"Biz her zaman ilk önce kötü haberi duymak isteyeceğiz ve sonrasında iyi haberi beklerken öleceğiz. Öyleyse size bir iyi, bir de kötü haber…"
Öleceğiz, beklerken öleceğiz. Birini beklerken değil ama, yarını beklerken mesela. Ölümü beklerken öleceğiz. Beklenilen gelmeyince değil, olmayınca öleceğiz. Öleceğiz derken değil, her şey için erken öleceğiz. Öleceğiz ve gölgemiz artık ne uzayacak ne de kısalacak. Ölülerin gölgesi olmaz. İnsanın ruhu belki de gölgesidir. Bu yüzden mi ayaklarımızın altındadır yaşarken?
Gölgemiz kaybolduğunda biz de öleceğiz. Karanlık bizi öldürecek. Telefonlar suratımıza kapatılınca değil, hiç açılmayınca öleceğiz. Gönderdiği mektup geri gelince ölmez kimse, yerine ulaşmayınca ölebilir ancak. Çünkü her şiirin ucunda bir ölüm vardır. Şiir okuyunca ölmeyeceğiz belki ama şairler ölünce biz de öleceğiz. Hiç kimse tesadüfen ölmez. Tevafuk bizi öldürecek. Tanrı'ya söverken değil, onu severken öleceğiz. Nefret yaşatır, sevgi öldürür. Ölümüne seveceğiz. Ölümü ne seveceğiz... Hiçbir zaman tam yaşayamadığımızdan eksik öleceğiz. Biz her zaman ilk önce kötü haberi duymak isteyeceğiz ve sonrasında iyi haberi beklerken öleceğiz. Öyleyse size bir iyi, bir de kötü haber… Kötüden başlıyorum: Öleceğiz.