O kadar kesin ki 'doğrularınız(!)'...
Hiç aklınıza gelmiyor değil mi, yanılanın siz olabileceği?
Ah keşke şöyle kendinizden bir adım geri atabilseydiniz,
fazla değil, sadece bir adım uzaktan görebilseydiniz kendinizi.
Hiçte her şeyin doğrusunu bilen tek kişi olmadığınızı görürdünüz.
Sizin gibi 'her bildiği doğru olan(!)' bir çoğunluğun sadece ufak ve önemsiz bir parçası olduğunuzu anlardınız.
Ve hatta, sadece vasat, sıradan, kayda değmez bir parçası...
O kadar hatasızsınız ki…
hepimizin boğazımıza kadar boka batmasında herkes suçlu, bir tek siz değilsiniz!
Ama en fazla suçlu, bildiklerimizi her daim sorgulayan, çok şey bilmediğimizi kabul eden bizler, değil mi?
Her şeye kesin doğrusunu bilerek,
gözü kapalı,
düşünmeden,
öncesini sonrasını tartmadan,
sırf sizin gibi 'her şeyi bilenlere(!)' has bir 'cesaretle(!)' dalan sizin asla suçu yok.
Sizin gibi kesin hükümlü olmayan bizler haindir zaten,
tereddütleri olanlar korkaktır.
Öyle ya,
haddimize mi ahirette bile kimin nereye gideceğine karar veren sizler varken, düşüncelerimizi söylemek.
Haddimize mi, sizler düşünmezken, düşünmek?!?
Müthiş bir rahatlık vermeli insana adalet duygusundan yoksun olmak...
Gerçi,...
Adalet duygusundan yoksun olana insan denir mi?
Sürüyle yaşamayan hayvanlar bile, ihtiyaçlarını giderecek kadarla yetinir, daha fazlasına tamah etmezken, bir türlü doymak bilmeyen sizlere ne demeli?
Hayatınıza karşı kendinizin sorumlu olduğu hiç aklınıza geldi mi?
Hani her kötülükten hep başkaları sorumlu ya…
Siz hiç yanlış bir şey yapmadınız ya...
Yalan mı?
Suçlayabilecek kimseyi bulamayınca 'kader' diyerek topu Tanrı'ya atmıyor musunuz?
Başkalarının yaptığı hatadan öğrenmeyi geçtim, kendi hatalarınızdan hiç ders almaya çalıştınız mı?
'Bu kadarı da kader olamaz,
bu benim salaklığım, nasıl böyle aptal olabildim?' dediniz mi hiç?
Suçun sadece kendinizde olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Kendinizde hiç hata aramamanın mükemmellik iddiası olduğunu,
mükemmel olan tek varlık ise Tanrı'nın olduğunu,
dolayısıyla aslında Tanrı'ya şirk koştuğunuzu hiç aklınıza getirdiniz mi?
Yok, yani... Hani sergilediğiniz sahte, riyakar mütevaziliğin aksine, hatta bu tavırla bile ne kadar mükemmel müslüman olduğunuzu herkesin gözüne sokuyorsunuz ya…
Onun için sordum.
Hiç düşündünüz mü,
belki bu gün sadece kendim için değil, etrafımda ki insanlar için de yaşarsam, kendim istediğim hakları onlara da tanırsam,
kendim için beklediğim sorumlulukları onlara karşı vazife bilirsem...
Belki,
belki az da olsa bir şey düzeltebilirim diye?!?!...
Gerçekten,...
merak ediyorum,
itiraf edeyim.
Hiç bir sebebiniz yokken sahip olduğunuz öz güvenin kaynağını merak ediyorum.
Hayatı bu kadar kolaylaştırabilen dogmalarınıza nasıl sorgulamadan tapabildiğinizi merak ediyorum.
İşinize geldiği gibi istediğiniz zaman takınabileceğiniz onca kişiliklerinizle nasıl bu kadar barışık yaşayabiliyorsunuz merak ediyorum.
Onca insanın hayatını cehenneme çevirmenize rağmen sizi cennete gideceğinize inandıran dini merak ediyorum.
Merak ediyorum,
çünkü bir çok şeyi bilmeyecek kadar cahil olsam da,
sizin gibi asla olmak istemediğimi bilecek kadar alimim.
Sizinle alakadar tek dileğim var Allah'tan,
o da bir gün kendinizi benim gözümden görmeniz.
Kendinizde benim gördüğümü görmeniz.
İşte o zaman, eminim bırakın insan içine çıkmayı, aynaya bile bakamayacaksınız.
İşte o zaman huzur bulacağım sizden.
Mehmet Alp