Yeni referandum vesilesiyle bugünlerde vatanseverlik pek yakışmadığı ağızlarda revaçta. Evet oyu verirsek vatansevermişiz, hayır verirsek vatan haini! Herkes kendince bir sevme şekli tutturmuş gidiyor. Kimi arsa rantıyla banka hesabını şişirdiği için seviyor vatanı kimi bir baltaya sap olamayacak kifayetsizliğiyle sırf İslamcı gözükerek adam yerine konulduğu için. Sahtekârların yüksek sesle vatanseverlik türküleri söylediği bir tımarhaneye döndü vatan. Kopan çığlıklara bakarsanız vatanı en çok yurdun minik evlatlarının bedenlerine ve geleceklerine tecavüz eden alçaklar seviyor.
Kendimi bildim bileli bir kenarından tutunduğum bu kavramı artık anlayamaz oldum. Bir zamanlar inandığım en üst değer olarak defalarca canımı ayaklarının önüne serdiğim vatanı da vatandaşlarımı da tanıyamıyorum artık. Boğazınıza yapışıp nefesinizi kesen şeyin içinde doğduğunuz için ana gibi gördüğümüz vatanın elleri olduğunu anladığınızda ne yapar, ne hissedersiniz? Böyle anlarda yalçın kayalarda boşu boşuna yankılanıp yine size döner sesiniz.
Hayata dair gerçek fikirlerimizi söyleyemediğimiz, söylediğimiz an işimizden aşımızdan geleceğimizden edildiğimiz, sürekli yalan söylemek zorunda kaldığımız bu ülkede bırakın kendimiz olmayı, muktedire benzemeye çalışarak yaşamak dahi imkânsız. Çünkü ne yaparsak yapalım gerçekten anladığımızda sevmeyi bırakın ahlaksızlıkları ve vicdansızlıkları karşısında delicesine tiksindiğimiz bu insanlar gibi olamaz, onları taklit edemeyiz.
Bu yüzden anladık ki kanunların bireyi korumadığı bir yerde vatandan bahsedilemez. Hatta vatansızsındır. İnsanların biat edenler ve etmeyenler olarak iki temel kategoriye ayrıldığı, kursağa girecek her lokmanın egemen tarafından emek ya da liyakat yerine bu siyasi saiklerle belirlediği bir ülkede egemenlerin vatan sevgisinden bahsetmesi korkunç bir sahtekârlık hatta alçaklıktır. İnsanların ekmek parası kaygısıyla sustuğu, yalan söylediği, inanmadığı gibi konuştuğu, sahtekâr siyasetçilere, imamlara, şeyhlere, cemaatlere tutunarak nefes alabildiği bu tımarhaneyi sevmek hiçbir şekilde bir üst değer olamaz.
Vatanı sevmek taşı toprağı sevmek değildir. Vatanı sevmek her şeyden önce adil, özgür, eşitlikçi bir düzeni sevmektir. Vatanı sevmek kendinizi gerçekleştirebildiğiniz, gerçekleştirdiğinizde kendiniz kalabildiğiniz, onurlu bir şekilde yaşayabildiğiniz yuvayı sevmektir. Vatan İslamcı muktedirin dayattığı özünden saptırılmış kanunlar demek değildir. Vatan bizi biz yapan törelerin, değerlerin, ilkelerin çelikleştiği, tüm bunların bağrında Türk kimliğinin yüceldiği ve medeniyet ailesinin saygıdeğer bir parçası olduğu ortak koşulların adıdır. Vatan için ölmek demek eğer Türklüğü yücelten bu değerler için değilse dünyanın en saçma eylemidir.
Hukukun bir diktatör elinde oyuncak olduğu, hâkimlerin muktedir karşısında düğme iliklediği, çoğunluğun taraflı medya eliyle manipüle edilip radikalleştirildiği, cumhuriyetin kurucu değerlerine bizzat imam hatipler eliyle düşman nesiller yetiştirildiği, vatana ihanetin adeta ödüllendirildiği ve entelektüel derinlik sayılarak taltif edildiği, ülkenin kurucu unsuru olan Türk kimliğinin adeta şeytanlaştırıldığı, bizi biz yapan ortak değerlerin yerine içinden çıktığı Arap toplumuna bile merhem olmamış İslamcılık denen tımarhane öğretilerinin dayatıldığı, kadınların giyim kuşamları nedeniyle en üst seviyeden kınanıp alt tabakadan saldırılıp dövülmeye başlandığı bu gayya kuyusunu sevmek artık hiç kolay değil.
Bu yüzden bu ülke tekrar bizim olana dek vatan sevgimi kaybettim, hükümsüzdür.