Kürsüde emekli general önündeki sıralarda ise ülkenin en ünlü strateji uzmanları vardı. Konu ordusu güçlü bir ülkenin en kolay işgali nasıl olurdu? En az zaiyat nasıl verilirdi?
Önce emekli general düşman ordusunu tanıtmaya başlamıştı. Az sayılmayacak bir askeri güce sahiptiler. Ülkenin coğrafi özellikleri de işlerini zorlaştıracak türdendi... General uzun uzadıya insan yapısından dini inanışlarına, sosyal hayatlarına kadar ne varsa anlatmıştı. Sustuğunda karşısındaki uzmanların görüşlerini not etmek için kalem ve kağıt hazırlamıştı.
Düşünceler de ard arda gelmeye başlamıştı.
Şu yapılabilir, bu yapılabilir..
Generalin yüzündeki ifade yeni bir fikrin henüz ortaya atılmaması dolayısıyla gergindi. Bitirmek istiyor gibiydi... En arkalardan kalkan eli görmüştü. Ama o bir strateji uzmanı değildi. Bir tarihçiydi.
'Buyrun ,sizi dinliyoruz.'
'Neden en iyi bildiğiniz şeyi yapmıyorsunuz? Anladığım kadarıyla zaten halkı medya ve internet ile hipnoz etmiş, stratejik yerlere adamlarınızı yerleştirmişsiniz. Gerisi kolay değil mi?'
'Tam anlayamadım. '
Generalin yüzünde az sonra yapılacak konuşmanın ne olduğunu cümle cümle biliyormuşçasına bir rahatlık vardı.
'Anladığım kadarıyla bu halk hayal dünyasında yaşıyor. Daha doğru yaşamasını sağlıyorsunuz. Hayal kuran insanların Orduya ihtiyacı yoktur. Zaten her biri kahramandır. Ya da kendi kahramanlarını zaten yaratmışlardır.
'Evet, devam edin. Tam olarak ne öneriyorsunuz?'
'Bir tuz kütlesini elinizle tam olarak yok edemezsiniz ... Ama onu bir su kütlesinde kendi haline bırakıp önce dağılıp çözülmesini sonra yok olmasını çok rahat izleyebilirsiniz ... Hem enerji harcamanıza da gerek kalmaz.'
'Peki o tuz kütlesini suya girmeye nasıl ikna edeceğiz?'
Salonda gülüşmeler duyulmuştu. Ama tarihçinin susmaya niyeti yoktu.
'Şu gülen arkadaşların bu salona nasıl geldiğini düşünelim... Daha iyi bir makam ve daha çok para değil mi? İçeride adamlarınız olduğunu söylediniz. Onlara da bu arkadaşlara teklif ettiğinizden biraz yüksek teklif sunarsınız. '
Salondakilerin suratı asılmıştı ama general tarihçinin nereye varacağını merak ediyordu.Kafasını sallayarak devam etmesini istemişti.
'Ordu ve millet bir bütündür. Onları karşı karşıya getirin. Aldatacağınız bir kaç rütbeli bunu başarır. Sonra siz medya aracılığı ile kulübedeki yangını orman yangını diye duyurursunuz ... Adamlarınız da linç kampanyasını başlatır. Aldattığınız o çürüklerin yanına sağlamları da yerleştirip çöpe atarlar...
Yanı her zaman yaptığınız gibi düşmanınızı içten vurun... Sanırım bu plan tutarsa artık savaşmanız gerekecek bir ordu da kalmayacaktır...
Generalin yüzünde tebessüm vardı.
'Galiba en az zayiatı böyle veririz. Tabi aldatabilecek birilerini bulabilirsek.'
'Bence en kolay kısım orası general... Onlara ülkelerinin elden gittiğini söyleyin. Kahraman olacaklarını vurgulayın... Ve en önemlisi tabi bu iş biterse kazançlarının ne olacağını üstüne basarak söyleyin... Hain yaratmak kahraman yaratmaktan daha basittir emin olun... Yeter ki zaaflarını bilin...'
A. Demir