Genç adam evinin bahçeye açılan kapısının önünde oturmuş yarın insanlara bu durumu nasıl anlatacağını düşünüyordu... Büyük bir hata yapmıştı.
En büyük hobisi avlanmaktı. Bir av macerasında tuzaktan kurtardığı çakal yavrusunu evine getirir tedavi etmiş sonrasında da bahçesinde ona yer vermişti...
Komşularının bütün uyarılarını duymamazlıktan gelen genç adam sonrasında çakal yavrusunun mahalle sakinlerine verdiği zarar sonrası gelen tepkileri de öfkesi ile savuşturmayı ustalıkla başarmıştı...
Ta ki kendi tavukları artık büyüyen çakal yavrusunun hedefi oluncaya kadar... Aslında gerekeni yapmış ve onu kasabadan uzaklaştırmıştı ama bugün geri dönmüştü ...
Kışın aç kalan çakal daha önce yemek bulmakta zorlanmadığı yeri unutmamıştı... Ve tek de gelmemişti...
Genç Ada'm gece seslere uyandığında geç kalmıştı ... Kasabadaki hayvanların bir çoğu telef olmuştu artık...
Şimdi önünde cansız yatan çakalı izlerken sabah kasaba halkına ne cevap vereceğini düşünüyordu... Artık gündoğumu yakındı...
Fazla beklememişti.. Komşularından yükselen çığlık halkı erken uyanmaya zorlamış... Çığlık seslerini çığlıklar takip etmişti... Manzara netleşiyordu ve suçlu belliydi aslında...
Genç Ada'mın evine doğru öfke ile yürüyen insanların sesi kapının önünde cansız yatan çakalı görünce birden kesilmişti...
Genç Ada'm halen akıbetinin ne olacağını sorgularken kendini omuzlarda bulmuştu, şaşkınlığı yüzüne yansıyordu... O artık kasabanın kahramanıydı... Kasabayı çakal belasından kurtarmıştı...
Omuzlardan indiğinde tebrikler art arda geliyordu ... Hatta halktan biri onu ödüllendirmek düşüncesini de haykırmıştı...
Herkes mutluydu... Kendisi hariç ... Yanına yaklaşan peder kulağına eğilip fısıldayana kadar.
'Eğlenmene bak evlat şaşıracak bir şey yok... Tarih çöplüğünde senin gibi sahte kahraman çok... Halk sahte kahraman olduğunu anlamaz ... Anlayanların sesini zaten duymazlar. Gerçekler de bir iki nesil sonra konuşulur ki o Zaman da zaten sen olmazsın....'
A.Demir