Okuyucu, Son krifos ve Kutsal İkona'yı bilecektir.
Son Krifos Ötüken'den çıkmış ve iki baskı yapmıştı.
Kutsal İkona da Panama'dan çıkmıştı.
Biz yazarın yakınları baştan üç roman düşünüldüğünü biliyorduk
Üçleme Karakula ile tamamlanmış oldu.
Zor bir süreçti.
Turgay'ın yirmi yıla yaklaşan bir zaman diliminde bu belgesel roman dizisi üzerinde çalıştığını bilmenizi isterim.
Öyle böyle bir zorluk ve eziyet değildir.
Kılı kırk yararak, her konuyu araştırması, yarım düzine doktoraçalışmasına bedel bir tarama gerektirmiştir.
Bu malzemenin kurgulanması başka ve çok daha zorlu bir aşamadır.
Turgay'ın ömründen ömür aldığına şahidim.
Bu eserler kolayına çıkmaz.
Yazarından intikam alır.
İyi ve güzelin bedeli ağırdır.
En ince akademik çalışmaların titizliğine roman dili ve kurgusunun çok yönlü titizliğini ekleyen başına büyük dert alır.
Yazar beklentiyle yazmasa da toplum adına girişilmiş bir fedâkârlık sayılması doğrudur.
Yaratıcılık sancısız olmaz.
Her eserin gayret ve çile değeri vardır.
Edebî değer kolayına yakalanmaz.
Böyle eserlerin değeri bir kaç yönden anlaşılacaktır.
Tarihçiler, sosyologlar, özellikle din sosyologları, etnologlar, filologlar ve daha başka alanlardan uzmanların eğileceği eserlerdir.
Her biri için çok malzeme vardır.
Roman kurgusu ve dil estetiği açısından bakacaklar için de önemli birer örnektir.
İlk ikisini okumuştum.
Karakula'ya göz gezdirdim.
Yalnız, her üçü de benim bildiğim hallerinden çok farklılaştı.
Defalarca gözden geçirildi, ekleme ve çıkarmalarla yeni baştan yazıldı.
Demem o ki, bu üçleme haliyle sadece biri değil, hepsi yenidir.
Benim gibi ikisini okuyanlar üçünü birden okuma ihtiyacını duyacaklar.
O zaman, 200 yıla yaklaşan geçmişiyle, Doğu Karadeniz'deki gizli hıristiyanlık-müslümanlık gözümüzde, zihnimizde apaçık canlanacak.
Bu bizim geçmişimizdir ve bilinmelidir demek yetmez.
Mutlaka bilinmelidir.
Post Yayınevi'ni, sevgili Hayri Ataş'ı tebrik ediyorum.
Büyük bir cesaretle bu büyük işe girişti ve kültür hayatımıza bu üçlemeyi kazandırdı.
Turgay'ın bu üçlemeden sonra ülke çapında çok aranacağını, konuşacağını-konuşturulacağını, meselenin her yönüyle gündeme geleceğini ummak isterim.