlarla karşılaştırsın. Çirkin, kalbi zift, suskunluğu zehir insanlarla karşılaştığında neler olduğunu gördü bu Türkiye kurtlar sofrasında.